Paylaş
İTALYAN Costa Crociere kumpanyasının Türkiye temsilcisi Kaptan Angelo della Valle, bu sütunda defalarca vurgulanmış bir eksikliği belirterek merakla soruyordu: ‘‘Anlayamadığım husus, dünyada herkes kruvaziyer piyasasında yer kapmaya çalışırken Türklerin yük gemilerini tercih ederek neden bu konuya el atmadıkları... Her şeyiniz var; bu kadar güzelliklere sahipken, kruvaziyer gemisi almak yerine kuruyük gemisi işletmekte gösterilen ısrar neden?’’
‘‘Deniz Ticareti’’ Dergisi'nin şubat sayısı için Halis Öztürk'ün yaptığı sohbette geçen bu sorunun yanıtı hálá verilmedi. Onun yerine, armatörler dünyasından gelen tek haber, Emlakbank'a olan 270 milyon dolarlık kredi borcunu erteletme yönündeki yoğun çabalara ilişkin. Çabaların sonuç verip vermeyeceği de belli değil: Enis Berberoğlu, perşembe günkü Hürriyet'te, kamu bankalarına atanan ortak yönetimin bu ertelemeye karşı olduğunu ve sektör bankası olarak kurulan eski Denizcilik Bankası'nı batırmış yaklaşımların Emlakbank'ta tekrarlanmasına fırsat verilmeyeceğini yazıyordu.
Kısacası, Türk deniz ticareti henüz ezeli alışkanlıklarından kurtulup gözlerini kruvaziyer işletmeciliği gibi yeni ufuklara çevirebilmiş değildir.
Sözcüğün kökeni olan Frenkçe fiil, ‘‘enine boyuna gidip gelmek’’ anlamına gelir. Kruvaziyer gemisi, belli limanlar arasında düzenli sefer yapmayan, mevsimine ve coğrafyasına göre ilginç yerlere uğrayarak turist gezdiren gemi demektir. Limanlar, bu gezintinin tuzu biberidir; asıl olan, gemide dinlenme ve eğlenmeyle geçirilecek olan vakittir.
Böyle olduğu içindir ki, bu amaçla yapılacak gemilerin sıradan yolcu ya da posta gemilerinden farklı olması gerekir. Kış aylarında bile Galata rıhtımına sıralanan ve bundan böyle daha sık gelecek olan o dev vapurlar, dış görünüşlerinin hantallığına karşın, iç yapıları bakımından 2000-3OOO kişinin ağırlandığı birer saray sayılırlar. Şimdi, her yıl, dünyada bu gezilere çıkan 2-3 milyon insan var ve sayının 6-7 milyona yükseltilmesi amaçlanmakta.
Çok kárlı, ama zor bir alandır kruvaziyer işletmeciliği. Kaptan della Valle, Türklerin 500-600 kişilik orta büyüklükteki gemilerle işe başlamasını, hatta önce bu konuda uzmanlaşmış gemi işletme firmalarından birini kiralayarak deneyim kazanmalarını tavsiye ediyor. Önemli olan, dünya çapında çalışan iyi bir seyahat acentesiyle işbirliği yapabilmek ve akıllıca turlar düzenlemek.
Bu iş için yeni gemi sipariş etmek de kolay değil. Aynı alanda uzmanlaşmış yabancı tersanelerin 2010 yılına kadar dolu olduğu söyleniyor. Böyle olunca, örneğin Norveç fyordlarını gezen kullanılmış gemilerden birini satın alıp içine ‘‘Türk hamamı’’ veya ‘‘sedirli Türk kahvesi’’ gibi başkalarında bulunmayan yenilikler ekleyerek bu alana girmekten başka çare yok.
Gerisi gelir. Çünkü, günümüzün kruvaziyer piyasasındaki en iyi pazar Akdeniz ve Akdeniz'in en iyi köşesini tutmuş ülke de Türkiye: Ege'den Kıbrıs ve İsrail'e, Rusya ve Kafkas kıyılarından Mısır ehramlarına kadar harika gezilerin en elverişli başlangıçları Türk limanlarından başka yer olabilir mi?
Yeter ki, kafalar çalışsın ve el kapısında para dilenmekten artık vazgeçilsin.
Paylaş