Paylaş
Her neyse ‘Cohen, Cohen’dir sadece’ deyip bu işten sıyrılalım.
Evet, beklenen mucize geldi gerçekleşiyor. Bilet alan (beleş davetiye yok bu konserde) 16 bin (iki konser için beklenen toplam izleyici) müziksever, haftaya çarşamba ve perşembe geceleri izleyecek Cohen’i.
Aslında bu 16 bin şanslı insanın Cohen’i dolandıran menajere de bir teşekkür borcu var. Cohen son dünya turnesine 1993’te çıkmış, daha sonra da kendini Budizm’e adayıp inzivaya çekilmişti. Ta ki, menajerine 5 milyon dolarını kaptırana kadar. Bu olaydan sonra meteliğe kurşun atan büyük usta, tekrar dünya turnesine çıkmaya başladı.
Her neyse, derdim Cohen güzellemesi kaleme almak değil. Ben konser öncesi biraz merakınızı gidermek istiyorum. Çünkü Cohen’in İstanbul’da kalacağı günlerde ne yapacağı büyük merak konusu.
İşte Cohen’in İstanbul seferine dair bazı detaylar:
? Sanat camiamız, özellikle de Meltem Cumbul, Leonard Cohen’le hatıra fotoğrafı çektirme konusunda fazla heveslenmesin. Çünkü Cohen, gürültü patırtı çekecek yaşta değil (74). Ayrıca bu büyük insanın Budist olduğunu unutmayalım. Belçika’daki konserinden elde ettiğimiz bilgiye göre, Choen hiçbir yere çıkmayıp, kimseyle konuşmadan, odasında kalarak geçirmiş zamanını. Gerçi belli olmaz. Üç gün otel odasında kalacak kadar kendini kasmas herhalde. Belki bir İstanbul turu atar. Tabii bu turu da büyük ihtimalle gizli yapacaktır.
? Cohen’e İstanbul’da kızı Lorca Cohen eşlik edecek. Lorca başarılı bir fotoğrafçı, babasının konserlerini, CD kapaklarını ve afişlerini o çekiyor.
? Cohen, IKSV’den fazla istekte bulunmamış. İstanbul’da kaldığı süre boyunca, kendisini 24 saat hazır kıta bekleyecek bir doktor, bir de özel güvenlik istemiş. Doktorun bütün büyük hastanelere erişimi olan birisi olmasını da özellikle rica etmiş.
? Cohen’in kulis istekleri çok daha mütevazı. Odasının halı kaplı olmasını ve badem sütü istemiş. Badem sütüyle acaba ne yapacak? Büyük ustanın tek özel isteği ise bir şişe MacAllan Scotch viskisi.
? Kesinlikle süitte kalmak istemeyen ve normal bir otel odası talep eden Cohen, sadece kalacağı odanın penceresinin açılabilir olmasını rica etmiş. Çünkü klima rahatsız ediyormuş kendisini. İnşallah sivrisinekler yemez bu ulu şahsiyeti.
? Cohen, normalde kendi turne catering şirketi ile dolaşıyor ama Türkiye’ye bu şirketi getirmedi. Cohen’e yemeklerini IKSV’nin önerdiğimiz catering şirketi (Roka) hazırlayacak.
Ey özgürlük Zülfü Abi
“Okulda defterime, sırama ağaçlara, yazarım adını... Yaldızlı imgelere, toplara tüfeklere, kralların tacına, hınca hınç meydanlara yazarım adını ey özgürlük...”
Zülfü Livaneli’nin Fransız Komünist Partisi üyesi, sürrealist akımının öncülerinden Paul Eluard’ın aynı adlı (Liberte-Özgürlük) şiirinden bestelediği bu şarkı, eskiden sol eller havada söylenirdi.
Şimdi ise dünya devi bir GSM markasının 3G teknolojisini müjdeleyen reklam filminin cıngılı olarak ekranlarda dönüyor.
Che’nin fotoğraflarının iç çamaşırları süslediği günümüzde “Olur mu böyle şey” diyecek halim yok.
Aslında reklam çok iyi, “Özgürlük” şarkısının melodisi de ‘cuk’ diye oturmuş. Ama yine de insan bir garip oluyor, bu melodiyi bir GSM firmasının reklamında duyduğunda.
Bu arada Ekşisözlük’te bu konuyla ilgili çok ilginç bir iddia ortaya atıldı. Balıkçı Filozof takma adlı bir Ekşisözlük yazarı, Livaneli’ye reklamla ilgili bir e-mail atmış ve e-mail ile gelen yanıtı aynen siteye taşımış. İşte o yanıt: “Sayın Balıkçı Filozof... Zülfü Bey İstanbul’da değil, sorunuzu asistanı olarak ben yanıtlamak istedim. Bütün Livaneli bestelerinin kullanım hakkı geçen yıl Universal Müzik’e devredilmiştir. Reklam da bu kapsamda Universal’ın verdiği izinle gerçekleşmiştir. Saygılarımla.”
Eğer yazılanlar doğruysa Livaneli, bestelerinin istenilen yerde kullanım hakkını da satmış oluyor böylelikle. Yani Universal, isterse “Karlı Kayın Ormanı”nı rahatlıkla tencere, tava reklamında kullanılmasına izin verebilir.
Acaba Zülfü Abi ne düşünüyor bu konuda. Bir de artık cepten tele konferans yaparken mi “Ey özgürlük” diyeceğiz Zülfü Abi?
Hem bu iddiaya yanıt verseniz hem de şöyle değişim, dönüşüm, küreselleşme temalı bir yazı kaleme alsanız ne iyi olur.
Türkiye’nin doğusunda eşcinsel bir öğretmen
Eşcinsel hakların kazanımı konusunda Türkiye’nin de bir Harvey Milk’e ihtiyacı olduğunu yazmıştım. Futbol hakemi Halil İbrahim Dinçdağ’ın eşcinsel olduğu için kendisine görev verilmediğine isyan etmesi cesur bir çıkıştı.
Şimdi bu çıkışa bir öğretmen eklendi. Adı: Ali Doğu. Diyarbakır’da iki buçuk yıldır İngilizce öğretmenliği yapıyor. Kaos GL adlı internet sitesine verdiği röportajda “Türkiye’nin doğusunda eşcinsel öğretmen olma” konusunda çok önemli açıklamalarda bulunmuş. Cinselliği paylaştığı bir kişi Doğu’yu cinsel kimliğini açıklamakla tehdit etmiş. Öğretmen odasında yaşadıkları ise tam bir Türkiye klasiği. Doğu’nun açıklamaları eşcinsel hakların kazanımında yeni bir sayfa açabilir. İşte röportajın link’i: http://www.kaosgl.com/node/3192
Paylaş