Suyumuzu boşa akıtıyoruz

Geçtiğimiz hafta susuzlukla mücadeleye bireysel bazda nasıl bir katkı sunabileceğimizi yazmış, 2007’de TEMA’nın başlattığı ‘Suyunu Boşa Harcama’ kampanyasıyla 6 basit önlemle 3 ayda 18 milyon ton su tasarruf edildiğini hatırlatmıştım.
Barajlardaki doluluk oranı düşmeye devam ediyor.
İSKİ verilerine göre İstanbul’da geçtiğimiz yıl bu aylarda barajlardaki doluluk oranı yüzde 64.32 iken şimdilerde yüzde 16,41.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi halkı su tasarrufu konusunda uyarmak için üst geçit, yol kenarı gibi görünür yerlere afişler asmaya başladı.
Yazımdan sonra okurlardan konuya dair çok sayıda e-posta geldi. Bugün sizlerle sizden gelenleri paylaşacağım.
Susuzluk konusu burada kapanmıyor, daha devam edeceğiz.

Çim sulamak için kaç ton su harcanıyor?
“Biz dişimizi fırçalarken musluğu kapatalım, tamam. Peki belediyeler çim sulamak için her gün kaç ton su harcıyor; bunun hesabını yaptınız mı? Belediye başkanı ne kadar çok yeşil alan yaptığını anlatıyor. Ama kesilen ağaçlardan söz etmiyor. Ağaçlar ve katır tırnağı gibi susuzluğa dayanıklı bitkiler yok edilip çim ekiliyor. Bu, su israfından başka bir şey değil.”
Tuna Erinçler

***

Çare fotoselli batarya

“Su kullanımında tasarruf bilinci ülkemizde çok zayıf. Fotoselli lavabo bataryalarını restoran ve AVM’lerde görüyoruz. Artık evlerde de kullanma zamanı geldi. Bu konuda yerli firmaların daha ekonomik olan fotoselli batarya üretimine teşvik verilmeli ve en kısa zamanda fotoselli batarya kullanımı yaygınlaşmalı. Fotoselli bataryalar yüzde 60-70 tasarruf sağlar. Her geçen yıl kuraklık riskinin artarak devam ettiğini düşünürsek bu yüksek bir oran.”
İzzet Yavuz

***

Sıcak suyu beklerken

“Varsayalım herkes günde bir kez yıkanıyor. Sıcak suyu genellikle kombiden, merkezi sıcak su sisteminden ya da elektrikli termosifondan alıyoruz. Sistemin bataryalara olan uzaklığına göre, yaklaşık 5-10 litre miktarda suyu akıttıktan sonra sıcak suyun ulaşmasını sağlıyoruz. Tam bir felaket! Oysa bu sudan neler olmaz?”
Zafer Vardar

***

Sulama sisteminin bakımı yapılmıyor

“Çukurova’da çiftçilik yapan bir şirketin yöneticisiyim. Zamanında tüm Çukurova’yı ağ gibi kaplayan bir sulama sistemi inşa edildi, çiftçinin kullanımına sunuldu. Çiftçi için muhteşem bir yatırımdı.
Ancak son yıllarda, bakımı gereği gibi yapılamıyor ve kanaletlere verilen suyun büyük bir bölümü maalesef yarıklardan ve deliklerden sızıntı olarak toprağa dönüyor.
Çiftçimiz suyu dikkatli ve sağlıklı kullanma bakımından büyük oranda damlama sulama sistemine geçti. Bu sistem bitkiye yeterince suyu verirken toprağı da yormuyor.
Ancak, kanal sisteminden gerçekleşen sızıntılar toprak yapısını bozuyor, toprağı verimsiz hale dönüştürüyor. Üretim aşamasında bitkiye ne kadar ihtimam gösterseniz de toprak yapısı en önemli faktör.
Kısaca hem suyu boş yere akıtmış oluyoruz hem de topraklarımızı kullanılmaz hale getiriyoruz. Bunu da devlet eliyle yapıyoruz.”
Uğur Paksoy