Paylaş
Gazeteci arkadaşım Mehmet Tez’in attığı tweet bu.
Ben de böyle olduğuna inanıyorum. Belki de inanmak istiyorum.
Buna inanmayı seçiyorum.
Aslında hâlâ bir olduğumuza, birlik olduğumuza, hâlâ insanlık paydasında buluşabildiğimize.
Çünkü biliyorum, bu ülkede kötü varsa iyi de var; zalim varsa vicdanlı da var, nefret varsa sevgi de var, cehalet varsa bilgelik de var, doğayı hunharca katledenler varsa Karadeniz’in yiğit nineleri de var, emek sömürücüleri varsa emeği baş tacı edenler de var, insanları katledenler varsa karıncayı bile incitemeyenler de var, kadınları malı gibi gören erkekler varsa onlara saygı duyanları da var, sokakta kedileri tekmeleyenler varsa onlarla yemeğini paylaşan insanlar da var.
Hemşin’den Çukurova’ya, Bayburt’tan Diyarbakır’a, Kars’dan Van’a, gittiğim yerlerde tanıştığım, konuştuğum, ahbaplık ettiğim insanlar bu toplumun insanları değil mi? Bu insanları bir kenara itip “Bu halk böyle” nasıl derim?
Polyannacılık oynamıyorum. El kadar çocuğunun üstünden önlüğünü çıkarıp gelinlik giydirenler, karısını uçurumdan aşağı itenler, onu bunu dolandıranlar, 3 kuruş fazla kazanmak için işçisinin canını tehlikeye atanlar... Onlar da bu ülkenin insanı.
Ama bu toplumu onlara indirgemek haksızlık gibi geliyor bana.
Evet, hele de son dönemde, siyasetin muazzam kötücül katkısıyla toplum yarıldı. Bu yarık öylesine derinleşiyor ki, böyle giderse kapanması imkansız bir hal alacak.
Herkes öfkeli.
Kürsülerde öfkeli adamlar konuşuyor.
Televizyonda her gece öfkeli adamlar bağırıyor.
Polis hep öfkeli.
Havalimanındaki güvenlik görevlisi öfkeli.
Memleketin ahvalini anlatan yazılar öfkeli.
Okuyanlar öfkeli.
Çıt çıkmayan sokak köşelerinde her gece kavga var.
Şoför de yolcu da öfkeli.
Gişedeki adam öfkeli.
Esnaf öfkeli, müşteri öfkeli.
Telefonun ucundaki sesler öfkeli.
Virüsü attılar üstümüze, çok fena hastalandık, doğru.
Tedavi etmeye niyet de yok.
Onlar hâlâ kindar nesil projelerini sürdürüyorlar.
Canımız yanıyor, öfkeleniyoruz. Öfkelenmekte de sonuna kadar haklıyız.
Ama dikkat edelim de o öfkeyi söküp atılmaz bir parçamız haline getirmeyelim, acılaşmayalım.
Hiç unutmayalım ama ‘kısasa kısas’ deyip biz de kendi kindar neslimizi yetiştirmeyelim.
Kin malum, en çok sahibini yer bitirir.
Ve şunu görelim...
Bizim sesimizi kısmaya çalışanlar bas bas bağırıyor.
Onların gürültüsü ağır basıyor.
Ama bu toplum onlar demek değil. Kanmayalım.
Biz de varız.
Bu halk sırf onlar değil.
Biz de halkız.
Paylaş