Kamufle olmamak
Kamuflaj desenli, dar bir pantolon...
Epey iddialı bir seçim.
Kamufle olmuyor; “Bakın, ben buradayım” diye bağırıyor.
Hele de üstüne fıstık yeşili bir mont geçirince...
“İyi ki şehirde” diyor insan...
Ormanda falan olsa zira, yaban hayvanları kovalar.
‘Doğru’ kanallardan ilerlerseniz hayal ettiğiniz her şey olabilirsiniz.
Eğitimmiş, uzmanlıkmış hak getire!
Son yıllarda neler görmedik...
Beden eğitimi öğretmeni başhekim mi yapılmadı?
Hayvanat bahçesi müdürü TÜBİTAK’a müdür mü olmadı?
PTT Genel Müdürü Tenis Federasyonu’nun tepe mevkisine mi oturmadı?
Vaktiyle Su Ürünleri Hali müdür yardımcılığı yapan, İETT Genel Müdürlüğü’nde çalışan, Tekirdağ Gençlik ve Spor il müdürü olan güreş hakemi Şehir Tiyatroları Müdürlüğü’ne mi atanmadı?
“Size ne!” dedik.
*
“Kadın iffetli olacak, herkesin içinde kahkaha atmayacak” dediniz...
İnadına en güründen, gırtlağımız yırtılırcasına kahkahamızı attık. Kahkaha atmaktan hiç bu kadar haz almadık.
*
Oysa hâlâ beklentimiz, önümüzdeki yıllarda diplomasinin işbirliği merkezi olmak.
Beklentimiz bazı ülkelerle vizelerin kalkmasıyla başlayan süreçte komşularımızla karşılıklı ziyaret sayısını ve ticaret fırsatlarını artırmak.
İşler ne yöne seyreder bilinmez ama tam da bu beklentiye cevap vermek üzere Kadir Has Üniversitesi geçtiğimiz yıl taş üstüne taş koymaya başladı.
İlk projesinin çıkış noktası yeni neslin Rusça, Ermenice, Farsça, Arapça ve Yunanca gibi komşu ülkelerin dillerini öğrenmeleri gerektiği düşüncesiydi. Gençler böylece daha kolay işbirlikleri geliştirip Türkiye ekonomisini güçlendirebilirlerdi.
Üniversite, yeni neslin komşularla ticaret yaparken daha rekabetçi olabilmesi, işbirlikleri geliştirebilmesi ve bölge barışının sürdürülebilirliği için, bünyesindeki Yaşamboyu Eğitim Merkezi’nde Rusça, Ermenice, Farsça, Arapça ve Yunanca kursları açtı.
Ardından “Barış ve İşbirliği İçin Dil” adını verdiği bu programla da yetinmedi ve onun devamı niteliğindeki Diplomasi Sofraları etkinliğini yapmaya başladı.
Banka iliştirilmiş kitabede şunlar yazıyordu:
“Hayatının son iki yılını Sandor Abraham burada geçirdi. Emekli bir madenciydi. Gururlu ve edebiyat âşığı bir insandı! Onuru olan biri asla yoksul değildir.”
*
Aysel Gürel’in “Kurşun gibi izler/Son bakıştaki o gözler kaldı aklımızda” dizelerini ona ithafen karaladığı Erdal Eren.
Ahmet Kaya’nın “Çocuk oldun sokaklarda, oynamadın sen/Doğdun da büyüdün ama yaşamadın sen” diye söylediği Erdal Eren.
*
Bilmeyenler için...
Erdal Eren o meşum 12 Eylül darbesi öncesinde bir askeri inzibat erini öldürdüğü gerekçesiyle hüküm giyen ve asılarak idam edilen Ankara Yapı Meslek Lisesi öğrencisiydi. Daha 17’ydi.Öldürdüğü iddia edilen erin otopsi raporlarında ölüme neden olan kurşunun G-3 piyade tüfeğinden çıktığına dair görüşler yer almasına rağmen otopsi raporları karartıldı. Askeri Yargıtay 3. Dairesi idam kararını önce delillerin noksanlığı nedeniyle esastan, sonra idamın müebbet hapse çevrilmesini gerektiren TCK’nın 59. maddesinin uygulanmaması nedeniyle usulden bozdu. Ancak Daireler Kurulu iki kararı da reddetti ve yaşı büyütülen Erdal Eren Ankara Merkez Cezaevi’nde infaz edildi.
Kadına yönelik şiddet aslında bir erkek sorunu. Bunun bir türlü önüne geçemiyoruz. Ama önüne geçmenin yolu belli: Sorumluluğu kadınlara yüklemekten vazgeçmek ve erkekleri şiddet konusunda eğitmek.
Sosyal Dönüşüm Vakfı Girişimi artık bir katliama dönüşen kadın cinayetlerine karşı Türkiye’de ilk kez “aile içi şiddete karşı erkek eğitimi” programını başlattı. Bu program ilk olarak Ataşehir Belediyesi ile işbirliği yapılarak gerçekleştiriliyor.
Almanya Aile Bakanlığı’na bağlı Hannover Belediyesi Aile ve Gençlik Dairesi uzmanlarından ve Hannover Erkekler Bürosu eğitmeni Gül Anna Minci’nin yönetiminde başlayan programın ilk etabında Ataşehir Belediyesi’nden 12 psikolog ve sosyal hizmet uzmanı eğitimden geçiyor.
İlerleyen günlerde belediyenin 1000 civarında çalışanı programa dahil edilecek.
Erkek çalışanları günde 4 saatten haftada 6 gün “aile içi şiddete karşı erkek eğitimi”ne katılmayı zorunlu kılan Ataşehir Belediyesi alkışı hak ediyor.
***
Müzik kliplerini pornodan saydı...
Eğlence programındaki Ça Ça Ça ve Mambo danslarındaki figürleri ‘erotik’, kadın dansçıların kıyafetlerini ‘müstehcen’ buldu...
Kadın programında sunucu, katılımcı kadına “Daha önce flört ettin mi?” türevi sorular sordu diye 234 bin lira ceza kesti.
Çizgi film yüzünden bir kanala uyarı geçti.
Bir dizideki dansözlerin ‘dans eden yarı çıplak kadınlar’ olduğunu söyledi, çocuk ve gençlerin olumsuz etkileneceğini yine yeni yeniden vurguladı.
Mustafa Keser TRT’de “Vibratör gibi adamım” dedi diye kanalı uyardı. Üst kurul değerlendirmiş, yetinmemiş uzman görüşüne başvurmuş. Uzman TDK’ya bakmış, meğer vibratör ‘titreşim yaratan araç’ demekmiş. Falan filan.
Bir televizyon kanalı bir basketbol takımının dansçılarını konuk etti diye cezadan kıl payı kurtuldu. Meğer dans gösterisi sırasında kameralar kadın dansçıların ‘bazı bölgelerine’ zum yapmış, çocukların gelişimi olumsuz etkilenecekmiş.