Kanun ve yönetmeliklerdeki yaptırımlar yetersiz.
Büyükşehir Belediyeleri kanunda öngörülen hayvan hastanesi yatırımını yapmıyor; ilçe belediyeleri aşılama ve kısırlaştırmanın yanında sağlık hizmeti verecek şekilde yapılanmıyor.
Organize Sanayi Bölgeleri (OSB) kanun ve yönetmelikte hayvanların korunmasına ilişkin madde olmaması nedeniyle uygulamaya geçmiyor.
Hem kültürel yapı hem de kentleşme olgusundan kaynaklı nedenlerle evlerde evcil hayvan bakımı yeterli sayıda değil.
Bir de üstüne, sokaklardaki korumasız hayvanlara tahammül edilemiyor; sokaklarda hayvan olmaması tek uygarlık biçimi olarak algılanıyor.
Bizim Sokağın Çocukları projesi tam bu nedenlerle ortaya çıktı.
Bakıp gördüler ki...
“Acil bir şeyler yapmak lazım” diye düşünüyorum ama zararın dönecek bir yeri kaldığından da emin değilim.
Olan biteni kesitler halinde görüyoruz. Bir gün Validebağ’a cami yapılacak diye uyanıyoruz, ertesi gün Emirgan’a otel.
Bazen ‘yaygarayı’ yatıştırıcı resmi açıklamalar oluyor: “Yok, içine değil, yanına.”
Bazen de dere tepe düz gidiliyor: “Beğenseniz de beğenmeseniz de o cami/o otel/o kışla/o AVM yapılacak.”Eline mikrofonu alan en güründen sesiyle aynı melodiye eşlik ediyor: “Siz memleketin kalkınmasını istemeyen darbecilersiniz. Cami düşmanlarısınız!”
Ortada ise tek bir gerçek var: ‘Kentsel Dönüşüm’ adı altında 8500 yıllık İstanbul hiç olmadığı kadar acemice ve cüretkârca talan ediliyor.
*
Vietnam, Sırbistan ve Estonya bile Türkiye’yi ezdi geçti.
Matematik formüllerini anlama kategorisinde sondan üçüncüyüz.
Okumada OECD ortalamasının altında kalarak 40’ıncı sırada yer aldık.
Fen bilimlerinde 42’nci sıraya oturduk.
Uluslararası çapta gençlerimizin vaziyeti böyle içler acısı.
*
Bu ülkede ücretsiz müzik eğitimi alan çocuklardan orkestralar kurularak, çocukların müzik sayesinde suçtan uzak durmasının; birbirlerine saygılı ve disiplinli insanlar olarak yaşamlarına devam edebilmesinin önü açıldı.
El Sistema dünya çapında büyük takdir kazandı ve diğer ülkelere de örnek oldu.
2011’de Uluslararası İstanbul Müzik Festivali El Sistema’nın yetiştirdiği en güçlü orkestra olan dünyaca ünlü Simon Bolivar Orkestrası’nı Türkiye’ye davet etti.
Simon Bolivar Orkestrası’nın festival konseri gerçekleştirdikten sonra, müzik alanındaki neredeyse herkes ülkemizde de benzer bir çalışmanın ne kadar etkili olacağını fark etti.
İstanbul’da yaklaşık 10 yıldır çocuklara ücretsiz müzik eğitimi sağlayan ve bu yolla barışın sesini duyurmayı amaçlayan Barış İçin Müzik Vakfı büyük oranda kurucularının kişisel olanakları ile El Sistema örneğinden giderek, daha sonraları eleman sayısı 90’ı aşan bir çocuk orkestrası kurdu.
2015 Ocak ayı itibariyle ise bu sayı 155’i aştı.
4 yılda 155 yayın yasağı.
Türkiye artık bir yayın yasağı cehennemi.
*
İlk anda 155’i birden olmasa da hepimizin aklına aynı örnekler gelecektir...
Arayan mahalleden komşusu Emine.
Bu Emine’nin işi gücü yok, sabahtan akşama camda, balkonda, kapının önünde, sokakta gözler dönme dolap mahalle sakinlerinin peşinde.
Kim kiminle selamlaşmış, kim saat kaçta evden çıkmış, kaçta gelmiş, marketten ne almış, ne giymiş, ne içmiş, hepsi bundan soruluyor.
Varlık nedeni bu. Milletin işine burnunu sokan bir namus bekçisi.
Münevver Hanım telefonu açıyor: “Ha Emine, söyle.”
“Senin kız” diyor Emine, “Bir erkekle konuşuyordu. Babasına söyleyelim”.
Münevver Hanım hiç bozuntuya vermiyor: “Kızımın erkek arkadaşı olabilir ama olsaydı benimle tanıştırırdı. Sen kendi işine bak!”
Bakın mesela meşhur imam Gazali kadını kaça ayırır:
Kadının sıfatları şöyledir:
1 – Giyim kuşam hevesinden maymun.
2 – Fakir düşmeye razı olmadığından köpek.3 – Kocasına ve diğer insanlara kibrinden yılan.
4 – Gece gündüz koğuculuk yaptığından akrep.
5 – Evden eşya sattığından fare.
6 – Erkeklere hile kurduğundan tilki.7 – Kocasına itaat ettiğinden dolayı koyundur.
ÇED yönetmeliğini değiştirip çok daha az evrakla çok daha hızlı ÇED (Çevresel Etki Değerlendirme) raporu verir hale geldiklerini gururla anlatmıştı.
*
Çevreyi talan eden birçok dev projeyi ÇED raporundan muaf tutuyor hükümet.
Oysa bazı mücadeleler ÇED zorunluluğu sayesinde devam ediyor. Halk inşaata başlamadan önce yapılması zorunlu olan ÇED toplantılarını yaptırmıyor, talan sürecini tıkıyor.
Birçok proje gelişigüzel hazırlanmış ÇED’lerle sürüyor. Projenin çevreye etkileri doğru düzgün değerlendirilmeden, formalite icabı hazırlanmış ÇED raporlarıyla.