Paylaş
Bir ebeveyn olarak ne yaparsınız?
Öfkelenirsiniz, çocuğunuza zorbalık yapıldığını düşünürsünüz.
Doğru, bu zorbalık. Ve çocuklar arasında çok olur.
Ama bunu yapan çocukların 10 yıl hapis cezası alması içinize siner mi?
Bence sinmemeli.
*
İsmail Saymaz’ın cuma günü gazetede yayımlanan haberinin detayına girelim...
Mahallenin 15 ve 16 yaşlarındaki iki haylaz ve yoksul çocuğu, güzel bisikletiyle turlayan görece hali vakti yerinde 14 yaşındaki başka bir çocuktan sürmek için bisikletini istiyorlar. Vermeyince ona bir tokat atıp bisikleti alıyor ve dolaşıyorlar. Çocuğun babası geliyor ve bu sefer o, çocuklara bir tane patlatıp bisikleti geri alıyor. Sonra karakola gidip “Bunlar çocuğumun bisikletini çaldılar” diye şikâyetçi oluyor.
Çocuk ifade verirken “Bunlardan biri önceden de 1 TL paramı almıştı” diyor.
Çocuklara hırsızlıktan dava açılıyor. Çocuk mahkemesi “Burada ‘yağma’ suçu var” diyerek dosyayı ağır ceza mahkemesine gönderiyor. Mahkeme iki çocuk hakkında yakalama kararı çıkarıyor.
Celse arasında çocuklar yakalanıyor, ifade veriyorlar. Sonra savcı “Bisiklet konusunda böyle ‘al ver’ türünde şeyler çocuklar arasında olur. Ama diğer çocuktan 1 TL aldıkları için cezalandırılmaları gerekir” diye mütalaa veriyor.
Hâkim avukatları çağırıyor, “Zarar giderilmediği için cezayı 2 yılın altına indiremiyoruz. Çocuklar zararı gidersinler” diyor.
Bunun üzerine avukatlardan biri 1 TL’yi veriyor, zarar giderilmiş oluyor.
Bu sefer “Bu parayı ne yapacağız?” derdi başlıyor. Zira para aslında babaya verilmeli ama baba ilk duruşmadan sonra bir daha ortalarda görünmüyor. “Mübaşir, parayı sen al” diyor hâkim. Mübaşir “E ben ne yapacağım bu parayı?” diye soruyor; bunun üzerine hâkim “Dosyaya koy o zaman” diyor. Zarfın içinde 1 TL dosyaya konuyor.
Böyle, tuhaf bir paranın hapsolma hikâyesi.
*
Bu çocuklara mahkeme 10 yıl hapis cezası verdi; indirimlerle hükmün açıklanması geri bırakıldı. Yani şimdilik hapse girmeyecekler, 5 yıl içinde suç işlemezlerse dosya kapanacak. Bir suç işlerlerse karar doğrudan yüzlerine okunacak, delil toplamadan, tanık dinlemeden, yargılamaya devam etmeden “Git temyiz et” denilecek, temyiz etmezlerse ve Yargıtay’da ceza kesinleşirse hapis yatacaklar.
Böyle hapse giren çocuklar var.
Çocuk mahkemelerinde, suç bile diyemeyeceğimiz ufacık şeylerde ceza veriyorlar.
*
1 TL için 10 yıl hapis cezası verilmemeli çocuklara.
Bunun başka yolları da var. Misal, bazı çocuk hâkimleri sosyal inceleme raporu aldırıyorlar. Bir pedagog veya psikolog çocukla konuşuyor; “Bu çocuk parçalanmış bir ailenin ferdidir, eğitim olanağından yoksundur, yoksuldur vs.” diyor, suçun toplumdan mı, yoksa çocuktan mı kaynaklandığını tartışıyor.
Ve sonuçta çocuğa ceza vermek yerine başka bir yaptırım yoluna gidilebiliyor, çocuk bir meslek eğitimine yönlendiriliyor örneğin.
Bir avukat bana bu tarz bir davadan söz etti.
Belediyenin dezavantajlı çocuklar için açtığı bir merkezde kuaförlük eğitimi alan bir çocuk ile kardeşi bir minibüsün teybini çalıyorlar. Ortada açık bir suç olmasına rağmen, hâkim beraat kararı verip şöyle diyor: “Eğitime gittiğiniz için size ceza vermedim. Ama sakın bu eğitimi bırakmayın.”
Aynı hâkim önceden de birkaç kez suça bulaşmış başka bir çocuğa ise spreyle uyutarak hırsızlık yaptığı için “Sen daha önce bunu yapmıyordun. Artık profesyonelleştin. Spreyle uyutmuşsun insanları. Sana şimdi en ağır cezayı vereceğim çünkü artık profesyonel hırsızsın” diyor.
Özellikle çocuklar söz konusu olduğunda bu iki durumu birbirinden ayırmak elzem.
*
Çocukluğun güzel yanı insanın hata yapma, yanlış yapma lüksü olması. Hata yaptığında ona ağır bedel ödetip sorunlu bir yetişkin olmasına yol açmak mı doğru? Yoksa onu affederek yardım eli uzatmak ve topluma kazandırmak mı?
Hele de yoksul, parçalanmış ailelerden gelen çocuklara 1 TL ‘çaldılar’ diye 10 yıl hapis cezası vermek, onlara profesyonel hırsız, gaspçı muamelesi yapmak, o çocukları suçtan uzaklaştırmaz, bu sefer gerçek suça iter.
Hâkimler bunu görmeli.
Paylaş