Su, tavuğunuza ne yapar?
Bazı uzmanlar tavuğu pişirmeden önce yıkamanın gereksiz olduğunu söylüyor. Çünkü yıkadığınızda musluğun altında tuttuğunuz etten salmonella’nın yayılma olasılığı vardır. Tavuğu yıkadığınızda etteki bakteri lavabonun dışına çıkabilir. Ya da yıkama sırasında tavuğun suları mutfağa sıçrayabilir ve diğer gıda, araç gereçler ve yüzeylere bulaşabilir. ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezi, evde asla çiğ tavuğun yıkanmamasını öneriyor. Çünkü pişirmek zaten bakterilerin ölmesi için yeterli oluyor. İşi sizin yerinize fırınınız görsün. Et termometresi kullanabilir ve pişip pişmediğini anlamak için etin iç ısısını kontrol edebilirsiniz. Termometre 75 dereceyi gösterdiğinde tavuğunuz pişmiş demektir.
Pişirmeye hazırladıktan sonra temizliği nasıl yapmalıyım?
Bu bir sır değil: Artık insanlar her zamankinden daha uzun yaşıyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre dünyada ortalama yaşam süresi, 1960’lardan beri en hızlı yükselişte. Türkiye’de ortalama yaşam 1990’lara göre 10 yıl daha fazla Türkiye’deki kadınlar ortalama 78 yıl, erkekler ise 72 yıl yaşıyor. Ama neden 100’ncü doğum günümüzü kutlamayalım? Üç haneli rakamlara sahip yaşları gören insanların çoğunlukta olduğu topluluklar üzerine bir takım çalışmalar yapılıyor. Dan Buettner isimli yazar bu insanların yaşadığı yerleri ‘Mavi Bölge’ olarak adlandırıyor. Bu toplulukları çalışarak uzun yaşama katkısı olduğuna inanılan davranışlar ve alışkanlıkları keşfetme şansımız oluyor. Bunların bazıları tahmin ettiğinizden çok daha basit şeyler...
Düzenli egzersiz: Bu sadece fitness salonuna gitmek anlamına gelmiyor. ‘Mavi bölge’lerde yaşayan insanlar bahçe ile uğraşmak veya ev işleri yapmak gibi günlük fiziksel aktivitelerde bulunuyorlar. Haftada en az 150 dakika orta seviyeli egzersiz yapmalısınız. Akşam yemeklerinden sonra yapacağınız yürüyüş gibi aktiviteler de çok işe yarar.
Hayat amacı: Sabahları uyanmak için bir nedeninizin ve hayatta bir tutkunuzun olması yaşamınıza 7 yıl kadar katabilir. Bu işiniz, özel hobiniz bile olabilir. Eğer yaptığınız şeyi sevmiyorsanız yeni fırsatlar arayabilir veya boş zamanlarınızda sizi geliştirecek, ilham verecek aktivite arayışına geçebilirsiniz.
Rahatlama vakti: Herkes strese maruz kalır. Stresi, dinlenmek ve üstünüzdeki basınçtan kurtulmak için her gün kısa bir zaman ayırarak azaltabilirsiniz. Her gün kendinize ayıracağınız o sessiz boşluğu yaratın. Ofiste kapınızı kapatıp 10 dakika yalnız kalmak bile olsa bunu yapın.
Koridor yerine cam kenarı
Uçaklar bakteri üreme merkezidir ve havadayken mikrop kapma riskiniz yerdekine göre daha fazladır. Mikroplar elbette kaçınılmazdır ancak onlara maruz kalmanızı azaltabilecek önlemler alabilirsiniz. Koridor tarafında veya ortada bir koltuk yerine cam kenarı seçebilirsiniz. Yapılan çalışmalar, cam kenarındaki koltukların havadan gelen bakteri ve virüslere karşı daha dayanıklı olduğunu gösteriyor. Uçağa binecekseniz yanınızda antibakteriyel mendil getirerek kendi koltuğunuzun kolçağını ve katlanabilir masasını temizleyebilirsiniz.
Probiyotik şart
Yolculuk sindirim sisteminizi de etkiler. Bazı araştırmalar, uçaktaki düşük oksijen seviyesini sindirim problemlerine yoruyor. Önlemek için seyahat ederken probiyotik alın. Ayrıca mide rahatsızlığını rahatlatmak için nane yağı koklamayı veya gidermek azaltmak için bir fincan zencefil çayı içmeyi deneyebilirsiniz.
Melatonin takviyesi
Uzun yolculuklar, özellikle de farklı zaman dilimine yolculuğu içeriyorsa yorgunluk ve uyku bölünmelerine sebep olabilir. Yolculuk sırasındaki yetersiz uyku tüm seyahatinizi mahvedebilir. Reçetesiz satılan melatonin takviyeleri kullanın. Gideceğiniz yere vardıktan sonra akşam erken saatlerde bunu almak jet lag etkisini hafifletebilir ve biyolojik saatin düzenlenmesine yardımcı olabilir. Özellikle geceleri mavi ışık yayan cihazların kullanımını azaltmaya çalışın. Mavi ışık yayan cihazlar uyku kalitesini etkiler.Yeme alışkanlığını değiştirmek de jet lag etkilerini azaltabilir. Uçuştan 4 gün önce aralıklı oruç metodunu uygulayabilirsiniz. Bir gün normal yiyip sonraki gün aralıklı oruç yapabilirsiniz.
Nane çayı tüketin
Evinizde bir şeyler hazırlayarak yemeğinizi yanınızda taşıyın. Uçakta çok alkol tüketmeyin. Düşük basınç ve dehidrasyon ihtimali alkolün etkilerini çok daha hızlı hissetmenize sebep olabilir. Nane ve papatya gibi kafein içermeyen bitki çayları tüketebilirsiniz. Bu çaylar daha hızlı uykuya dalmanıza böylece yolculuğunuzun daha kısa geçmesine de yardımcı olabilirler.
· Yüzerken, yüzmeyi bilen en az bir yetişkinin, çocuklarını denetlemesi ve asla gözetimsiz bırakmaması gerekir. Havuzdaki çocukları denetlerken dikkatinizin dağılmasını önleyin. Telefonunuzla oynamayın veya okumayın. Boğulma hızlı bir şekilde gerçekleşir ve çocuklar suya batarsa yardım çağırabilmeleri çok düşük bir olasılıktır.
· Halka açık havuz veya plaj gibi ortak yüzme alanlarında, sadece cankurtaranların bulunduğu belirlenmiş alanlarda yüzmek ve çocuklarınızın, nöbetçi bir cankurtaran olmadığı zamanlarda, mesai saatleri dışında suya girmelerine izin vermeyin.
· Acil durumlarda hayat kurtarıcı olabilecek yapay solunum ve kalp masajını öğrenin. Ücretsiz veya düşük maliyetli yapay solunum ve kalp masajı derslerini sağlayabilecek halk eğitim merkezlerine danışın. Suda küçük çocuklarınızla sıkça oynayan genç çocuklarınız varsa, onların da yapay solunum ve kalp masajı tekniklerini öğrenmeleri gerekir.
· Temel yüzme dersleri almayan yetişkinler, bu dersleri almayı düşünmelidir. Sudaki teknik yeteneklerimizi olduğundan daha iyi zannederiz. Küçük bir çocuğa bakıyorsak veya ebeveyniysek bu çok riskli olabilir.
· Büyük çocuklar dahil, hiçbir çocuğunuzun yalnız yüzmesine izin vermeyin. Yüzerken yanında bir arkadaş olması kolay bir güvenlik önlemidir, çünkü tehlikeli bir durumda çığlık atarak yardım isteyebilir. Yüzme arkadaşları aynı zamanda çok da eğlencelidir.
Astım, solunum sistemini etkileyen çok yaygın kronik bir hastalık. Astımlı kişilerin akciğerindeki hava yollarında kronik iltihaplanma vardır. Bu da orta veya yüksek derecede nefes almada güçlüğe sebep olur.
Türkiye’de en az 4 milyon kişiye astım tanısı konduğu tahmin ediliyor. Ancak hastalık çoğu zaman tedavi edilmemiş veya farkına varılmamış olduğu için bu rakam dışında birçok insanın da mevsimsel alerjilerde daha kötü hale gelen solunum problemleri yaşadığı anlamına geliyor.
Astımlı kişilerin ciğerlerinde kronik iltihaplanma olduğu için akar, küf, polen ve kanaryaotu gibi çevresel alerjenlere karşı aşırı hassastırlar. Astımı daha da kötü hale getiren diğer faktörler arasında, kimyasallar, parfüm, sigara dumanı ve hava değişikliği (özellikle soğuk hava) gibi şeyleri sayabiliriz. Asit reflü, nezle, sinüs enfeksiyonları, bazı gıdalar ve hayvanlar da astımı daha da ateşleyebilir.
◊ Mevsimsel alerjilerin semptomlarını rahatlatmanın en etkili yollarından biri de sinüsü temizlemek. Ilık tuzlu su çözeltisi, polen gibi alerjenlerin dışarı çıkmasına, mukusun temizlenmesine ve sinüs iltihaplanmasının rahatlamasına yardımcı olur.
◊ Akşam eve girer girmez kıyafetlerinizi çıkarıp duş alın ve başka kıyafetler giyin. Ağaç polenleri özellikle de alerji mevsimlerinde saçınıza yapışır ve kıyafetlerinize tutunur. Yatağa bu polenlerle girmek, siz uyumaya çalışırken alerjinizi daha da kötü hale getirebilir.
◊ Çevresel alerjenlerin astımlarını ciddi ölçüde tetiklediği kişilerin bu alerjenlerden uzak durmak için ekstra çaba sarf etmesi gerekiyor. Elektrik süpürgesiyle evi temizleyin, toz alın ve çarşaflarınızı en azından haftada bir değiştirin.
◊
Kalp krizi
Kadınlarda vakitsiz ölüm sebeplerinin ilk sırasında. Genelde kadınlar göğüs ağrısıyla yere yığılmalı o sinematik görüntüyü pek yaşamıyor. Onun yerine mide bulantısı, kusma, sersemlik, terleme, boyunda rahatsızlık, çene ve omuzlarda ağrı, aşırı yorgunluk, hazımsızlık, hatta içlerinde kötü şeyler olacağına dair bir his olması gibi semptomlar bildiriyorlar. Bu nedenle belirtileri hatalı nitelendirme ve yardım istememe ihtimali yükseliyor. ABD’de yapılan bir çalışmaya göre kriz geçiren kadınlar yardım çağırmak için erkeklere oranla ortalama 37 dakika daha uzun bekliyor. Aşırı kiloluysanız veya ailenizde kalp hastalığı varsa en ufak belirtide yardım isteyin.
Felç
Kadınların ani uyuşma ya da vücudun/suratın tek tarafında kuvvetsizlik gibi tipik belirtiler yaşama oranı daha düşük. Genel yorgunluk, kuvvetsizlik, rota dışı hareket, ateş ve hatta hıçkırık gibi semptomlar bildiriyorlar. Hormonlu doğum kontrol hapı kullananlarda risk daha fazla. Daha yaşlı, sigara içen, yüksek tansiyonu veya diyabeti olanlarda da... Bir belirti söz konusuysa hemen hastaneye gidin çünkü zaman çok önemli. Felçte en etkili tıbbi müdahaleler ilk semptomlardan sonra ilk üç saat içinde gerçekleştirildiğinde etkili oluyor.
Prediyabet (Diyabet öncesi)
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre diyabet Türkiye’de kadınların yaklaşık yüzde 15’inde görülüyor. Yüzde 60’sa aşırı kilolu ve bu durum, hastalığın en büyük risk faktörlerinden. Prediyabeti anlamanın tek yolu, kan şekeri seviyenizi ölçtürmek. En kolay görüntüleme testi ‘A1C’. 6.5 veya üstü seviye diyabetiniz olduğunu gösterir, 5.7 altıysa normal kabul edilir. Yaşam alışkanlıklarınızı değiştirerek diyabet hastalığını erteleyebilir veya önleyebilirsiniz.
Uyku apnesi
1 - Kilo vermek için karbonhidratı kesmeliyim
Karbonhidratları azaltan diyetlerin kilo verimine yardımcı olduğu doğru ama uzun vadede yüksek doymuş yağ tüketimi gerektirebiliyor ve bu da kişinin kalp krizi riskini artırıyor. Bol bol meyve-sebze, baklagil, yağsız protein (tavuk göğsü ve balık), sağlıklı yağ (kuruyemişler, avokado, zeytinyağı) ve tam tahıllardan oluşan bitkisel ağırlıklı gıdalardan oluşan diyetler uygulayın.
2 - Spor yapacak vaktim yok
Sporun sadece spor salonlarında yapılabileceği fikri yanlış. Gün içine daha fazla egzersiz yerleştirmek hiç de zor değil. Asansör yerine merdiven kullanın. Elektrik süpürgesiyle temizlik ve çamaşır yıkamak gibi günlük rutinler bile bir işe yarar. Ne yaparsanız yapın ama her hafta en az 150 dakika orta seviyeli veya 75 dakika daha tempolu egzersiz yapmayı aksatmayın.
3 - Daha sağlıklı bir yaşam tarzına geçebilmem için artık çok geç
Daha iyisi için hiçbir zaman geç değil. Uzun süren bir değişim için öncelikle gerçekçi hedefler belirleyin. Örneğin özgüveninizi artıracağı için 5 kilo vermek istiyorsanız, bu hedefe yavaş yavaş ulaşmak için ufak adımlar atmaya başlayın. Yapılan çalışmalar, kötü alışkanlıkların yerine iyileri koyulduğu zaman, kötü olanlardan kurtulmanın daha kolay olduğunu gösteriyor.
4 - Genetik faktör kaderdir