Paylaş
Biliyorsunuz günümüzde ‘40’lı yaşlar aslında yeni 20’ler’ akımı var. Ama bu akım sadece offline ortamlarda, dergilerde falan oluyor. Hatta 50’ler ve 60’lar yeni 20’ler kabul ediliyor. Ama internette işler farklı. Oralarda üniversiteyi bitirdiyseniz geçmiş olsun, artık yaşlısınız.
Misal geçenlerde bir tweet vardı. “Bu siteye 2008’de giren tayfa ne kadar gizemli, daha Türkiye’de düzgün internet yok, sen buradasın düşünsene” gibisinden. Bir süre sonra bir başkasıyla karşılaştım. ‘Titanic’ filmini sinemada izleyenlerin helvasının kavrulmak üzere olduğundan bahsediyordu. Altına alıntılar sıralanmış. Kimi diyor ki “Ben ‘Eşkıya’yı sinemada izledim, hepinizden daha yaşlıyım”, kimi diyor ki “Ben Evde Tek Başına’yı izledim en yaşlı benim.” Ben de ‘Moonwalker’ı sinemada izledim de, ‘Bu filmlerin helvayla alakası ne?’ demeden duramıyorum.
EKME BİÇME DÜNYASI
İnternette 27 yaşından gün almış herkese bir ayağı çukurda muamelesi yapılıyor, Z kuşağı ile boomer’lar arasında hiçbir jenerasyon kalmamış gibi bir hal tavır var. Gençlerin gözünde bugün var yarın yok muamelesi görüyoruz. Alışsınlar, bir yere gittiğimiz yok.
Hatta gitmediğimiz gibi görünüşe göre iyi de durumdayız. Misal The Economist’in 2019 Dünya Mutluluk Araştırması’na göre insanların mutluluk seviyesi 40 yaşından sonra artmaya başlıyor.
Bunun çeşitli nedenleri var. Mesela bu eşiği atlayanlar insanların kendileri hakkında ne düşündüğünü daha az umursamaya başlıyormuş (net doğru bu) ve daha bir sürü şeyi sorun etmemekten kaynaklı rahatlama yaşanıyormuş. Tabii bu araştırmayı cevaplayanların pandemi öncesinde ve de sabah akşam döviz kuru takip etmek durumunda kalmadıkları bir ülkede yaşadıkları şerhini de düşelim.
Sosyal medyadaki 30 yaş altı kardeşlerimiz hiç kusura bakmasın, benim kendi adıma en sevindiğim şeylerden biri 40 yaşımı geçmiş olmak.
Bir kere sinemada izlediğim şu film bu film bir yana, kazandığım parayla yurtdışına ve içine tatile gidebildiğim günler gördüm, büyük konser üzerine büyük konser yapılan 93 yazında oradaydım, sonra üç-beş kutu bira almak için ülkenin en büyük basılı banknotunu bakkalın önüne bırakmak gerekmeyen zamanları gördüm, yurtdışına kaçmadan da bir hayatın mümkün göründüğü günler yaşadım falan. Kaliteli zamanlar geçirdik yani.
Hatta vatsapsız, cep telefonsuz, dan dun bildirimsiz hayatı ciddi ciddi özlediğimi de söyleyebilirim.
Ha bu arada bu yaş konusu da biraz karşılıklı bir husus. Bir arkadaşım düzenli olarak “Ben 28 yaşını geçmemiş insanı herhangi bir konuda ciddiye almam. Bir kere kendi hakkında düşündükleri bile 5-10 seneye değişecek. Benim hakkımda ne düşündüğünün ne önemi olabilir ki” der sık sık.
Bu dünya ekme biçme dünyasıdır kardeşim. Eğer sen kalkıp da yaşını almış insana ayağı çukurda muamelesi yaparsan o da döner sana, dün doğmuş çocuk muamelesi yapar tabii.
Paylaş