Paylaş
Okulların kapanmasının iki sonucu olur. Birincisi, sokakları ellerinde karneleriyle dolaşan neşeli tavşanlar basar. Sonra biz ve çökük suratlarımız sokakları geri alırız. İkincisi, pubg server’ları çöker. Tabii ben şimdi bu okul kapanması meselesini nostalji yapmak için fırsata çevireceğim. Benim okulum kapandığında neler oluyordu? İlgili dönemin bazı değişmez konu başlıkları vardı...
Mesela karne düzenlemesi. Bizim o zamanlar şimdiki genç ve daha genç kardeşlerimizin sahip olmadığı bir şansımız vardı. Devamsızlığı ve kötü notları karnede toplama imkânına sahiptik. Çamaşır suyundan ozalite uzanan bir skalada karnede sahtecilik yöntemleri gelişmişti. Şimdi bırak karneyi revize etmeyi veya okulu kırmayı, 20 dakika geç kalsan anana babana aplikasyondan bildirim gidiyor. Çok fena.
Sonra bir diğer önemli başlık bisiklet. Bu alet zaten okulun kapanmasıyla eşleşmiş, ondan ayrı düşünülemeyen bir şeydi. Bizim jenerasyonda hep bir meselesi vardı. Karne hediyesi olarak kodlanan bisiklet alındı mı alınacak mı diye tantanası dönerdi. Dönemin karikatürlerinde falan da görülürdü. İşte bu yıl; hayır efendim, karne en mükemmel olduğunda alınacak... Okul biterken olabilir ama bu dönem arkadaşın yakası çekilip koparılmış, çeşitli kavgalara karışılmış, o yüzden bisikletten vazcayıldı falan diye giden bir mevzu...
Neyse efendim, ben bisikleti -üçüncü sınıfta olsa gerek- edinmiştim. Okul kapandı. Bisikleti de almışlar sağ olsunlar. İlk gün ayağımın tozu ve yüreğimin ateşiyle alete bindim. Bir saat içinde de elektrik direğine vurmuş olarak eve geri geldim.
Oyunbazlık konusu malum sokakta çözülüyordu. Bir de tabii yurtdışındaki soydaşlarımız tatil vesilesiyle yurda dönerdi. Orada aramızda dil bariyeri olan kardeşlerimizle Tarzanca anlaşarak oyun oynamaya çalıştığımızı hatırlarım. Hatta bir keresinde ABD’den gelen bir Türk ailenin çocuğuna kukalı saklambaç öğretmeye çalıştık. Olmadı. O bize beyzbolu anlattı. Epey de başarılı oldu. Kültürünü yayma konusundaki beceriyi edinmiş orada demek ki. Oysa kukalı saklambaç beyzboldan daha basit bir oyun. Ya da belki biz biraz salaktık, oğlan daha zekiydi. O da olabilir bugün geçmişe bakınca...
Tabii şehirde kalanların sayısı zamanla azalırdı. Köye, yazlığa, babaannesinin yanına falan gidenler olur, oyun için yeterli sayıyı bulmak zorlaşırdı. Yaz tatili, aileyle kös kös şehirde geçirilen, ‘şu okul açılsa artık ya’ denen bir döneme dönüşebiliyordu.
Kapalı mekân olarak sinema tercih edilirdi. Bunun sebebi sinefil bireylerden oluşmamız değildi tabii. Hava sıcak, her yerde klima yok, sinemada var. Serinlemeye giderdik. 40 yaşını geçmiş bireylere gidin filmlerle ilgili sınav yapın, skorları iyi çıkar. Denemesi bedava.
Yaz okulu, yaz kampı müesseseleri olabiliyordu. Bunlar kiminin şansı, kiminin lanetiydi. Haldır huldur ders çalışılan bir yere düşebileceğin gibi çok eğlenceli, yeni arkadaşlar edinebileceğin bir ortama da denk gelebilirdin. Biraz kısmet işi hep tabii. Ama çok iyi günler gördük, bunu söyleyebilirim. Şimdiki
çocuklar da az büyüsün, belli bir noktaya gelsinler, onların da değerlendirmelerini alır, bakarız. Kimin okul kapanışı daha iyiymiş diye...
Paylaş