Siyaset fazla konuşuluyorsa bir şeyler yanlış gidiyordur…

Henüz GSM cep telefonları hayatımıza girmemişken ve Nokia Mobira araç telefonları kullanılırken, bir arkadaşım “Scanner” denilen tarayıcılardan birini bana 48 saatliğine ödünç vermişti.

Haberin Devamı

Bu tarayıcı ile, İstanbul’da birkaç kilometrekarelik alandaki araç telefonlarıyla yapılan konuşmaların bazılarını dinledim. Garip bir durumdu bu. İnsanların mahremiyetine giriyordunuz ama dinlediğiniz kişilerin kim olduklarını da bilmiyordunuz.

“Körlerin röntgenciliği” gibi bir şeydi bu.

Bu 48 saatlik deneyimden çıkardığım genelleme şu oldu.

Ortalama İstanbullu bir Türk, sabah 8 ile akşamüstü 6 arasında para kazanmak, işini yapmak, senet ödemek veya tahsil etmek, çalıştığı işyerindeki durumunu sağlamlaştırmak için koşuşturuyor. Akşamüstü iş saati sona erdikten sonra da, eğlenmek, aşkını yaşamak, arkadaşları veya ailesi ile buluşmak, gerekirse evde bekleyenlere yalan söylemek için yaşıyor insanlar.

 

Haberin Devamı

Siyaset ve hayat

 

Örneğin birkaç kez, Boğaz Köprüsü’nden aracı ile geçen erkeklerin, eşlerine “Ankara’da bir gün daha kalmak zorundayım” dediklerini de duydum.

Bu tehlikeli aygıtın bende kaldığı 48 saat boyunca, insanların araç telefonlarında siyaset konuştuklarını pek duymadım. Zaten siyaset, savaş, kriz, güvensizlik gibi durumlarda insanların hayatında yoğunluklu biçimde yer işgal ediyor.

Hep söylenilir ya. İsviçre’de kimse cumhurbaşkanın bile adını bilmez…

Siyaset gelişmiş ülkelerde “hizmet” mesleğidir. Demokratik siyaset ise, “hizmet yarışı”dır, hizmete dönük rekabettir. Tabii ki her toplumda siyasetçiler birbirlerini kösteklemeye çalışırlar. Ama demokratik siyasette kimse, “Ya sev, ya terk et” demez, “Birlikte yaşayalım” denilir. Toplumdaki kesimleri birbirlerinden ayıran farklılıklar değil, tüm toplumu refah ve mutluluk hedefinde birleştiren ortak nitelikler ön olana çıkartılır.

 

Aşırı uçlar

 

Irkçılık, dincilik, yabancı düşmanlığı gibi öğeleri, ancak aşırı uçlardaki marjinal partiler kullanır. Kimse kimse için“vatan haini” veya “rejim düşmanı” benzeri suçlamalarda bulunmaz. Büyük kitle partileri kritik anlarda mutlaka uzlaşırlar, koalisyonlar kurarlar.

Haberin Devamı

Türkiye’de de kitlelerin siyasetten beklentisi böyledir.

Çünkü insanlar yaşamak, çalışmak, refaha kavuşmak, güven içinde yaşamak, eğlenmek, sevmek, sevilmek,  birlikte yaşamak istiyor. Siyaset bunu sağlamak için bir hizmet aracıdır.

Siyasetin payı günlük konuşmalarda arttığı ve cepheleşmelere sebep olduğu zaman, bilin ki bir şeyler yanlış gitmektedir. Dilerim seçimden sonra bu kadar fazla siyaset konuşmayız.

 ŞAKA

 Gecikmiş bir olgunlaşma 

Dünya Bankası Bölgesel Başkan Yardımcısı Shigeo Katsu, “Türkiye'de gecikmiş bir olgunlaşma süreci yaşanıyor. Olaylara daha uzun vadeli bakmak lazım, kısa sürede bir şey düşünmek doğru değil” demiş.

Tamam da, 600 yıllık imparatorluktan ve 84 yıllık cumhuriyetten sonra yine de olgunlaşmanın gecikmeli olması bizi düşündürüyor.

Haberin Devamı

Yoksa biz de sabırla koruğun helva olduğunu bilenlerdeniz.

 Uzaktan kumandalı mayınlar

Güneydoğu’da eylem koyan bölücü teröristlerin, uzaktan kumandalı mayınlarla askerlerimizi şehit ettiklerine ilişkin haberler yoğunluk kazanıyor. Bu mayınların niteliklerini anlamak için “Google”a “radio controlled mines” ve “remote controlled mines” yazdım. 8 milyonu aşkın maddelik bilgi çıktı.

Örneğin Amerikan askerleri, uzaktan bilgisayarla patlatılabilen mayınları bol miktarda döşemişler Irak’ın çeşitli bölgelerine. Bu mayınları  Human Rights Watch” örgütü protesto etmiş, “Bilgisayar ekranındaki her görüntüyü düşman sanan bir asker, sayısız ölüme sebep olur” demişler. Amerikan ordusu da, “Radyo dalgaları karışırsa bu mayınlar istenilmeden de patlayabilir” endişesini seslendirmiş. Bunlara karşı çeşitli savunma yöntemleri ve önleme araçları da üretilmiş.

Haberin Devamı

Galiba TSK’nın öncelikle bu alanda gerekli askeri ve teknolojik adımları atması şart. Bu konudaki bilgiler de “stratejik ortak” ABD’den kolayca alınabilir herhalde.

Yazarın Tüm Yazıları