Ya kente ihanet..?

Bana göre Başkan Melih Gökçek’in en iyi yaptığı işlerden birisidir. Görevde bulunduğu uzun yıllar boyunca, kentin yeşillendirilmesi, ağaçlandırılması adına önemli çalışmalar yaptı.

İthal ağaçlara ilişkin polemik de dahil olmak üzere, Gökçek’e bu konuda yöneltilen eleştirilere katılmıyorum.
Geçtiğimiz hafta sonunda Deniz Gürel’in ‘Yemyeşil Eşitsizlik’ başlığı ile yayınlanan haberi, üzerine bir kitap yazılacak kadar kıymetliydi.
Yasal düzenlemeler, bir kentte kişi başına düşen yeşil alan miktarının 10 metrekarenin altında olamayacağını öngörüyor.
Ankara’da kişi başına düşen yeşil alan miktarı, tam 18 metrekare..
Başkan Gökçek’in bu konudaki başarısını sadece ben değil, rakamlar da söylüyor.
Ancak iş Keçiören’deki yeşil alan miktarına geldiğinde, herkesin yüzünün kızarması gereken bir rakam ortaya çıkıyor.
Keçiören’de kişi başına 2.7 metrekare yeşil alan düşüyor.
Vatana ihanet etmekten ne farkı var kente ihanet etmenin..?
‘İhanet bunun neresinde?’ diye soracak olursanız, yaşça büyük olanların hafızalarını zorlamalarını, daha küçük olanların büyüklerine 1950’lerin Keçiöreni’ni anlattırmalarını tavsiye ederim..
Mesela ben annemi sorguya çektim. İşte anlattıkları..:
“Yemyeşil bir Keçiören hatırlıyorum gençliğimde.. Kalaba’nın çıkışında sol taraf kayalık olsa da, sağ tarafta muazzam bir yeşillik çarpardı gözümüze.. Çift asfalta çıkan yol, keza öyle.. Şoşe tarafında biraz daha azdı yeşillik.. Yemyeşil bağlar içinde bağ evleri vardı. Hafta sonralarında o bahçelerde kurulan sofralarda, önemli devlet adamları ağırlanırdı. Şimdi Sanatoryum’un olduğu yerde Recep Peker’in köşkü vardı. Bir de Emin Halim’in köşkü kalmış aklımda yemyeşil bahçesiyle..Keçiören’de oturan belli kişiler, kent merkezinden dönerken otobüse binmek yerine yürümeyi tercih ederlerdi.. Paraları olmadığı için değil.. Ankara’da yürüyüş yapılabilecek en yeşil, en güzel, havası en temiz yol olduğu içindi..”
Benim anladığım, Keçiören yıllar önce çorak bir bölge değilmiş..
Yemyeşilmiş..
Çorak olup da çorak kalsaydı, bunun adı görevi ihmal olurdu..
Ama o yıllarda yemyeşilken bugün Ankara’nın yeşil açısından en fakir ilçesiyse, bunun adı düpedüz kente ihanettir..
Nedenlerini sonuçlarını araştırmak, tartışmak bilim adamlarının işi..
Benim anladığım, gözünü para bürümüş bazı imar hokkabazları, uzun yıllar boyunca hem Keçiören’e hem de kente ihanet etmiş..
Yazık etmiş..

Haber kimi zaman atılmış tohumdur

BAZI çalışmalar, etkinlikler yapıldıkları anda pek çok insan için bir şey ifade etmezler. Ancak bu tür emekler, faydası uzun yıllar sonra ortaya çıkacak değişimin tohumları gibidir.
Başbakanlık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü ile Dışişleri Bakanlığı Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin düzenlediği ‘Türk Dili Konuşan Ülkeler Medya Forumu’ da bu tür çalışmalardan bir tanesi.. Medyanın dev isimlerinin katıldığı forum, belki de uzun yıllar beklenmesine gerek kalmadan dünya medyası, ulusal medya, internet medyası ve yerel medya gibi tanımlara yeni bir tane daha ekleyecek. Coğrafi medya..
Düşünenlerin eline sağlık..
Yazarın Tüm Yazıları