Paylaş
CİHET-i askeriye, ulusal ve uluslararası siyasetimize yine ağırlığını koymaya başladı. Koyar netekim... Uysa da koyar, uymasa da koyar.
Aklıma bir anekdot geldi.
* * *
Etniklerimizden biri odun alıp evini ısıtacak...
Pazarcıya gitmiş, diyalog gelişmiş...
‘‘Ne istiysen keko?’’
‘‘Odun...’’
‘‘Ben sana kodum...’’
* * *
Bizimki sıkılmış, karşılık vermesi gerek... TDK sözlüğüne çapraz bakıp, her kelimenin kafiyesini çıkarmış, ezberlemiş, manav tezgáhına yaklaşmış...
‘‘O ne?’’
Adam hazırlıklı, uyanık...
‘‘Şebboy...’’
Keko bir süre düşünmüş, taşınmış, aranan kafiyeyi bulmuş..
‘‘O hálde bana bir daha koy...’’
* * *
Gazetelerimizin bir haberini okudum.
Kara Kuvvetleri'mizin 2209'uncu kuruluş yıldönümü kutlanmış...
Bu yazıyı yazmaya ihtiyaç duydum.
28 Şubat'tan sonra, şimdi de, 28 Haziran süreçleri başladı.
Herkes konuşuyor.
‘‘Kara Kuvvetleri'nin kuruluşu, M.Ö. 209 yılına dayanıyor. Kara Kuvvetleri, kuruluş günü olarak Hun İmparatoru Mete Han'ın tahta çıkışını kabul ediyor. İlk Türk KK birlikleri bugünkü ordu birliklerine de kaynaklık ediyor. Hunlar'da birlikler 10, 100, 1000 ve 10 bin kişilik birliklerden oluşuyordu. 10 kişilik birimin başında onbaşı, 100 kişilik birimin başında 100 başı, 1000 kişilik birimin başında da binbaşı bulunuyordu. 10 bin kişilik birimin başındaki komutana da tümenbaşı deniliyordu...’’
* * *
‘‘Hun İmparatorluğu’’ dedikleri konfederasyonun başında, Attila vardı. Yanındakiler, Macar, Türk, Slav, Moğol ve bilcümle öbür etniklerdi.
O güçle, Roma'nın (veya AB'nin) üstüne yürüdü Attila...
O tarihte, Roma'da, yozluk, açgözlülük, ihtiras, vurgun, şehvet zirvedeydi. Roma'yı yönetenler ya gerzek, ya homo, ya çapsızdı.
Attila ondan nemalandı.
Wess Roberts diye birinin ‘‘Hun İmparatoru Attila'nın Zafer Sırları’’ kitabını özetlemek istiyorum.
Askeri kültür asgari kültür değildir, evrenseldir.
* * *
1 Atalarım hata yaptı. Azıcık tecrübe edinmeleri hálinde çok şey yapabilecek askerlerimizi, Roma'ya ‘‘paralı asker’’ olarak gönderdi.
2Kötü reis kötü karar alır. Akıllı insanlar, kötü karar alan reisleriyle beraber olacaklarsa, daha iyileriyle tanışmak için uğraşmalı, dolaşmalıdır.
3 Genç savaşçılar kendilerinden istenen ve beklenen her şeyi başarabiliyorsa, kendilerinden beklenen az, başlarında bulunanların ufukları dar demektir. İyi lider, astlarından fazla ister, fazlanın fazlası geldi mi, ‘‘niye az?’’ diye sinirlenir.
4 Bollukta beslediğin askeri kıtlıkta doyuramazsın... Ne kadar yetiyorsa, o kadarını çalıştır...
5Çapsız lider, başarıya sahip çıkar, başarısızlığı astlarına fatura eder. Askerlere tavsiyemdir, zor zamanlarda ‘‘biz’’, ferah zamanlarda ‘‘ben’’ diye konuşanlara karşı tedbirli olun...
6Aptal kararlarda ısrar etmek, ‘‘musırrım’’ (ısrarlıyım) diyenleri ‘‘akıllı’’ yapmaz... Aptal kararlara ses çıkarmayanlar, onların daha da aptallaşmasının ‘‘suç ortağı’’ olur.
7 Koyun sayısı çoban sayısından fazla olursa, adam başına bir aptal isabet eder. Kimin kazanacağını, hangi savaşçı topluluğunun başındaki adamlardan hangisinin daha aptal olduğu táyin eder.
* * *
Yani, bozacının şahidi şıracı, kerhanecininki meyhanecidir.
‘‘Hun’’ derken, aklıma hep ‘‘Attila’’ geliyor nedense...
Hunluğuyla (veya hinliğiyle) iftihar edenler düşünsün...
Paylaş