Koray Durkal

Tarihin en iyisi hangisi?

4 Temmuz 2012
Euro 2012’yi kazanan İspanya, üç uluslararası turnuvayı peş peşe kazanan tarihteki ilk takım olurken, ilginç bir tartışmayı da beraberinde getirdi.

1970’lerde Pele ile birlikte dünya futboluna damga vuran Brezilya ile bugünün İspanya’sı arasındaki farklar ve kimin daha üstün olduğu yönündeki tartışmalar, son Avrupa şampiyonasıyla birlikte farklı bir boyuta ulaştı.

Bu iki farklı görüş elbette seyircilerin coşkusu ya da coşkusuzluğuyla daha belirgin bir hale gelirken, final maçı “çok sıkıcı oynadığı” iddia edilen İspanya’nın aslında ne kadar durdurulamaz olduğunun büyük bir ispatı oldu.

Peki, İspanya gerçekten de tarihin gördüğü en iyi takım mı? Yoksa 70’lerin unutulmaz kadrosuyla Brezilya mı?

Pele, Tostao, Jairzinho, Rivelino, Carlos Alberto, Clodoaldo ve Gerson gibi isimleri bugünün modern futboluna uyarladığımızda, çok amaçlı ve korkutucu bir şablon oluşturduklarını rahatça görebiliriz. İstatistiklere baktığımızda da son şampiyon İspanya’nın birçok alanda, 1970 Dünya Kupasını kazanan Brezilya’dan daha düşük yüzdelere sahip olduğu gözlenirken, tüm zamanların en iyi 11’inde tek bir İspanyol oyuncunun olmaması da bu tezi güçlendiren bir diğer unsur oldu.

Brezilya 1970 / İspanya 2012

Brezilya: Felix, Brito, Piazza, Carlos Alberto, Everaldo, Clodoaldo, Gerson, Jairzinho, Tostao, Pele, Rivelino

Teknik direktör: Mario Zagallo

İspanya:  Casillas, Arbeloa, Pique, Sergio Ramos, Jordi Alba, Xavi Hernandez, Busquets, Alonso, Iniesta, Fabregas, Silva

Yazının Devamını Oku

İspanya "Messi'yi" arıyor

28 Haziran 2012
İspanya milli takımı futbol kurgusu olarak Barcelona ile aynı oyunu oynuyor gibi gözükse de Messi gibi bir katalizörün eksikliği gözlerden kaçmıyor.

Tiki-Taka’nın kralları, turnuva boyunca topu dolaştırmakta güçlük çekmezken, hücumda yaşadığı sıkıntılarla Messi gibi bir yeteneğin İspanya’da olmamasının ne kadar büyük bir eksiklik olduğunu fazlasıyla hissettiler.

David Villa’nın sakatlığından sonra Torres ve Fabregas ile bu alanda çeşitli varyasyonlar deneyen Del Bosque istediği başarıyı yakalayamadığı gibi bu sezon harikalar yaratan Fernando Llorente’yi de görmezden geldi.

Hal böyle olunca hücum hattında etkinlik yaratacak kreatif bir oyuncunun olmayışını fazlasıyla hisseden (özellikle son Portekiz maçı) Boğalar, Barcelona’nın tüm yükünü çeken Messi gibi bir oyuncunun ne kadar önemli olduğunu anlarken, Xavi ve Iniesta olmadan bir şey yapamaz denilen Arjantinli için yapılan yorumların da “haksız” yere olduğunu da gözler önüne sermiş oldu.

Del Bosque finalde başarılı olmak istiyorsa 90 dakika ya Torres’e tahammül etmeli ya da Llorente’ye beklenen şansı vermelidir. Aksi takdirde son maç İspanya için bir kâbusa dönüşebilir.

Dipnot: Xavi, fiziksel açıdan yorgun olduğunu bu turnuvada fazlasıyla hissettirdi. Onun olmadığı bölümde daha hareketli bir İspanya izledik. Torres forvete, Fabregas ise ait olduğu yere dönerse, Silva, İniesta ve Xavi üçlüsü kurgusal olarak daha rahat hareket edecektir.

 

 

Yazının Devamını Oku

Ibracadabra

14 Haziran 2012
Aylık 1 milyon Pound’luk geliriyle İtalya futbolunun en çok kazanan oyuncusu Zlatan İbrahimoviç, dövmeleri ve ilginç sözleriyle Euro 2012’nin en dikkat çeken isimlerinden biri olmaya devam ediyor.

Aylık 1 milyon Pound’luk geliriyle İtalya futbolunun en çok kazanan oyuncusu Zlatan İbrahimoviç, dövmeleri ve ilginç sözleriyle Euro 2012’nin en dikkat çeken isimlerinden biri olmaya devam ediyor.Vücudunda kırmızı ejderha, iyi şans için kupa/sinek ası ve “Beni sadece Tanrı yargılayabilir” dediği 11 dövme bulunan İbrahimoviç, kimilerine göre küstah, kimilerine göre ise kendi değerlerinin bilincinde olan açık sözlü bir adam.

Hollanda, İtalya ve İspanya'da dokuz kupa sevinci yaşayan, Serie A’da iki farklı kulüpte gol kralı olup İtalyan futbol tarihinde bunu başaran ilk oyuncu olan İbrahimoviç ‘i en iyi anlatan söz “Ibracadabra” dersem abartmış olmam.

Gerçek bir futbol sihirbazı olan İbrahimoviç’in karatecilikten gelme Tsubasa vuruşları ve sözünü sakınmayan yapısı yeşil sahaların unutulmazları arasındaki yerini şimdiden almayı başardı.

Rakiplerini kimi zaman aşağılaması kimi zaman ise fazla yakınlaşmasından ötürü hakkında  “gay” yakıştırmaları bile yapılan Zlatan, soğuk İsveç’in futbol sahalarındaki en sıcak temsilcisi olarak adını tarihe altın harflerle yazdırdı…

1999–2001  Malmö FF   (16)
 
2001–2004  Ajax   (35)

Yazının Devamını Oku

Sokak Topçusu

4 Haziran 2012
A Milli Futbol Takımı'nın başına geçen ve genç yeteneklerle yeni bir jenerasyon yaratmakta kararlı olan Abdullah Avcı’nın ilk keşfi Fürth formasıyla harikalar yaratan Sercan Sararer oldu.

Alman 2. Ligi'nde bu sezon düzenli olarak forma giyen ve geçtiğimiz günlerde A Milli Takım Teknik Direktörü Abdullah Avcı tarafından ikna edilen Sercan, hazırlık maçlarında gösterdiği performansla adeta göz doldurdu.

İspanyol bir anne ile Türk bir babadan olma Sercan, kısa sürede taraflı/sız herkesin “kim bu çocuk” diyerek meraklandığı bir isim olmayı başardı.

Fürth altyapısında yetişen Sercan, forvet olarak başladığı futbol hayatına iyi bir kanat oyuncusu olarak devam etti.

Hızı ve kolay adam eksiltebilme yeteneğinden dolayı hocası Büskens bu sezon tüm maçlarda Sercan’a görev verirken, 22 yaşındaki oyuncu da 7 gol ve 12 asistle bu güveni boşa çıkarmadı.

Genç yaşına rağmen evli ve bir çocuk babası olan Sercan’ın en sevdiği isimler ise David Villa ve Ricardo Quaresma…

Kendini “sokak topçusu” olarak tanımlayan Sercan, hücumun her iki kanadında da başarıyla oynayabiliyor.

Daha şimdiden Bundesliga devlerinin yanı sıra Galatasaray ve Fenerbahçe’yi de peşinden koşturmayı başaran Sercan, Türk futbolunun uzun yıllardır aradığı kan olabilir.

 

Yazının Devamını Oku

Bir Cardiff efsanesi- Ryan Giggs

17 Mayıs 2012
Ryan Giggs, orijinal adıyla Ryan Jopseph Giggs… Galler ülkesinin Cardiff şehrinden çıkmış en büyük futbol efsanelerinden biri olan Giggs, 39 yaşına merdiven dayadığı şu günlerde Premier Ligin son 20 yılına damga vurmuş en iyi oyuncu ödülünün sahibi oldu.

Bu ödül Giggs gibi bir efsanenin kariyerini ve Ada futboluna kattıklarını özetlemeye fazlasıyla yetiyor.

Kariyerinde sayısız kupa ve ödül kazanan Giggs’in, Manchester United tarafından keşfedilme hikâyesi de oldukça ilginç.

Old Trafford stadının güvenlik şefi Harold Wood, Giggs ailesinin yakın dostudur ve Ferguson’u genç oyuncuyu denemesi için ikna ederek United’a getirir. Bir haftalık deneme sürecinin ardından eski takımı Salford Boys ile son maçında Manchester United’a karşı oynayan Giggs, hat-trick yaparak Ferguson’un gözüne girer. Giggs, bir akşam evde televizyon izlerken kapıda beliren Ferguson genç oyuncunun ailesiyle anlaşarak onu Manchester United’a kazandırır.

14 yaşında geldiği United’da kısa sürede yaşıtlarını geride bırakan Giggs, 18 yaşına geldiğinde A takımıyla ilk maçına çıkmayı başarır. O tarihten sonra kulüp bazında kazanılabilecek her kupayı kazanan ve oynadığı futbolla dünyayı kendisine hayran bırakan Ryan Giggs efsanesinin hikâyesi böylelikle yazılmış olur.

Manchester United-Galatasaray maçlarından, 1999 Şampiyonlar Ligi finaline kadar birçok defa izleme şansı bulduğumuz bu muazzam yetenek, David Beckham ve Cristiano Ronaldo gibi yıldızlarla da forma giyen ender oyunculardan biri oldu.

909 kez sırtına geçirdiği United formasıyla 12 Premier Lig şampiyonluğu yaşayan Giggs, aynı zamanda Manchester tarihinde en çok şampiyonluk yaşayan oyuncu unvanının da sahibi.

Kısacası Ryan Giggs, geleceğin yıldız adayları için “büyük bir futbol efsanesi nasıl olunur?” sorusunun değişmeyecek en büyük yanıtıdır.
Yazının Devamını Oku

Yılın yeteneği

11 Mayıs 2012
Hollanda Casino Eredivise’de koca bir sezon geride kaldı.

Ajax bir kez daha şampiyonluk ipini göğüslerken, Hollanda Liginde yıldızı parlayan birçok isim sezona damgasını vurdu.

Ancak aralarında öyle bir isim vardı ki 2011–12 sezonunda “yılın genç yeteneği” ödülünün sahibi oldu.  Bu oyuncunun adı Adam Maher’di.

Profesyonel futbola AZ Alkmaar formasıyla adım atan Maher, Fas kökenli olmasına rağmen Hollanda milli takımlarında oynadı. Performansıyla taraflı tarafsız birçok otorite tarafından geleceğin en büyük yeteneklerinden biri olarak gösterilen Maher, 15 Kasım 2010 tarihinde UEFA Avrupa Liginde bir Hollanda takımı adına forma giyen ve gol atan en genç oyuncu unvanlarını ele geçirdi.

2012 yılının Şubat ayında Hollanda milli takım teknik direktörü Bert van Marwijk tarafından kadroya davet edilen 18 yaşındaki oyuncu, AZ Alkmaar’ın özellikle sezonun ilk yarısında gösterdiği performansta büyük pay sahibi oldu.

Yazının Devamını Oku

Farklı umutların topla buluşması ortak lisan

2 Mayıs 2012
Yazımın başlığını;

Farklı
Umutların
Topla
Buluşması
Ortak
Lisan

şeklinde yazarsam, her genç kız ve erkeğin yıllarca sevdiklerinin baş harflerinden ürettiği o unutulmaz akrostişlere benzetebilirim.

 “FUTBOL”

Yazının Devamını Oku

Yıldızlar göz kamaştırıyor

24 Nisan 2012
Yaklaşık 400 milyon kişinin izlediği ve Real Madrid’in 2-1’lik galibiyetiyle sona eren El Clasico mücadelesini kazanan Eflatun Beyazlılar şampiyonluk yolunda büyük bir adım attılar.

Her iki takım da bu zorlu mücadelenin ardından hafta içi oynayacakları Şampiyonlar Ligi maçına odaklanırken, finale çıkmaları halinde 19 Mayıs’ta bir kez daha karşı karşıya gelecekler.

Bu sonucun ardından rakibiyle olan puan farkını 7’ye çıkarmayı başaran Real Madrid’de takımına galibiyeti getiren golü atan Cristiano Ronaldo gol krallığı yarışında da Messi’nin önüne geçmeyi başardı.
 
Son iki sezonda rekabetlerinin yanı sıra kırdıkları rekorlarla da futbol tarihine adlarını altın harflerle yazdıran Messi ve Ronaldo’nun muhteşem istatistikleri ise göz kamaştırmaya devam ediyor.
 
243- Barcelona tarihinin en golcü oyuncusu unvanını eline geçiren 24 yaşındaki Lionel Messi, Cesar Rodriguez’in 232 gollük rekorunu Grana’da maçında attığı üç golle geride bırakarak, bu sayıyı geliştirdi.
 

Yazının Devamını Oku