Paderborn Üniversitesi mezunu olan Schmidt aynı zamanda bir makine mühendisi. Yaklaşık 8 yıl mesleğini severek yaptı. Ailesiyle vakit geçirmek, yürüyüşe çıkmak ve Bruce Springsteen dinlemek en büyük tutkusu. Hiçbir zaman antrenör olmayı gerçekten istemedi hatta ailesi için işi bırakmayı bile düşündü ama şimdi en çok arananlardan biri.
GEGGENPRES KODA EKLENDİ
Alman ekolünden geldiğinden Benfica’nın kodlarına kısa sürede ‘geggenpres’si ekleyen 55 yaşındaki teknik adam, takım istatistiklerinde gözle görülür bir yükseliş sağladı. Benfica şu an Portekiz Ligi’nde rakip sahada en fazla top kapma ve sahasında en az top kaybetme istatistiklerinde ilk sırada.
İLGİNÇ TATİKLER UYGULUYOR
Darwin Nunez başta Roman Yaremchuk, Everton ve Jota gibi pek çok yıldızı kaybetse de Schmidt, yerlerini Gonçalo Ramos, Joao Victor, Enzo Fernandez ve Alexander Bah gibi umut vaat eden oyuncularla doldurdu. Bu transferleri yaparken 60 milyon Euro da kâra geçtiler. Kadro kadar sistemi de değiştiren Schmidt, yüksek yoğunluklu prese dayalı asimetrik 4-2-3-1’e geçti. Benfica’nın yapısı, sisteme rağmen son derece akıcı. Topun etrafındaki sayısal üstünlüğü korumak, takımın temel ilkelerinden biri. Schmidt topa sahip olmanın tüm aşamalarına kontrollü bir yaklaşım sağlayan baskın taktikler geliştirdi. Savunma yaparken, rakibe çok fazla şans tanımadan son derece agresifler. İlginç taktiklerin yanı sıra son derece yetenekli ve gelecek vadeden bir kadroları var.
TAKIMIN KALBİ ENZO FERNANDEZ
Bu sezon 25 yaş ortalamasına sahip Benfica’nın en heyecan verici oyuncusu 21 yaşındaki Enzo Fernandez. Temmuzda 12 milyon Euro’ya River Plate’den transfer edilen oyuncu şimdiden Busquets sonrası Barcelona orta sahasının en önemli adayı. Oyunun temposunu ayarlama ve bölgelerde başarılı bir şekilde ilerleme konusunda kilit bir rol oynayan Enzo, progresif pas (öne doğru) konusunda da maç başına 10 gibi bir ortalamaya sahip. Hücumda Nunez’in yerini alan 21 yaşındaki Ramos da sezonun dikkat çeken isimlerinden. Altyapıdan çıkan genç futbolcu, bu sezon 16 gole (10 gol, 6 asist) etki etti. Schmidt ile savunmada şans bulan bir diğer altyapı ürünü ise 18 yaşındaki Antonio Silva.
UEFA Şampiyonlar Ligi’nde bu sezonun peri masalı hiç şüphe yok ki Club Brugge’den geldi. B Grubu’nda Atletico Madrid, Porto ve Leverkusen ile oynadığı 4 maçta 10 puan toplarken tek gol dahi yemeyen mavi siyahlı takım, şimdiden tur atlamayı garantiledi.
Belçika Ligi’nde son 7 sezonun 5’inde şampiyon olan Club Brugge’ün başarısının sırrını öğrenmek için, 4 yıl bu kulüpte scout olarak çalışan Halis Yen ile konuştum. Halen Sint-Truiden Kulübü’nde U16 takımının antrenörlüğünü yapan Yen, dikkatle okunması gereken bilgiler verdi. Club Brugge’ün yapılanması nasıl?
Teknik direktör Carl Hoefkens kulüpte neleri değiştirdi? Ferran Jutgla, Raphael Onyedika, Bakar Sylla ve Kamal Sowah gibi oyuncular nasıl birer yıldıza dönüştü?
Tüm bu soruların cevaplarını Halis Yen’den öğrenelim...
SADECE ALTYAPIDA 33 SCOUT GÖREV YAPIYOR
· Club Brugge için ‘yeni Ajax’ yakıştırmaları yapılıyor; akademiden A takıma kadar kulüpteki yapılanmayı anlatır mısın?
Club Brugge, 2012 yılında Bart Verhaeghe’nin kulübün en büyük hissedarı olmasından sonra önemli adımlar attı. Sadece altyapıda 33 tane scout var. Gözlemci ağı ülkenin her noktasına dağılmış durumda. Belçika, ülke olarak futbola ve spora yatırım yaptı.
TESiSLERi YENiLEYiP ANTRENÖR YETiŞTiRDiLER
İstanbul’da da aynı baskıyla başladılar. Oyuncuların birbirine yakın ve hızlı olması, Okaka’nın sırtı dönük toplardaki başarısı ve servisleri sağ taraftan Caiçara-Deniz Türüç ikilisinin çizgiye basarak oyunu genişletmesini beraberinde getirdi. Bu anlarda Deniz Türüç’le ilk golü bulan Başakşehir “Devam edecek” diyen Emre Belözoğlu’nu haklı çıkardı. İlk goldeki dönüşüyle Rigaslı futbolcuları oyundan düşürerek Deniz Türüç’e asist yapan Okaka bu kez kornerde yaptığı kafa vuruşuyla ilk yarının skorunu belirledi.
OKAKA BELİRLEYİCİ OLDU
İlk yarıda sağ tarafı etkin kullanan Başakşehir ikinci bölümde oyunu sol tarafa yıktı. Serdar-Munir ve Deniz-Traore değişiklikleriyle kanatları tazeleyen Başakşehir düşürdüğü vitesi 60’tan itibaren yeniden yükseltti. Maçın en iyisi Okaka bu kez karşı presle başlattığı atağı son dokunuşla bitiren oyuncu oldu.
KADRONUN HAKKINI VERİYOR
Şu bir gerçek Başakşehir alternatifli kadrosunun hakkını son derece iyi veriyor. Oyuna kim girerse girsin büyük katkı yapıyor. Bu da beraberinde hem göze hoş gelen hem de keyif veren bir Başakşehir getiriyor. Club Brugge ile birlikte Avrupa’da gol yemeyen iki takımdan biri olan Başakşehir bu sonuçla ilk sıradaki yerini korurken tur atlamayı garantiledi.
OYUNUNDAN ÖDÜN VERMİYOR
Rakip kim olursa olsun kendi oyunundan ödün vermeyen Emre Belözoğlu ve öğrencileri UEFA Avrupa Konferans Ligi’nde daha çok yol kat edecek gibi görünüyor. Devam filmlerinin sonunda yazdığı gibi “To be continued” (devam edecek). Evet, bir sonraki bölümde neler izleyeceğiz şimdiden büyük merakla bekliyoruz.
Gol sonrası Sivas baskıyı artırmasına rağmen Balkani oyun disiplininden hiç kopmadı. Thaqi’nin 20. dakikadaki golü maça yeniden dengeyi getirdi. Özellikle gol öncesi Sivassporlu oyuncuların yaşadıkları konsantrasyon kaybı ve beraberindeki hatalar zincirine devam etmesi 10 dakika sonra ikinci golü getirdi. İki golün takımın sağ ve sol beklerinden gelmesi de Ballkani’nin taktiksel anlamda ne kadar gelişmiş olduğunun bir göstergesiydi. Ve karşılıklı gol düellosunu 4-3’lük skorla kazanan Ballkani oldu.
YAŞ ORTALAMASI 25
10 takımdan oluşan Kosova liginde mücadele eden Ballkani genç oyunculardan oluşan bir kadroya sahip olmasına rağmen hem fiziksel hem de taktiksel yönden oldukça iyi bir takım. Bunu Cluj ve Slavia Prag maçlarında da göstermişlerdi. Sivas karşısındaki performansları da sürpriz değildi. Ballkani’nin ileri üçlüsünün yaş ortalaması 23. Takımın ise 25. Sivas’ın hücum hattında ortalamanın 33 olduğunu görüyoruz. Takımın yaş ortalaması ise 31. 19 yaşındaki Emerllahu gerek güçlü fiziği gerekse atletizmiyle maç boyunca Sivas orta sahasını çok rahat geçti. Sivas’ın hızlı diye bildiğimiz oyuncuları Charisis, Saba ve Gradel bile ağır çekimde kalmış hissi verdiler.
EYLEME GEÇME ZAMANI
Futbolda artık isimlerin önemli olmadığının her şeyin doğru yapılanma ve antrenmandan geçtiğinin bir örneğini daha izledik dün akşam. Ülke futbolunun artık sözlerden çok eyleme, alınacak derslerden çok sorulacak sorulara ihtiyacı var...
İki ayrı dönemde Fenerbahçe’yi çalıştıran teknik direkör Vitor Pereira, istenilen şampiyonluklara ulaşamasa da özellikle son dönemde takıma kazandırdığı oyuncularla hâlâ hafızalarda. Sarı lacivertli kulüple üçüncü bir buluşma olur mu bilinmez. Olacaksa da bir önerim var; Fenerbahçe’nin bugüne dek defalarca denediği ancak bir türlü olumlu sonuç alamadığı ‘sportif direktörlük’ görevi Pereira’ya verilsin...
Neden mi? Hemen anlatalım. Üstelik bir değil birkaç somut olayı örnek göstererek...
ISRAR ETTiĞi OYUNCULARDA HEP HAKLI ÇIKTI
Fenerbahçe’nin başında olduğu dönemde ısrar ettiği tüm oyuncularda haklı çıktı Vitor Pereira. 2015’te sarı lacivertli kulüpteki ilk döneminde Josef De Souza’yı transfer etmişti. Sao Paulo’dan 8 milyon Euro bonservis bedeli ödenerek alınan Brezilyalı futbolcu, o günlerde soru işaretleriyle dolu bir transferdi. Sonra Josef kısa sürede takımın vazgeçilmezi oldu ve Fenerbahçe oyuncuyu 2018’de tam 12 milyon Euro’ya Suudi Arabistan takımı Al-Ahli’ye satarak transferinden ciddi bir kâr elde etti. Çok ilginçtir Fenerbahçe, Pereira’nın ikinci dönemine kadar Josef tipinde bir oyuncu bulamadı orta sahaya.
ARDA GÜLER VE MUHAMMED’iN DE YOLUNU O AÇMIŞTI
Vitor Pereira, 2021’deki ikinci Fenerbahçe döneminde kulübün kadrosunda bulunan bazı oyuncuları pekçok açıdan bambaşka noktalara taşıdı:
1- O zamana dek kariyerlerinin neredeyse tamamında ofansif oyuncu olarak görev yapan Osayi-Samuel’den son derece dinamik bir sağ bek, Ferdi Kadıoğlu’ndan milli takım seviyesinde sol bek çıkardı.
2- Türkiye’de çoğu kişinin adını dahi bilmediği Kim Min-Jae’nin 3 milyon Euro’ya Çin’den transfer edilmesini sağladı. Sonrası malum; sadece 1 yıl sonra 18 milyon Euro’ya Napoli’ye satıldı.
Futbolun beşiği İngiltere’de şimdilerde en çok adından bahsettiren isimlerin başında şüphesiz Chelsea’nin yeni teknik direktörü Graham Potter geliyor. Ada futbolunu yakından takip edenler, son 3 yıldır Brighton’da ve onun öncesinde bir sezon Swansea’de neler yaptığını gayet iyi biliyor. Peki Potter, 2011-18 yılları arasında çalıştırdığı mütevazı İsveç kulübü Östersunds’a neler kazandırdı? Chelsea’nin, bonservisine tam 26 milyon Euro ödemesininin altında hangi gerçekler yatıyor? Hemen anlatalım...
KÜLTÜR ANAHTARI
Graham Potter, teknik adamlık kariyerine İsveç’te kadın futbol takımında teknik heyet sorumlusu olarak başladı. 2011 yılında yolu Östersunds Kulübü ile kesişti. Ve bu kesişim sadece futbolla ilgili olmadı. İngiliz futbol adamı, Östersunds için bölgedeki azınlıklarla oyuncuları bir araya getiren bir kültür anahtarına dönüştü. Nasıl mı?..
TİYATRO OYUNU OYNADILAR, KİTAPLAR YAZDILAR
1- Potter, oyuncularının ufkunu genişletmek ve onları alışkın oldukları konfor alanlarından çıkarmak için pek çok kültürel proje tasarladı.
2- Östersunds Kulübü’nde kültür akademisini hayata geçiren isimlerden biriydi. Bir futbol kulübü tarafından istihdam edilen tek kültür antrenörü Karin Wahlen ile çalıştılar.
3- 2013 yılında Östersunds’ta bir resim sergisi açtılar.
4-
Bir tarafta Emre Belözoğlu diğer tarafta Andrea Pirlo. Oyunculuk kariyerlerinde birbirini çok iyi tanıyan iki isim bu kez saha kenarında rakip oldular. Maçı izleyenler için göze hoş gelen bir oyun olduğunu söyleyemem ancak taktiksel anlamda bir o kadar keyif vericiydi. Özellikle ilk yarı Pirlo açısından Karagümrük’ün başına geçtiği dönemden beri en iyi performanslarından biriydi.
BAŞAKŞEHiR ZORLANDI
Başakşehir bu sezon oyun kurarken en çok zorlandığı maçlardan birini oynadı. Bunun en önemli sebeplerinden biri Diagne’nin Biglia’ya yaptığı yakın markaj oldu. Onun baskı altında kalması Başakşehir’in istediği organizasyonları yapmasını engelleyince Emre Belözoğlu ikinci yarı Biglia-Berkay değişikliğine gitti. Ancak Pirlo bu değişiklik sonrası savunma planını değiştirdi ve orta blokta daha fazla çoğalmaya başladılar.
OKAKA YERiNE SERDAR’I SEÇTi
Tam da böyle bir anda sırtı dönük oynayacak Okaka hamlesi Başakşehir’in ihtiyacı olan plandı ancak Emre Belözoğlu, Keny’nin yerine Serdar değişikliğine gitti. Bitime 3 dakika kala Traore’nin yerine Okaka’yı alması ise sonucu değiştirmedi. Ve maç öncesi güzel görüntülerle başlayan Emre-Pirlo nostaljisi aynı şekilde sona erdi...
Eksİklerden yana başımız dertte demişti Rıza Çalımbay, Cluj maçı öncesi. Haksız da sayılmazdı. James, Keita, Hakan, Ziya, Robin, Erdoğan ve Yatabare kadroda yoktu. Kulübede yer alan 5 oyuncudan 2’sinin kaleci olduğunu düşündüğümüzde Rıza Çalımbay’ın hamle şansının ne kadar az olduğunu anlamak zor değildi. Ama tüm bu eksiklere rağmen Cluj deplasmanında istediğini almayı başardı Sivasspor.
SİVAS YOLUNA DEVAM EDİYOR
Günümüz futbolunun en temel prensiplerinden biri sahada doğru konumlanmaktır. Sivasspor bölüm bölüm bunu başardı. Ancak oyun anlamında gerek Cluj gerekse Sivasspor çok tatmin edici değildi. Tüm olumsuz şartlara rağmen grubundaki ilk maçında kaybettiği avantajı deplasmanda yeniden kazanan Sivasspor yenilgisiz yoluna devam ediyor. Haftalar geçtikçe çok net gözüken bir şey var o da Başakşehir’in çok organize bir takım olduğu. Hem kısa paslarla hem de uzun toplarla geriden çok iyi çıkışlar yapıyorlar.
İLK İSABETLİ ŞUT GOL OLDU
Chouiar özellikle geçişleri çok iyi yaptı. Berkay da yaptığı koşularla ona destek verdi. Ndayishimiye de seviye olarak çok büyük katkı verince bu sabırlı oyun 57. dakikada kazanılan ilk kornerde ilk isabetli şutu ve ilk golü getirdi. Serdar’ın golü sonrası Traore’nin girmesi Başakşehir’in daha fazla boş alan bulmasını sağlarken oyundaki etkinliğini de artırdı. Bu etkinlik 70.dakikada kaleci Gollini’nin hatasıyla da birleşince Başakşehir bir kez daha Serdar’la golü buldu ve Fiorentina’nın tüm konsantrasyonunu bozdu. Son sözü söyleyen ise oyunun akışını değiştiren Traore oldu.