Paylaş
6’ıncı ve 12’nci dakikada çok eksikli Gençlerbirliği’nin bulduğu goller, “iyi” (pahalı?) oyunculardan kurulu Galatasaray’ın dramını gözler önüne serdi.
Önünden geçen topu gözleriyle dahi takip edemeyen, basit paslaşmalarda bile hata yapan, koşamayan, ruhunu evde bırakıp çıkmış bir takıma dönüşen Galatasaray sadece kötü oyun konusunda istikrar sağlayabildi.
“Amaçsız kalmış, yazık!” desen doğru değil; ikinciye Şampiyonlar Ligi bileti verilen bir sezondayız.
“Kadro yetersiz” desen doğru değil; geçen iki sezonun şampiyon olmuş, Şampiyonlar Ligi’nde mühim takımları yenmiş kadro bir de “takviye” edilmiş.
Peki yanlış nerede?
Söyleyeyim “harcama politikası”dır yanlış olan.
Teknik direktör konusunda yanlış “harcama” yapıldı, takımla ilgilenen yöneticiler konusunda yanlış “harcama” yapıldı, makine düzeninde çalışmaya başlayan takımı ileri taşımak için çaba harcanacağına, ego savaşlarından galip çıkmaya çaba harcandı.
Ve muhtemeldir ki; yaşatmak için doğru şekilde çaba harcanılmayan bu takımı seneye takviye etmek için de çuvalla para harcanacak.
Titredi, kendine geldi
İkinci yarıda izlediğimiz “titreyerek kendine gelme hali” ve geri dönüp maçı kazanmayı başarmak elbette çok kıymetli.
Ancak yanlışları böyle günlerde sayıp dökmenin de bir kıymeti olduğuna inanıyorum.
Galatasaray “milyonlarca Euro’luk” bu galibiyete sevinmelidir ama yanlışlarını da görmeli, biraz da hatalarını gidermeye çaba harcamalıdır...
Paylaş