Paylaş
Küskünler, çok beklemiş ve beklemekten yorulmuş olanlar, ‘Bitse de gitsek’çiler derken gelinen durum bundan ibaret. ‘Evinin aslanı’ kimliğini benimsemenin açıklamasını artık psikoloji bilimi yapsın; deplasmandaki yokluk hallerine tahlil/analiz üretmek benim boyumu aşar.
Zorlu, gergin, polemik fırınına odun taşıyan derbinin ertesi haftasında Şampiyonlar Ligi bileti için Beşiktaş bir kez daha “Sen buyur” demişken, fırsat ayağının dibine kadar yuvarlanmışken bu dağınıklığı açıklamayı da ben yapacak değilim! Derli toplu, basit, sade, güzel, gerektiği gibi oynayan Sivasspor’a karşı Galatasaray’ın gerekli direnci gösteremeyişini açıklamak için istatistiklere yaslanalım: İlk 45 dakikada yaptığı faul sayısı “1” (yazıyla bir) idi.
Dizilişlerin vesaire ötesine geçerek ‘panik atak’ taktiğiyle oynamanın bedeli bundan öte olamazdı, olamadı da zaten. Yekta’nın bireysel isyanı dışında söyleyecek söz üretemedi Galatasaray. Taraftarın artık “Yine yakmış Mancini mektubun ucunu” gözüyle seyrettiği değişiklikler saha içini de, maçı evden seyredenleri de etkilemedi.
Kalan haftalarda milyonlarca Euro değerinde bir savaş verdiğinin farkına varabilecek mi, varamayacak mı sarı kırmızılılar? Bu sorunun cevabını belli ki sıkılarak, esneyerek, canımızdan bezerek, futbola oyununa sevgimizi korumaya çalışarak filan bekleyeceğiz. Buna da heyecan verici diyen çıkar mı, çıkar...
Paylaş