Oyunbozan Gönülçelen

Dilimize ‘Oyun değiştiren’ diye çevirmek gereken ‘game changer’ denilen türden bir duruş.
Yaklaşık 70 dakika boyunca yanlış yakıt yüklenmiş bir otomobil gibiydi Galatasaray’ın performansı.
Ne oynadıklarını, ne oynamak istediklerini anlamak güçtü.
Klasik, “Avrupa’da önemli maç öncesi normal kabul edilecek zayiat” kontenjanından anılacak bir maç şeklinde gelişiyordu hadise.
Parasal olarak neredeyse 10 kat güçlü kadrosuyla, yıldızlarıyla sahadaydı Galatasaray ancak görüntüsü yamalı bohçadan hallice bile değildi.

* * *

Maçın kaderi 60 dakikaya bakıldığında beraberlik gibiydi. Bir de Galatasaray açısından ‘soğuk duş’ ihtimali vardı; bakınız Gekas’ın 0-0 aşamasında karışla kaçan golü...
İşte hikayemiz bu noktadan sonra değişti sevgili futbolsever.
Drogba oyuna girdi.
Büyük futbolcu takımın deposuna doğru yakıt olarak doldu.
Girer girmez ekmeğini taştan çıkartmayı başardı: öyle bir yükseldi öyle bir markaj altında öyle bir ölü noktaya yolladı ki topu; o kadar olur.

* * *

O dakikaya kadar bunalımlardan bunalımlara sürüklenen, sahada Selçuk’undan Riera’sına, Hamit’inden Yekta’sına eksik/dökülen bir görüntü sergileyen Galatasaray Drogba rüzgârıyla yelkenini şişirdi.
Sneijder dahil olmak üzere takımın tamamı futbol oynamayı hatırladı.
Direnci artan Ege temsilcisi de sahada ve ekran başındaki kitleler gibi Drogba’yı seyretmeye başladı.
Drogba işine baktı.
Attı, attırdı, dahasını da yapacaktı fakat bu kadar kötü Galatasaray’ı ancak galibiyete taşımaya yetti gücü.

* * *

Drogba, muhteşem bir giriş yaptı lige.
Sadece Akhisar’ın değil Galatasaray’ın da “Kötü oyununu bozdu”, takımını galibiyete taşıdı, Galatasaraylı taraftarın da gönlünü ilk maçta çeldi.
Ne şahane bir heyecan, ne şahane bir futbolcu...