Kanat Atkaya

Eurovision’a dönsek mi artık

25 Mayıs 2021
“Sıfır puan aldık çünkü b**tan bir şarkımız, b**tan bir şarkıcımız ve b**tan bir performansımız vardı. Nokta!”

Britanya’nın Eurovision’da “0” (yazıyla sıfır) çekmesini kamuoyunun bir bölümü klasik olarak politik bir tavır, Brexit’e kesilen bir ceza olarak görse de, Piers Morgan suçu şarkıcı James Newman’a ve şarkısı “Embers”a kesmişti.

Piers Morgan, yorumları Britanya’da “hop oturup hop kalkma” etkisi yaratan “elektrikli” bir karakter.

Son olarak Ophrah Winfrey’e verdiği röportaj yüzünden Sussex Düşesi Meghan Markle’a ağzını geleni söylemiş, “Prenses Pinokyo” diye dalga geçmiş ve nihayetinde ITV’deki popüler sabah programından ayrılmak durumunda kalmıştı.

Geçtiğimiz günlerde yaşanan “Eurovision’da sıfır çekme şoku” yüzünden ikiye bölünen İngiltere, Piers Morgan’ın acımasız yorumunun altında kavgaya tutuştu.

Bir nevi “ikinci Brexit tartışmasına” dönüşen bu konuda kimileri Morgan’ın zehirli dilini savunup “Berbat şarkıydı, bu ne ya?” derken, bir kısmı da “Dış güçlerin bize bir oyunu bu; çekilelim be lordum Eurovision’dan” hattı üzerinden ilerliyordu.

Kendimi “Hey gidi günler hey” noktasında buluverdim...

Yazının Devamını Oku

Ya ne verecekti deniz?

20 Mayıs 2021
Burgazada İskelesi’nde, adanın namlı “köpek bireyi” Maço tanıdıklarını yolcu etmeye hazırlanıyor...

Günün ilk saatlerinin huzurunu taşıyan bir manzara... Güneş bulutlara “Açılın bakalım” demeye hazırlanıyor, Ergün’den alınmış taze poğaçaların nefis kokusu kâğıt poşetlere sığmıyor ve açıklarda gümüş rengi dalgaların kırılıp durmalarını izlerken Maço’yla oynamasına izin verilmeyen çocuk “Anne, denizde kaka var!” diyerek iskele ahalisini gerçek gündeme çekiveriyor...

Aylardır Marmara’nın farklı noktalarından “deniz salyası” haberleri geliyor...

“Deniz salyası Avşa’yı susuz bıraktı...”

“Salya İzmit’te sahile vurdu...”

“Salya dibe indi...”

“Marmara’nın dayanma gücü kalmadı...”

“Salya Bandırma’da binlerce balığı öldürdü...”

Yazının Devamını Oku

Keşkeler ve şampiyonluklar

16 Mayıs 2021
Ne geceydi?! Nasıl nefessiz bir yarıştı?! Kaç duyguyu bir arada yaşadık?! En başta heyecan...

Sevinç, endişe, pişmanlık, öfke, coşku, depresyon, umur, yıkılmışlık... Zaman bile sevdiğimiz renge göre aktı gitti sanki... Bazı renkler için hızlı, bazı renkler için yavaş... Gözler bir sahada, kulaklar diğerinde bu heyecanın içinde yuvarlanıp durduk.

SEZONUN ÖZETİ GİBİ MAÇTI

Galatasaray’ın umudunu yüklenip çıktığı maç aslında bütün bir sezonun özeti niteliğindeydi. Kaçan fırsatlara, heba edilen avantajlara hayıflanmak ve umutlanıp umutlanıp sonu kaybetmeye varan yolda kaybolmak. Pek çok “keşke anı” var sezon içinde fakat bunların bir faydası yok; “keşkeler” ile gelmiyor şampiyonluklar.
Kavgalar, polemikler, skandallar arasında yıpranan, kendi içinde bile kavgalara tutuşan Galatasaray yine de yarışı son maçın son saniyesine kadar taşıyarak sağlam bir karakter göstermeyi bildi.

BAŞIN ÖNE EĞİLMESİN

“Galatasaray vazgeçmez” dedirtti ve bu sözünün arkasında durdu. Son düzlükte ligin zirvesini hizaya çeken, görmezden gelinmesinin faturasını saldığı korkuyla kesen sarı kırmızılılar bu sezondan gerekli dersleri çıkartabilirse taraftarının yüreğine bir nebze su serpebilir... Şampiyon olan Beşiktaş’ı tebrik eder, Galatasaray takımına da “Başın öne eğilmesin” diyerek tesellilerimi sunarım...

Yazının Devamını Oku

‘Cumartesi Gecesi Ateşi’ yanarken

13 Mayıs 2021
Futbolumuz oyun kalitesi, güzelliği ve başarılarıyla olmasa da heyecan dozuyla yoğun gündemde kendisine yer açmayı başardı.

Uzun ve yoğun bir maç trafiğinin ardından hem zirvenin hem düşme hattının kaderi son hafta belirlenecek.

Zirvede sezon boyu birbirlerine şampiyonluk şansını altın tepside sunup durmuş İstanbul’un 3 büyüğü olunca hiç hali olmayanlar bile mecburen “Cumartesi Gecesi Ateşi”ni beklemeye başladı.

Bir Galatasaray taraftarı olarak elbette takımımın şampiyon olmasını isterim; fakat hevesimi dizginleyip gerçekçilik sınırları içinde kalmak en iyisi.

Sezon içinde takımın yalpaladığı günlere, o berbat mart ayı performansına hayıflanmak yerine son düzlükte vites arttıran, yarıştaki en önemli rakibini yenerek zirve civarını hizaya getiren Galatasaray’la gurur duymayı ve beliren umut ışığını son düdüğe kadar takip etmeyi tercih edeceğim.

Ligin bu sezon en iyi oynayan takımı görüntüsündeki Beşiktaş’ın ve bir kez daha “yeniden yapılanarak” sezona girmesine rağmen yarışta söz sahibi olan ve şansını kâğıt üzerinde son haftaya taşımayı başaran Fenerbahçe’nin de hakkını vereceğim.

Cumartesi Gecesi Ateşi yanmaya başlarken, yaklaşık iki saatlik bir deparla sona erecek gün biterken sevinçten çıldırmak, üzüntüden sürünmek, heyecandan ne yapacağını bilememek, endişenden aklını yitirmek ve daha nice duygusal iniş çıkışlar yaşamak için hazır olacağım veya hazır olduğumu sanacağım...

Coşkun bahar günlerini eve tıkılarak ıskalamış ruhlarımızın gecenin sonunda açacağı bayrağın rengi ne olacak, şimdiden bilmek mümkün değil...

Ama gecenin sıcaklığı şimdiden hissediliyor...

Yazının Devamını Oku

Tut nefesi bekle cumartesiyi

12 Mayıs 2021
Öncelikle kazanmak, mümkünse farklı kazanmak zorunda olan Galatasaray, ligden düşmesi kesinleşmiş, 11 maçtır galibiyet yüzü görmemiş rakibinin karşısında “aklı başka sahalarda görüntüsü” vererek başladı.

Yoğun fikstür ve derbinin getirdiği ekstra yorgunluk belirtileriyle sahaya çıkan sarı kırmızılar, maçın başlangıç bölümünde hücumda yolunu bulmak ve ritm tutturmak konusunda bocaladı. Bu dönemde tecrübeli oyuncuları üzerinden Galatasaray kalesine ciddi baskınlar düzenleyen Denizlispor, Muslera’nın direnciyle karşılaştı. Maçta Galatasaray’ın elini rahatlatan gol, sezonun kazanımlarından sayılması gereken “nöbetçi golcü” Halil Dervişoğlu’ndan geldi.

TUHAF HADİSE

Bu golün ardından hücumda iştahı belirgin şekilde açılan Galatasaray çok geçmeden Babel’in penaltı golüyle skoru geliştirdi. Skoru geliştirmek demişken... “Gole ve gollere acilen hem de çok acilen ihtiyaç duyulan” bir dönemde, ilk penaltıyı şahane kullanmış Babel dururken bu konuda karnesinde kırık bulunan Emre Akbaba’nın seçilmesi de bir tuhaf hadisedir... 2-0’ın ardından Galatasaray skoru geliştirmek için yüklendi fakat 40 pozisyonda ceza sahasında topla buluşsa da bir türlü rahata ereceği golleri üretemedi; bir de üstüne kalesinde gol gördü.

MOHAMED MUCİZESİ

Fatih Terim’in hücum hattını harmanlamasına kadar. Sakatlığına rağmen sahaya çıkan golcü Mustafa Muhammed biri penaltıdan iki gol birden atarak belki de bir mucizeye uzanacak kapıyı açmış oldu. Son dakikalar bir heyecan dalgasını büyütürken, İstanbul’daki ezeli rakiplerden gelen haberler düğümü futbol tarihinin en büyük düğümü haline getirdi. Tut nefesi, bekle cumartesiyi.

<div style="margin: 0 auto; max-width: 100%; min-width: 300px;"><div style="position: relative; padding-bottom: 56.25%; height: 0; overflow: hidden;"><iframe style="width: 300px; min-width: 100%; position: absolute; top: 0; left: 0; height: 100%; overflow: hidden;" src="https://embed.dugout.com/v2/?p=eyJrZXkiOiJrU2N6Z2hjOCIsInAiOiJzcG9yYXJlbmEiLCJwbCI6IiJ9" width="100%" height="400" frameborder="0" scrolling="no" allowfullscreen="allowfullscreen" data-mce-fragment="1"></iframe></div></div>

Yazının Devamını Oku

Aslan aslanlığını yaptı

9 Mayıs 2021
Ligin düğümünü çözecek veya iyice sıkılaştıracak maç haline gelen derbi, tabirin hakkını verecek şekilde “fırtına gibi” başladı.

Ali Sami Yen’i lider olarak ziyaret eden siyah beyazlılar, bu moralle ve rakiplerini erkenden devirmek isteğiyle hızlı, baskılı bir başlangıç yaptı. Galatasaray’ı kendi yarı sahasına kıstırmak üzere hareketlenen Beşiktaş topa sahip olan ve gol için batıran taraftı fakat ava giderken avlandı.

BABEL ATTI, İŞ DEĞİŞTİ

Gedson Fernandes’in harikulade pasıyla buluşan Babel, bu flaş akında golü attı ve oyunun da çehresi değişti. Temposu baş döndürücü, faulleri bol ve sert, hızını sürekli artıran, aksiyon filmlerine selam çakan türden bir oyun izledik.

Atiba Hutchinson’ın “özetle” bir penaltı alması, bir penaltı vermesi ve bunu da 3 dakika içinde gerçekleştirmesi de skor tabelası için belirleyici oldu ilk devrede. İkinci yarı beklendiği üzere siyah beyazlıların yeniden baskı kurma çabasıyla başladı fakat Galatasaray’ın da söyleyecek sözü vardı ve açıkçası sesi de daha yüksek çıkıyordu. Kimi zaman en ileri uçta yoğun baskı uyguladı, oyunun temposunda belirleyici taraf olmayı başardı, rakibini etkisiz hale getirdi.

TERİM, TAKIMI 'DOĞRU' KURDU

Sahaya tecrübeli oyuncularla çıkan Fatih Terim, Uğur Meleke’nin maç öncesi analizine selam çakarak hem “takımı” doğru kurmuştu hem de “oyunu” daha iyi oynatıyordu.

Savunmada Marcao’dan, ortada Fernandes’e, Taylan’a, ileride Babel’e kadar maksimum konsantrasyonla takım olarak iyi oynayan Galatasaray’da sonradan dahil olan oyuncuların da performansı yüksekti.

TARAFTARI GURURLANDIRDI

Yazının Devamını Oku

Açın kapıları, kadınlar film izleyecek

4 Mayıs 2021
“Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün sinemaya ilgisi az çok bilinen bir konudur... Zaten hikâyesi de epik bir sinema filminin konusundan farksız ve bir o kadar da inanılmazdır. Kahraman bir asker, zaferden zafere koşan bir komutan, emperyalizme kafa tutan, ulusunu bağımsızlığa kavuşturarak mazlum milletlere ilham veren ve dünya barışı için mücadele eden bir lider...”

Uzun kapanmada ilk okuduğum kitap olan Ali Özuyar’ın “Gazi’nin Sineması” adlı çalışması bu cümlelerle açılıyor.

Özuyar’ın o dönemin kahramanlarının hatıratlarına sızanlar, gazete haberleri ve Cumhurbaşkanlığı Arşivi gibi kaynaklardaki belgelerle hazırladığı kitabına girerken belirttiği “konu hakkında az çok bilgisi olanlar” arasında yer aldığımı söyleyebilirim.

Cemil Filmer’in “Hatıralar”ını okurken, Atatürk’ün “kadın seyircilere kapıyı açtırması” hadisesinden çok etkilendiğimi hatırlıyorum.

Özuyar’ın da kitabında bahsettiği bu olay 27 Temmuz-3 Ağustos 1923’te Atatürk’ün Latife Hanım’la İzmir’e gerçekleştirdiği ziyaret sırasında yaşanıyor.



Yazının Devamını Oku

Z raporunu beklerken

3 Mayıs 2021
Galatasaray çok kıymetli bir galibiyetle dönmeyi başardı.

Tam da “kasap et derdinde koyun can derdinde” dedirtecek türden bir maçtı... İki takımın da farklı nedenlerden şiddetle ihtiyaç duyduğu 3 puan için kapışması zirve ve düşme hattı civarında önemli bir kırılma oluşturabilirdi.

İki takım da maç öncesi tahmin etmesi güç olmayan rollerini hemen benimseyerek başladı maça.

Gençlerbirliği çok klasik şekilde katı savunma hattıyla rakibi durdurmayı ve hızlı çıkışlara güvenmeyi, Galatasaray da bu savunma duvarını ne yapıp ne edip geçmeyi amaçlıyordu.

SEÇENEKLER KISITLIYDI

Hücum organizasyonlarında çok zengin bir seçenek kataloğu bulunmayan Galatasaray’ın sol kanatta Ömer Bayram üzerinden geliştirmeyi umduğu ataklar veya “göbekten delme” girişimleri heyecan verici düzeye erişmeden solup gitti çoğunlukla. Terim’in ekibi Babel, Emre Akbaba, Ömer Bayram, Taylan Antalyalı gibi isimlerle gol niyetini belli etse de ya bu niyet çok açık olduğundan ya da vuruşlardaki yetersizlik yüzünden maksat hasıl olmadı.

Kilit pas üretemeyen, rakibi etkisiz hale getirecek sürprizler sunamayan Galatasaray, artık ezberlenmiş atak kombinasyonlarına bel bağlamakla yetindi uzun süre.

Bu süreçte ısrarından vazgeçmemesinin ödülünü Gençlerbirliği’nin gardını bir anlığına düşürmesiyle, Halil Dervişoğlu’nun kaleciyi çaresiz bırakan şık golüyle aldı Galatasaray.

iKiNCi GOLLE iYiCE RAHATLADI

Yazının Devamını Oku