Paylaş
Göz açıp kapanana kadar tatil bitti. Ten yaktık, beyin boşalttık.
Ege'nin serin sularıyla boğuştuk, sıcak kumlarıyla kucaklaştık.
Doktor Tevfik Akıncıoğlu'nun deyimi ile 'Arap gibi' karardık.
Tevfik, çocukluk arkadaşım. Bu ülkenin nadide çiçeklerinden biri sayılan şair Niyazi Akıncıoğlu'nun oğlu. Niyazi Akıncıoğlu, çağın şairi idi:
‘‘Bir yerde görürsen ki/Ağır ve edalı akar/Dal dal sırma üç belik gibi/Üç ayrı koldan sular/Müjdeler olsun efendim/Edirne'desin...’’
Bu ülke, bu büyük yeteneğini de dişlilerinin arasında öğütüp bitirmişti. Tevfik'le uzun uzun dertleştik.
Ardından Kırklareli'ne geçtim. 86 yaşındaki anacığımın dualarında sevgi serinliğine ulaştım. Başımı dizine koyup çocukluğumu yaşadım, yeni baştan.
Esnafla sohbet ettim. Köylünün halini gözledim. Durum, iç açıcı değil.
* * *
Kırklareli'nin en işlek caddesindeki yılların esnafı soruyor:
‘‘Ne dersin, bu ekonomi düzelir mi?’’
Dingiloğlu Parkı'nda konuştuğumuz üretici de aynı şeyi soruyor:
‘‘Biz seçtik Ecevit'i, şikáyete hakkımız yok. Peki, bu yükün altından kalkabilir mi? Halimiz berbat, git söyle; böyle giderse kışı çıkamayız!’’
Nedenini de anlatıyor:
‘‘Buğday rekoltesi düşük. Çok yağış vardı, kök çürüdü. Dönümden 400 kilo aldığımız yer, 150-200 kilo zor verdi. TMO paranın yarısını peşin, kalanını 45 gün sonra ödüyor. Bankadan alınan kredinin faizi 45 gün ertelenmiyor.’’
Üreticinin talebi atla deve değil:
‘‘Hiç para vermesin, ürünü aldığı gün itibariyle banka borcuna saysın.’’
Üretici iki yanlı darbe yiyor. Çarşıdaki esnaf ise üretici alışveriş yapamayınca sinek avlıyor. Abartı değil, siftah yapmadan kepenk indiriyor.
Kırklareli tarihinde ilk kez, sol oylar 100 bini aştı, sağ oylar 90 bine düştü. Trakya'ya bu pencereden bakmak gerekiyor.
Avcılar Kulübü önünde koyu bir sohbet başladı. Işık Hüseyin, Ankara'dan gelen TBMM Komisyonu üyelerine anlattıklarını bize de aktardı:
* * *
‘‘Mazota peş peşe üç zam geldi, buğdaya fiyat verilmedi. Biliyoruz, IMF böyle istiyor. Köylüye taban fiyat, işçiye ücret düşük verilecek. Emeklilik yaşı mümkünse mezara ertelencek. Bütçe açıkları için sürekli zam gelecek.’’
Bana, ‘‘Karaoğlan'a söyle, aklını başına alsın’’ diye ders veriyor:
‘‘Bak arkadaş, bizim oy vermemiz tavuğun yumurtlamasına benzer. Tavuk, poposunu bir yere alıştırıp sürekli oraya yumurtlar ve sürekli gıdaklayıp nereye yumurtladığını da haber verir. Bizim oy vermemiz de buna benzer.’’
Nasıl yani? Işık Hüseyin, dersi sürdürdü:
‘‘12 Eyül'den sonra nereye yumurtlayacağımızı bilemedik. Dediler ki, şu güneş (Halkçı Parti) sizin folluk. Gidip yumurtladık. Dört ay sonra yerel seçim oldu. 'Yanılmışız, sizinki SODEP' dediler. Baktık, zeytin dalı bizim eski altı oka sarılmış. SODEP'i folluk belledik.’’
Gülüşmeler sürerken devam etti:
‘‘Ona alışamadan, dediler, 'İkisi de değil, birleşip SHP oldu'. Haydiii SHP folluğuna... Hemen bir yıl sonra, baktık Karaoğlan DSP'yi kurdu. Eh, 'Bu bizim asıl lider' dedik. Hakikaten çok severiz. Oylarımızı DSP'ye yığdık.’’
Avcılar Kulübü'nün önü kalabalıktı. Kahkahalar arasında noktayı koydu:
‘‘Bak arkadaş, popomuzu oradan oraya gezdirirken hep sola yunurtladık. Bir gün popomuz aniden kayar da sağa kaçıverirse sola çok zor geçeriz.’’
Gülüşmeler kesiliverdi... Ders bitmişti.
Paylaş