Siyasetçi girer, siyaset giremez

İsmet SOLAK
Haberin Devamı

Yekta Güngör Özden'i özlemişim. Emekliye ayrıldı. Daha sık görüşürüz sanıyorduk. Olmadı, ya ayaküstü sohbette ya da bir davette buluştuk.

Bu yetmiyor, özlem böyle dinmiyor. Yekta Abi biraz dinlenecekti. Mümkün mü? Ülkenin hal ve gidişi Özden gibi duyarlı insanlara dinlenme izni verir mi? Kendini Atatürkçü Düşünce Derneği'nin başında buldu. İyi de oldu.

Son Ehl-i Dil toplantısına geldi. Yavuz hırsız misali, ‘‘Abi neden hiç görüşemiyoruz, sürekli dolaşıyor musun?’’ diye sordum. İtiraz edip, ‘‘Ben hep yerimdeyim, evimdeyim, bir yere de gitmedim’’ demez mi? Siteminde haklı. Çünkü gezen bendim. Tabii görev icabı!

Yekta Abi'ye ADD Başkanlığı yakıştı. Ama, bence yetmez. Ali İhsan Türkkan Paşa, Özden emekliye ayrıldığı gün bir öneri yapmış, ‘‘Bence, Yekta Bey salt ADD'nin değil, Atatürkçü çizgide örgütlenen tüm dernek ve cemiyetlerin toplandığı üst birliğin lideri olmalıdır. Tabii, bizim gibi dışta duranlar da o birlik saflarında yerlerimizi almalıyız’’ demişti. Hayati bir öneri! Ali İhsan Paşa geçenlerde ABD'ye gitti. Dilerim aynı cevval haliyle döner ve tüm Atatürkçüler aynı safta yerlerini alırlar. Ülkenin ihtiyacı var:

‘‘Mevcut partileri ve liderleri yeterli bulmayan insanların sayısı bir hayli kabarık. Halkın büyük kesimi, Atatürk ilke ve inkılapları ile laik cumhuriyeti koruyacak yeterli mücadeleyi vermediklerini görüyor ve çoğuna güven duymuyor. Milli heyecan yok.’’

* * *

Özden, bu frekanstaki büyük kitlenin hem sözcüsü, hem gözcüsü sayılıyor. ADD'nin 376 şubesi, 70 bin üyesi var. Özden, ‘‘20 günde 1600 üye kaydettim. Daha Ankara, İstanbul'da ve diğer kentlerdeki üye taleplerini de, 'acele etmeyin' diye tutuyorum’’ diyor ve coşkuyla anlatıyor:

‘‘Yararı var diye kurulmuş, ismi var cismi yok; hiç iş yapmamış. Orayı yeniden kalkındırmak gerekir. Yaptığı etkinlikler rozet satmaktan ibaret, bununla ileri gidemeyiz. Yanlış işler yapılıyor. Toplantıya girdiğimde yüzümüze bakan kendine gelecek. Buraya bazı militanlar dolarsa olmaz.’’

Bu özen ve titiz uygulama, yanlış anlamalar kadar tuzakları da önler. Özden, izleyecekleri yeni yöntemi de açıklıyor:

‘‘Atatürkçülüğü bilimsel bağlamda anlatıp benimsetmeye; konuyu sokaktan salona çekip, akıl ve bilim yönünde ağırlık vermeye çalışıyorum. Ortamın barışçı olmasını sağlayıp herkesi Atatürk'te ve Atatürkçülük'te buluşturmaya uğraşıyorum. Genel merkezden olur almadan şubelerin açıklama yapma, bildiri yayınlama ve başka kuruluşlarla ortak metin imzalamalarını yasaklıyorum.’’

* * *

Aslında bu merkeziyetçilik değil. Dengeli, tutarlı, kuşku ve kuruntuyu dışlayan bir görünüm kazandırmak için yerinde bir yöntem. Bu kuruluşta uç görüşler olursa, gerçek Atatürkçülük saptırılmaz mı? Özden, kesin kararlı:

‘‘Aşırıların girdiği söyleniyor, kopukluk var. Kopukluğu düzeltip halkı Türkiye'nin yaşam felsefesi olan Atatürkçülük'le, Türkiye'nin ulusal değer ve varlıklarının özeti ve simgesi olan Atatürk'te birleştirmeye çalışıyorum. Yolumuz, Türkiye aydınlanması 19 Mayıs'ta nasıl başladıysa öyle sürecek.’’

Özden, olmazsa olmaz kuralı idealizm hamurunda yoğuruyor:

‘‘Atatürkçü Düşünce Derneği'ne siyasetçi girer, siyaset giremez. Burası baskı grubu, siyasal parti değil. Nitelikli üye, nitelikli şube önemlidir. Çalışmayan, hâlâ dergi almayan, ayda bir milyon liralık aidatını düzenli ödemeyenlerin burada kalmasını uygun görmüyorum. Burası tembeller ordusu değildir. Bizde çalışkan insanlar olacak. Atatürkçülüğü sanat, kültür, spor, bilim yoluyla anlatacağız. Atatürk'ü her gün yeni tutacağız.’’

Atatürkçüler'in Kuvayı Milliye yürüyüşü yeniden başlıyor.













Yazarın Tüm Yazıları