Paylaş
DSP lideri Ecevit, DYP lideri Çiller'in yanından ayrılırken tünelin ucu çoktan görünmüştü: ‘‘Olursa olur, olmazsa olmaz...’’
Ecevit'i bu noktaya, Çiller'in CHP ile ilgili ısrarı taşımıştı:
‘‘Ben, CHP adına bir şey söyleyemem. Ancak, duyumlarımıza göre CHP size, ‘olmaz' diyecek. Nafile turları bitirin.’’
Çiller, bunu birkaç kez tekrarlamıştı. Basın toplantısında da söyledi. Demek ki, CHP ile sıcak ilişkiler içindeydi! DSP Grup Başkanvekili Ali Ilıksoy, fısıltı halinde bir öneride bulundu:
‘‘TBMM Başkanımız'a, ‘Meclis'teki saygın milletvekillerinin dökümü' için başvuracağım. Hükümeti kuracak saygın kişiler kimlermiş, bir görelim.’’
Ecevit, tebessüm ederek odasına yöneldi. Diğer ekip espriyi sürdürdü:
‘‘Hem Saygın, hem Uygun bir milletvekili... Bu iş tamamdır...’’
Bir ara, Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel, DSP'li Ali Ilıksoy, Ahmet Piriştina ve Ahmet Tan ile kuliste sohbet ettik. Metin Bostancıoğlu ile Metin Şahin de bize katıldılar. Hükümeti kuracak model için kafa yorduk:
‘‘Aranan kan bulunmuştur; saygın Işılay Saygın, uygun Kubilay Uygun.’’
Metin Şahin, şakayı dağıttı. Hayretini sitemiyle birleştirdi:
‘‘DSP-CHP azınlık olsa güvenoyu alamıyor ki! Bunu bile bile önermekle olmayacak duaya amin demiyor mu? İşte, ANAP da, DYP de karşı çıktılar.’’
Ahmet Tan'ın karşı çıkışı ise çok daha şiddetliydi:
‘‘CHP ile bir azınlık hükümeti kurulsa ben oy vermem. Bunu yaz.’’
* * *
DSP'lilerin gözlemi ilginçti. Israrla bunu vurguladılar:
‘‘Çiller, CHP'nin Ecevit'i kabul etmeyeceğine yüzde yüz emindi.’’
Çiller'in koalisyon önerilerindeki ısrarı tam bir FP dayatmasıydı:
‘‘FP'siz olmaz. Biz çizgimizde kırık değiliz.’’
Meclis kütüphanesinde DTP kurucusu Yılmaz Hastürk'le karşılaştım:
‘‘Doğru söylüyor, Çiller'in çizgisi kırık değil. Bu, Refahyol çizgisi. Mal varlığı soruşturmasından aklandı ya, kendisini hükümet kuracağına bile inandırmış görünüyor. Sanki, o karanlık günler yaşanmadı! 28 Şubat sürecine boşuna geldik! Cumhurbaşkanı'nın sözleri sanki suya yazılıyor. Çiller'i akladığına ANAP bin pişman oldu. Ama tavşan bayırı aştı, iş işten geçti.’’
Hastürk, bu manzarayı seçim kampanyası ile birleştirdi:
‘‘Hanımefendi akpak(!) meydana çıkacak; kendi başbakan, ortağı Fazilet... ‘İşte sevgili vatandaşlarım, bana haksızlık yapıldığını ispatladım' diye bağıracak. Mesut Bey'i de Yüce Divan'a yollamadı mı? Oh, ballı börek.’’
* * *
İşte bu ortamda, Ecevit dün, CHP'nin kapısını son kez çaldı:
‘‘Benim kurmak istediğim hükümet seçenekleri belli. DSP ile CHP azınlık hükümetini sakıncalı görüyorum. Zaten diğer partilerden destek görmedi.’’
Baykal, olmazda ısrar etti. Görüşme 13 dakikada bitti. Deniz Bey, bu 13 dakikalık görüşmenin sonuçlarını 50 dakikada açıkladı. Aklıma, Erbakan'ın 1974'te, Suudi Arabistan Kralı Fahd ile görüşmesi geldi. Geziyi izleyen meslek ustalarım Altan Öymen ve Cüneyt Arcayürek'ten dinlemiştim:
‘‘Kapı aralandı; büyük salonun ucunda Kral Fahd uyukluyordu. Hoca girdi, iki dakikada çıktı. İki buçuk saat içerde neler konuştuklarını anlattı.’’
13 dakikalık görüşme sonunda, solda kılıçlar çekildi. Seçim kampanyası da belli oldu. CHP'liler koro halinde haykıracak:
‘‘Eski partisiyle hükümet kurmadı, sağı birleştirmeye çalıştı.’’
DSP'liler de karşılık verecek:
‘‘CHP, Fazilet'i hükümete taşıdı da, Ecevit'i kabul edip desteklemedi.’’
Ekonomik kriz çığ gibi büyüyor. Terör örgütünün başı serbest bırakıldı. Irak'a mübarek ramazandan önce savaş geldi. Bizde, (Deniz Bey böyle istedi) hükümet kurabilecek uygun ve saygın bir milletvekili aranıyor!
Tebrikler... Tebrikler...
Paylaş