Paylaş
Müthiş operasyon haberi geldiğinde, KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın yanındaydım. Çok sakindi ve herkesin sakin olmasını istiyordu:
‘‘Füze parçalarına el konması güzel. Yapanları tebrik ederim. Görülüyor ki, yapılanı görüp izliyoruz. Karınca yürüse biliriz, duyarız, görürüz...’’
Durdu... Biraz düşündü ve kelimelerin üstüne basa basa devam etti:
‘‘Rum'un oyununa gelmeyelim. Onlar zaten bunu istiyor. Türkiye bu işin üstüne atlasın, bir kriz oldu havası yaratılsın, istiyorlar. Füzeleri manşetlere çıkarmak, 'Türkiye hep böyle deyip' 35 yıldır süren Kıbrıs meselesini Avrupa Birliği üyeliği ile noktalamak istiyorlar.’’
O zaman Türkiye'nin garantörlük ve Kıbrıs'ta asker bulundurma hakkı da ortadan kalkmış oluyor. 1960 anlaşmalarını yok sayıp Kıbrıs'ı 'AB üyeliği kanalı' ile Yunanistan'a bağlamak istiyorlar. Yunanistan ile yapılan müdafaa doktrini anlaşması bunun göstergesi değil mi? Buna dayanarak Yunanistan'a hava ve deniz üsleri verilmedi mi? Yunanistan'dan paralı asker getirilmedi mi? Londra ve Zürih Anlaşmaları da, 1974 gerçeği de yok sayılacak, ne âlâ!
* * *
Yunanistan dönecek, ‘‘Biz bunu yapmakla AB hudutlarını Kıbrıs'a kadar getirdik. Bundan sonra Türkiye, AB ile uğraşsın’’ diyecek. Amaç bu. Denktaş füze sorununda abartılı davranışları da yanlış buluyor:
‘‘Yapılacak neyse günü geldiğinde uygulanır, bu yeter. Her gece Türk TV'lerinde geldi geliyor... Füzeler güm güm havaya uçuyor... Füzeler zaten havaya gidecek. Biz, Rum'un istediği heyecanı, hezeyanı yaratmamalıyız.’’
Karşımda, 51 yıldan beri Türklük mücadelesi veren bir büyük önder var. 75'e merdiven dayamış bir mücahit. Ama küçük adada, o bile eleştiriliyor. Atatürk yaşasaydı, herhalde bizde de böyle olurdu! Denktaş'a ‘‘Türk halkına mesajınız var mı?’’ diye sordum. Gözleri nemlendi:
‘‘Türk halkına şükran hislerimi belirtmekten başka ne diyebilirim? Böyle asil ve büyük bir milletin parçası olmakla övünç ve gurur duyuyoruz. En zor anımızda her şeyi bırakıp bize yardım eden anavatanımıza şükran hisleri beklemekten başka ne diyebilirim?’’
Denktaş'ın halkına mesajı, Atatürk'ün gençliğe hitabını andırıyordu:
‘‘Kendi halkıma diyorum ki;
Koloni idaresindeydiniz. Bugünkü gençlik, koloni idaresini yaşamadı. Ne anlama geldiğini bilmiyor. Koloni idarecisi sana nasıl bakardı? O bakışın altında nasıl ezilirdin? Gençler bunu bilmiyor.
Gün gelir bayrak yasağı konur. Gün gelir ‘Türk değil Müslümansın, sadece Müslüman olduğunu söyleyeceksin' yasağı konur. Gün gelir şunu yaz; bunu yazmak yasak denir. Bunu yaşamadıkları için koloniden cumhuriyete geçişin saadetini anlayamıyorlar. Anlamayanlar var.
İlk cumhuriyette ortaklık kurduk. Atatürk'ün çizdiği 'Yurtta sulh, cihanda sulh' diyerek; Türkiye bu ortaklığı bize kurdurdu. Bu önemliydi, cumhuriyeti biz bozmadık. Bugünkü nesil bunu bilmiyor. Tarihi iyi okuyun.
Makarios, cumhuriyetin doğuş imzasını atarken, Enosis'le bozma kararını da vermişti. Rumlar hâlâ bu siyasetten vazgeçmedi. Gençler bunları iyi dinleyin. Ortaklık bozuldu, boyun eğmedik. Sen zulme boyun eğmeyen bir direnişin evladısın. Bununla övün.
Rum silah atarken, babanın, dedenin hiçbir şeyi kalmamıştı. Türkiye kurtarmasaydı ya göç edecektin, ya da yok olacaktın. Bu kaderi senin direnişin değiştirdi. Bunu idrak et. Devlet kazandın. Devlet yarattın, millet oldun. Devletinin kıymetini bil. Sen devleti kuranların evladısın. Bununla övün.’’
Kıbrıs gençliği, geçmişi yaşamamak için bu sese mutlaka kulak vemeli!
Paylaş