Mustafa Kemal'in Türkiyesi

İsmet SOLAK
Haberin Devamı

Yarın 10 Kasım... Büyük Ata'yı yitirdiğimiz günden bu yana 60 yıl geçti. 60 yılda nereden nerelere geldik?

Atatürçü Düşünce Derneği Genel Başkanı Yekta Güngör Özden şöyle diyor:

‘‘Mustafa Kemal'in Türkiyesi'ni anlamak için, ondan önceki Türkiye'yi de öğrenmek gerekir. Dünü bilmeden bugünü anlamak, dünden ders almadan yarına ulaşmak mümkün değildir.’’

Cumartesi günü, İzmir'de Ege-Koop'un ‘Mustafa Kemal’in Türkiyesi ve Bugün' konulu panelini yönettim. Muhteşemdi. Coşku ve ilgiyi görmeliydiniz, Beş saat ayakta kalanlar vardı. Gözleri çakmak çakmaktı. 75. yıl şahlanışı sürüyordu. İzmir'in yerel televizyonu Kanal-1 naklen yayınladı. Ayrılırken, izleyenlerin yeniden yayını için telefon ve faks yağdırdığını söylediler.

Ege'de bu güzel havayı soluyarak başkente döndüm. Dün de NTV'de Yekta Güngör Özden'le canlı yayına çıktık. Programdan çıkarken telefonlar geldi. Ağlayan kadınlar, heyecanla bizi kutlayan yaşlılar, gençler... Bizler için en büyük ödül buydu! Özden'e kızanlara hayret ediyorum. Para mı çalmış? Rüşvet için çete mi kurmuş? Bölücülük ya da din simsarlığı mı yapmış? Asla! Atatürk'e inanmış, ilke ve devrimlerine bağlanmış ve laik cumhuriyeti özü gibi kıskanıp savunmuş. Yaptığı bu! Bunlar suçsa, ortağı da benim!

Ege-Koop Genel Başkanı Hüseyin Aslan'ın açış konuşması çok güzeldi:

‘‘Laik ve demokratik cumhuriyet, nice 75. yıllara sağlam kökler salarak uzanacaktır. Bu iş sağlamdır, maya tutmuştur. Halk benimsemiştir. Taşlar yerli yerine oturmuştur. Maya tutmuştur.’’

Heyecan veren bu konuşmadan sonra, ADD Genel Başkanı Özden sunuş yaptı:

‘‘Atatürk'ün en büyük eseri laik cumhuriyet, en büyük devrimi de Türk devrimidir. Ona karşı çıkanlar ve saldıranlar şeriat özlemi içindeki din sapkınları ile bölücüler ve destekçileridir. O olmasaydı camilerden ezan sesi mi duyulacaktı? Ona küfür ayıptır, günahtır.’’

Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Prof. Şükrü Sina Gürel, yumuşak üslubun altında Avrupa Birliği'ne balyoz gibi mesajlar gönderdi:

‘‘Bize artık ön koşullu gelirseniz aynen karşılık görürsünüz. Ülkemizi bölmek isteyenlere terör örgütü diyemiyorsunuz. Bunu deyin, öyle gelin.’’

Prof. Toktamış Ateş, binlerce insanı coşturan nefis örnekler aktardı:

‘‘Gorbaçov başkanken, randevusuz Rusya'ya gidip kapıdan dönen yönetici vardı. İsmet Paşa, Almanya gezisi için İtalya'ya giderken Mussolini'nin rıhtıma gelmeyeceği söylendi. Paşa, ‘karşılamazsa gemiden inmem' dedi. Ve inmedi. Mussolini gelip karşıladı. Paşa, rıhtıma inip yoluna devam etti.’’

Prof. Ergün Aybars, ödünler verile verile Mustafa Kemal Türkiyesi’nin zaafa uğratıldığını anlattı:

‘‘10 yıllık savaştan sonra yıkık ve bitik topraklarda ümmetten millete, kulluktan vatandaşlığa yükselen devrimi o yarattı. O zaman da devrime karşı direnenler vardı. Ama Atatürk, ‘Bu uğurda kelleler gider' deyince mürteci güruhu korkup, ‘Paşa hazretleri bizi yanlış anladı' diye çark etmişti.’’

Emekli Korgeneral Hasan Muratlı, ‘‘O, cumhuriyeti kurarken demokrasiyi amaçlamıştır. İstiklal savaşı bir destandır. Ama dinle devleti birbirinden ayırmak da bir büyük destandır’’ deyince, salon alkıştan inledi.

Mustafa Kemal Palaoğlu, 75. yıl coşkusu için müthiş şeyler söyledi:

‘‘O, cumhuriyetçi olduğu için cumhuriyeti kurmuştur. Olaylar, gelişmeler zorladığı için kurmadı. Bir konuşmada, ‘Bu ulus, bir gün gelir cumhuriyeti hırz-i can ile savunur' demişti. 75. yılda işte hırz-i can ile savundu.’’

Hırz-i can, Osmanlıca bir deyim. Türkçesi, canı gibi sakınmak! Doğru, Türk Milleti laik cumhuriyeti artık, ‘hırz-i can ile' savunuyor.

Canından aziz bilip, canı gibi sakınıyor!



Yazarın Tüm Yazıları