Paylaş
CHP Adana Milletvekili Tuncay Karaytuğ, bir gece önce, ibrenin Tansu Çiller'e yöneldiğini anlamıştı. Çiller Komisyonu'nun ANAP, DSP ve CHP'li üyeleri pazartesi sabahı 09.30'da bir araya gelecekler, son kez bir durum değerlendirmesi yapacaklardı. Gece 23.00'te Komisyon Başkanı ANAP'lı Süha Tanık, ANAP ve DSP'li üyeleri telefonla aradı:
‘‘Büyük Kongremize gelen delege arkadaşlarla beraberiz. Sabah 09.30'da yapacağımız toplantıyı iptal edelim lütfen...’’
Karaytuğ'un içine kurt düştü. Yine de, ‘‘Mümkün değil canım, öyle şey olur mu?’’ diyerek kuşkusunu dağıtmak istedi. Aslında, geçen hafta Meclis kulislerine de bu söylenti yayılmıştı. Gazeteciler, DSP'li Uluç Gürkan'a, ‘‘ANAP, DYP, DSP'nin Çiller ve Yılmaz'ı kurtarıp hükümet kuracakları doğru mu?’’ diye sorunca, Gürkan hemen itiraz etmişti: ‘‘Olmaz öyle şey!’’
Ama oldu! En azından DSP için ‘‘temiz toplum isteklerine ters düşemez’’ deniyordu. Pazartesi günkü oylamda bu da oldu. Komisyonun toplandığı andaki atmosfer bunu göstermişti. ANAP ve DSP'lilerin yüzleri berbattı. Endişe ve mahcup ifadelerle öne bakıyorlardı. Sıra görüş açıklamaya gelmişti. DSP'li Arif Sezer ilk konuşmayı yapıp, ‘‘Komisyonumuz çok başarılı çalışmalar yapmıştır. Parti liderlerimiz ve bakan arkadaşlar için böyle incelemeler yapılmasını gönül arzu etmezdi’’ deyince akıbet netleşti.
ANAP ve FP'li üyeler de kısa konuştular. DYP'li Ömer Barutçu ve Ergun Özdemir, Yüce Divan'a gerek olmadığını söylediler. Karaytuğ, DSP'lilere, ‘‘En azından kendi Maliye Bakanı'nıza sahip çıkın’’ uyarısında bulundu. Öyle ya, Maliye Bakanı Zekeriya Temizel'in talimatıyla hazırlanarak Komisyon'a sunulan raporda, ‘‘Batan bankaların, mal varlığını artırdığı’’ yazılmıştı.
DSP'li üyeler kendi bakanlarının raporuna rağmen vicdanlarının(!) sesini dinleyip, ‘‘Yüce Divan'a gerek yok’’ dediler. DSP gibi FP'de de emir yüksek yerden gelmişti. CHP'li Önder Kırlı, ‘‘Yüce Divan'a gitmeli’’ dedi. Karaytuğ, elindeki Maliye raporunu gösterirken kurşun gibi konuştu:
‘‘Son yıllarda ilginç olaylar yaşıyoruz. Soruşturma Komisyonu kurduran partiler, son anda bunları amaçsızlaştırıyor. Şairin, 'Bir hilal uğruna ya Rab, ne güneşler batıyor' demesi gibi, bir iktidar uğruna ne pis ittifaklar kuruluyor. Burada ilkelilerle kemiksizlerin mücadelesi yapılıyor.’’
Sonuç; DYP, ANAP, DSP ve FP'li üyelerin 12 oyuna iki CHP'li üyenin karşı oyu ve Çiller kurtuldu. Süha Tanık, ‘‘Benim oy kullanmadığımı biliyorsan, anlamışsındır’’ dedi. Vallahi anlayamadım!
DYP'li üyeler bu sonuç için mücadele ediyordu, kim ne diyebilir? FP'nin vefa gösterisi de doğaldı. Peki, 'doğrultu tutarlılığı' için 'adı senet' sayılan DSP ve lideri, kime ne diyecekti? Aynı doğrultuda bir ömür verenler, ‘‘Böyle başbakan olacaksan, olma be!’’ demezler miydi? Ya, 'Temiz Toplum' cakasıyla bu önergeyi veren ANAP'lılar halka ne diyecekti?
Pardon... Çiller oylamasından iki saat sonra, Mesut Yılmaz'ın 10'a karşı 5 oyla kurtulduğunu, yani aklandığını(!) öğrendik. Fikri Sağlar'ın deyimi ile, ‘‘takas işlemi’’ bitmişti. ANAP'ın, geçen dönemki Refah'tan ne farkı kaldı? Sağlar, ‘‘Bu Meclis bir büyük çamaşır makinesi, her şeyi yıkıyor’’ diye gülümsedi. Karaytuğ, ‘‘Ama arızalı, çamaşırlar beyazlaşmıyor. Kiri tümüne bulaştırarak temizlik olur mu?’’ diye sordu. Yanıt beklemeden gitti.
Şu hale bakın... Gensorunun zamanlamasına kızıp, saf saf CHP Lideri Deniz Baykal'ı eleştirmişiz. Ayıp olmasa bile hata etmişiz. Vallahi utandım.
SEVİMSİZ PAZARTESİ: Akşam saati... Acı haberi Meclis'te öğrendim. Yavuz Gökmen, ölüm ve zatürree sözcükleri birbirine hiç yakışmıyordu. Uyum yoktu aralarında. İnanamadım. Hastanede gerçeğin soğuk yüzüyle karşılaştım ve kalakaldım. Eşi Fatma, oğulcukları Altan, Yağız ve Müfit'e, meslektaşım Füsun Özbilgen'e ve tüm yakınlarına başsağlığı diliyorum. Allah rahmet eylesin.
Paylaş