Paylaş
Eski SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın'dan bir faks aldım. Ekte, Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz'a hitaben yazdığı mektup vardı:
‘‘Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'ndan ve SHP'den istifa etmenizden önce, başbakanlık binasındaki odamda, birlikte yaptığımız görüşmeyi çok iyi anımsadığımı sanıyorum. Bana, görevinizle ilgili koşulların ağır olduğunu, bunların sağlığınızı da etkilediğini, ayrıca bazı milletvekillerinin sizden ihale istediğini ve bu nedenle bakanlıktan istifa edeceğinizi söylediniz. Ama partiden istifa edeceğinizi söylemediniz.
Ben ise haksız taleplerin herkese gelebileceğini, bir görevimizin de çekinmeden bunlarla mücadele etmek olduğunu, gerek bu konuda, gerekse öteki sorunlarınızın aşılmasında size yardımcı olacağımı söyleyerek istifanızı önlemek istedim. Benimle ilgili değerlendirmelerinizi bir yana bırakırsak, görüşmenin özeti budur. Başka bir ifade ile, Hürriyet Gazetesi'nde İsmet Solak'ın köşesinde 28 Eylül tarihinde yer alan açıklamalar gerçek dışıdır. Birkaç gün geçtiği halde sizden gönderilen bir tekzip yayınlanmadığı için mektubun bir örneğini İsmet Solak'a göndereceğimi belirtmek isterim.’’
Tarih: 1/Ekim/1998... İmza: Samsun Milletvekili Murat Karayalçın...
YANLIŞ YAZMADIN
Benim o yazımın başlığı, ‘Ecevit’in Bakanları' idi. Hemen belirteyim ki, Mustafa Yılmaz'ın bu yazımın çıkacağından önceden haberi yoktu ve bana özel ‘açıklama’ falan yapmadı. Üç yıl önce, Yılmaz'ı istifaya götüren nedenleri araştırırken ihale ve rüşvet baskılarını öğrenmiştim. Bence, kendi bakanı gelip, ‘‘Milletvekilimiz beni zorla rüşvet almaya, karşılığında kendisine haksız ihale vermeye zorluyor’’ der demez Murat Bey gereğini yapmalıydı. ‘‘Aman idare et, hükümet olarak bir oya bile ihtiyacımız var’’ demek yerine neşteri vurmalıydı. Neşter vurulmayınca, ülke buralara kadar sürüklenir.
Faksı alınca Yılmaz'ı arayıp, ‘‘Mektup size geldi mi?’’ diye sordum. Yazı gelmiş, sekreteri telefonla iletmiş. Ancak henüz inceleyememiş:
‘‘Ben bunun tartışılmasını bile istemezdim. Üç-dört yıl önceki bir olay. Ancak, senin yazdıklarında yanlış bir şey yok, bunu söyleyeyim.’’
Karayalçın istifa öncesi tam olarak ne söylemişti? Yılmaz anlatıyor:
‘‘Bana, ‘Aman istifa etme' dediği doğru. ‘İstifa edersen benim için, iyi adam seçememiş demezler mi? Kamuoyuna ne derim?' demişti. Ben de, ‘Aksine, bu sizi güçlendirir' dedim. ‘Beraber mücadele ederiz' dediği yanlış.’’
Yılmaz, ‘‘Murat Bey sana kırılmış mı?’’ diye de sordu. Niye kırılsın?
‘‘Benim, Murat Bey'le ne alışverişim olabilir? Kentkoop Genel Başkanı idi. Büyükşehir Belediye Başkanlığı için zemin yoklarken ilk danıştığı gazetecilerdenim. Aydın Köymen ile gelmişti. SHP'ye genel başkan olmadan önce de ilk danıştıkları arasındayım. Erol Tuncer ile birlikte gelmişti. Solda proje ürettiği ve bizim kuşaktan olduğu için destekledik. Genel Başkanlık öncesinde tüm örgüt toplantılarını izleyip, ‘soldaki olumlu havayı' yan tutmadan kamuoyuna duyurdum. Bunlara kızılır mı? Ama o, sözünü tutmadı.’’
Verdiği sözler, kişisel işlerle ilgili değildi. Belediye başkanlığı ve genel başkanlık için geldiği iki ziyarette Karayalçın'a, ‘‘Ekibini yanında taşıyacak mısın?’’ diye sormuştuk. İlkinde, ‘‘Ben yapı kooperatifi değil, belediye yöneteceğim’’ demişti. İkincide de, ‘‘Ben belediyeye değil, parti yönetmeye talibim’’ cevabını vermişti. İkisinde de tam tersini yaptı. Koca SHP'yi elleriyle teslim etti, yüzde 22-29 arasındaki oy oranı 12'ye düştü.
YAZIK ETTİ!
Karayalçın'ın başarısını yürekten istiyordum. Ama o, projeler üretmek yerine Tansu Çiller'e uyum ve desteği yeğledi. Altın tepsi içinde önüne konan kısmeti tepti, bakır sahanı tercih etti. Yakaladığı şansı da boşa harcadı. Yazık etti! Kendi özeleştirisini yaptı mı? Onu bilemem.
Onu her gördüğümde içim cız ediyor, yüreğim sızlıyor!
Paylaş