Paylaş
Hakari Belediye Başkanı Abdurrahman Keskin'i 1973 seçimleri döneminden tanırım. Hızlı CHP'li idi. Ne zaman Van'a gitsem mutlaka uğrardım. Gazete bürosunu ise kendi bürom gibi kullanırdım.
İki dönem önce, kardeşi Cumhur Keskin SHP milletvekili seçildi. Keskin, yine CHP'li. Ama, belli ki ezik yüreciğinden çok şeyler kopmuş:
‘‘Sahipsiz günlerimde gerçeği gördüm, ama yıllar arkamda kalmıştı.’’
TELEFONDAKİ SES
Keskin'le son Hırvatistan gezisine beraberdik. Uzun uzun dertleştik:
‘‘Bir gün Çiller bakanlarını yolladı. Biz herkese hürmetliyiz. Neyimiz vardıysa ikram ettik. Sorunları anlatırken, zamanın Milli Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam Bey beni öyle bir azarladı ki, dayakçı öğretmen karşısında canı yanan çaresiz talebe sandım kendimi...’’
Olay televizyonlarda yer almıştı. Hakkâri'nin sorunları her geçen gün daha da arttı. Kırsaldan kente gelenler evsiz barksız, en acısı da aşsız ve çaresizdi. Küçük ilin nüfusu üçe katlanmıştı. Kadınlar, çocuklar çöplükten ekmek parçalarını topluyordu. Keskin ise uçan kuştan medet umuyordu:
‘‘Yapmayın etmeyin... Belediye çalışanlarına on aydır maaş ödemiyorum.’’
Herkes dinliyor, çare bulan olmuyordu. Sesini daha da yükseltti:
‘‘Devlet nerede? Yardımdan vazgeçtim, Belediyeyi kapatacağım.’’
Bundan sonrasını, Zagreb'de dolaşırken anlattı:
‘‘Kardaşıma diyeyim, bir gün telefona çağırdılar.. 'Seni Cumhurbaşkanı arıyor' dediler. Kızdım. Biri benimle dalga geçiyor sandım. Yarım saat sonra bir daha çağırdılar; 'Gel reis, telefonda bir subay var looo..' O sinirle aldım telefonu, 'Ben Başyaver..' diyen biri. Ula, bu ses şakaya benzemiir. ‘Buyur' dedim. ‘Sayın Cumhurbaşkanımız sizinle görüşecek' dedi ve bağladı. İyi mi? 'Gözlerinden öperim, söyle sıkıntılarını..' Abovvv, ses tanıdık... Televizyondan duyduğumuz sesin aynı... ‘Sayenizde sıkıntımız olur mu Sayın Cumhurbaşkanım?' dedim ama bana sor. Karşımda bunca yılın devlet adamı var, 'Söyle, söyle' diyor. Neyi söyleyeyim? Hangi birini? Ben kem-küm edirem, O söylüyor; 'Sana acil yardım fonundan para çıkarıyorum. Ankara'ya geçince yine ararım, taleplerinin listesini hazırla.' Donup kaldım. Öğleden sonra ilk yardım geldi. Sonra yine aradı. Hakkâri artık Baba'nın ili.’’
Keskin duygulanmıştı. Tanıştığımız yıllarda dağa taşa adını yazdığı eski liderinden kopmuş, şimdiki lideriyle ilişkisi soğumuştu. Dalıp gitti. Bu sohbeti Ulaştırma Bakanı Necdet Menzir'e aktardım. Keskin'in omuzuna vurup, ‘‘Yakında bakanlarla bölgeye gideceğiz. İsmet'i de alıp helikopterle sana geçeriz Başkan. Seni aç açıkta bırakmayız’’ demez mi?
Keskin'in ruh halini, yöredeki sıkıntıyı yakından izleyen anlayabilirdi. Hepimizin gözleri dolu dolu oldu.
AFET BÖLGESİ OLABİLİR
Cumhurbaşkanı da duymuş, Keskin'e arka çıktı:
‘‘Hakkari'ye yeni para çıkaracağım ve mutlaka gideceğim.’’
TOBB Başkanı Fuat Miras kulağıma eğildi:
‘‘Bakarsın, Hakkâri afet bölgesi ilan edilir.’’
İyi de olur...
Sümbül Dağı'nın eteğinde, Keskin'le bu güzel kararı kutlarız.
Paylaş