Paylaş
Hükümet fark attı. Oylamayı Türk-İş Başkanı Bayram Meral'le izledik. Kavga, gürültü Meral'i üzdü:
‘‘Bu Meclis kendini bitiriyor.''
Arkamızdaki eski parlamenter, ‘‘Sabri Bey, RP'li Şevki Yılmaz'ı protesto ediyor, ama bu tutumuyla CHP'nin Şevki Yılmaz'ı oluyor'' dedi. Oysa Sabri Ergül, Manisa'da işkence gördüğü öne sürülen lise öğrencilerinin davasında başarılı ve etkili mücadeleler vermişti. Meclis'teki bu eylem yakışmadı.
25 farktan sonra Başbakan Yılmaz, kürsüye çıktı:
‘‘Hükümetimizin yolu, Atatürk'ün çizdiği yol olacaktır. İlk adımımızı her şeyin normale dönmesi için atacağız.''
Hükümet ilk adımını dün Anıtkabir'de attı; ‘Atatürk'e tekmil' verildi. Yılmaz'ın sağında Bülent Ecevit, solunda İsmet Sezgin vardı. Bu karede keşke CHP Lideri Deniz Baykal da olsaydı! Herkes bunu arzu ediyordu. TESK Başkanı Derviş Günday da, Türk-İş Başkanı Bayram Meral ile DİSK Başkanı Rıdvan Budak da, TİSK ve TOBB başkanları da bunu istiyorlardı. Ecevit'in oylama sonrasında gidip, Baykal'a teşekkür etmesi sadece solda değil sağ tabanda da rahatlama yarattı. Halk gerilimden çıkıyor.
Meral'in deyimiyle halk ‘Rüyalar Ülkesi' de aramıyor. Meral'in sözleri ile dün Sedat Ergin'in yazdıkları aynen örtüşüyordu:
‘‘Dürüst ve namuslu olsunlar yeter...''
Başbakan'la kuliste karşılaşınca, ‘‘Hayırlı uğurlu olsun Sayın Başbakan'' dedim. Mesut Bey işin başından beri serinkanlı ve rahattı:
‘‘Teşekkür ederim canım. Buraya elbirliği ile geldik. Rejimi ayağa kaldırırken de katkılarınızı bekliyorum.''
Bundan sonrası yönetimdeydi. ‘‘Allah utandırmasın'' derken ‘‘Yapmacık bir yakarış değil bu, tertemiz bir dilektir'' diye ekledim. Durdu... Elimi tutup sıkarken, ‘‘Çok teşekkür ederim, Allah utandırmasın'' dedi.
İlerde, sütuna dayanmış Muharrem Sarıkaya sürekli not alıyordu:
‘‘Tansu Hanım, ‘Yeni dönemde gümbür gümbür geleceğiz' dedi.''
DSP'li Ahmet Piriştina kahkahayı bastı:
‘‘Bu sözler yabancı değil. CHP eski İstanbul Milletvekili Metin Tüzün, CHP açılırken böyle konuşanları, ‘Ne yapıyorsunuz arkadaşlar, gümbür gümbür gelenler bir gün paldır küldür giderler' diye uyarmıştı. Haklı çıktı.''
Meslek ustam Orhan Birgit'le buluştuk, sohbetimiz yemekte de sürdü:
‘‘Başbakanlar, örtülü ödenek harcamalarını açıklamak zorunda değildir. Ancak Parsadan olayı, ‘zimmet suçu'nu zapta geçirdi. Parsadan, ‘Çiller'i dolandırdım' dedi, doğruluğu kanıtlandı. Artık konu Meclis'ten çıkmıştır. Savcı bunu izler. Siyasi aklamaların dayanağı kalmadı. Şevket Kazan ihbar etti, sonra Meclis'te akladı. Ama mahkemede aklanmamıştı. Sıra yargıda.''
Birgit, sürekli üreten, deneyimli ve bilge bir siyaset adamıdır. Halkın bu hükümetten ‘dürüst ve namuslu yönetim' beklediğini o da söylüyor:
‘‘Milletvekili dokunulmazlığı kürsü masuniyetine dönüştürülünce, 8'e karşı 7 oyla özetlenen siyasi aklama mekanizması sona erecektir. Bağımsız yargı önünde Hanya-Konya rahatlıkla ortaya çıkacaktır.''
Laik cumhuriyetin esenliğe çıkabilmesi de bu yoldan geçmiyor mu?
Paylaş