‘Fahişelik kıyafeti’ne ses çıkarmayan DYP'li kadınlar

İsmet SOLAK
Haberin Devamı

ANAP'lı Hayrettin Uzun, grupta da söylemişti: ‘‘Sadece Meclis değil, Türkiye kilitlendi. Yarın, ‘Bu hükümette ANAP ne yaptı?' diye sorarlar. Halka ne diyeceğiz? DSP kendi içinde tutarlı ve başarılı. Bu dönemde elle tutulur ne varsa, Ecevit ve bakanlarının eseri.’’

Uzun’la kuliste sohbet ettik. Çok açık sözlü. İnancını, çıkarın arkasına saklamıyor. Siyaset kilitlenince parlamentonun temsil yeteneğini yitireceği belli, o yüzden liderini ve arkadaşlarını uyarıyor:

‘‘Siyasette sol sağı ateşler. Sağı hizaya getiren soldur. Ama bizdeki şu hazin tabloya bakın; solun dermanı yok, sağın vicdanı yok. Bu tablo içinde Refah ya da Fazilet büyümez mi?’’

Uzun, eski CHP'li bir aileden geldiğini saklamıyor. NTV'deki programda bile bunu açıklamıştı. Sonra, CHP üst katından bir teklif gelmişti: ‘‘Senin yerin bir sağ parti olamaz. Senin yerin CHP olmalı.’’ Uzun gülmüş, ‘‘Senin yerin nerde? Sen yerini belli et. Farkın ne göreyim?’’ karşılığını vermişti.

GAZETE İLANI

Önceki akşam altı dost, Ahlatlıbel'de yemekte yedik. Başkentin en güzel yerlerinden biri oldu orası. Yeşilin bittiği yerde Mogan ve Eymür gölleri ışıldıyor. Kırklareli'den Ertuğrul Karakılavuz ve Vedat Dengiz gelmişlerdi. Ankara Büyükşehir Belediyesi'nde tüm pis işlerle mücadele edip kirli işleri pazara süren Muzaffer Saraç, Trakyabirlik'te yardımcım olan Talha Taneri ve çok önemli bir kuruluşun üst düzey yöneticisi olan bir hemşerimizle sohbet ettik. Saraç, bir gazete ilanını uzattı:

‘‘Şu numaraya bir telefon açın. Bir arsa satış ilanı bu. Çayyolu'nda, Angora evlerinin tam karşısındaki arsalar. İki hisse bir arada 35 milyar.’’

Gözlerim yerinden fırladı. ‘‘Arsa kimin?’’ diye sordum. Saraç, ‘‘Sosyal demokratlar dahil büyükşehir belediyesinin meclis üyeleri’’ demez mi? Bu olayı enine boyuna incelemek gerekiyor.

Sohbet, türban eyleminde odaklandı. Saraç, olayları içinden gözlüyordu: ‘‘Bakın beyler, belediyeler dahil başkentte devletin yüzde 30'u irtica egemenliğinde. Ve ben 12 Mart ile 12 Eylül'de askeri müdahale ile en yoğun mücadele eden biriydim. Şimdi irticaya karşı en bilinçli, hazırlıklı ve tek tutarlı kurum Türk ordusu. Orduya güveniyorum.’’

Önemli görevdeki yönetici arkadaşımız onayladı, ‘‘Başkent 30 ise doğu ve güneye doğru irtica yüzde 50'nin üstünde’’ dedi. Karakılavuz, sessizce dinlerken dehşete düştü: ‘‘Arkadaşlar, biz Trakya'da bu büyük tehlikenin dışında kalmışız, haberimiz yok. Sizin anlattıklarınızdan gerçekten çok vahim bir tehlikenin sınır tanımaz hale geldiğini anlıyorum!’’

Meclis kulisinde tanık olduğum olayı aktardım. ANAP, DYP, FP, MHP ve BBP'li beş milletvekili Cumhurbaşkanı Demirel'e ortak mektup yolladılar. Bir gazeteci, DSP'li Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz'ın da görüşünü sordu:

‘‘Mektubu Çankaya'ya değil, eylemcilerin ana ve babalarına yollasınlar; çocuklarınızı neden çağdaş yetiştirmediniz de böyle gerici bir kalkışmada koz olarak kullanılıyorlar diye sorsunlar. Bu kültürde siyasi üniformalar var mı kardeşim? Hitler ve Mussolini tek tip giydirmişti, bir de bunlar.’’

Saraç, Bakan'ın sözlerini duyunca sevindi: ‘‘Laik cumhuriyeti yıkıp İran'daki molla rejimini kurmak isteyen irtica örgütleri bilinçli. Meclis içine kadar eylemi taşıyabiliyorlar. Meclis'te eylem olur mu?’’

DYP'Lİ KADIN SUSUYOR

FP'li Ramazan Yenidede, Tansu Çiller'in her gün giydiği çağdaş giysileri ‘‘Fahişelik kıyafeti’’ sayıyor... Kadın bakanlar ve milletvekillerimiz ortak basın toplantısında bu adamı kınıyorlar. Ama Çiller ve DYP'li kadınlarımız katılmıyorlar, susuyorlar. Bu iğrenç hakarete nasıl katlandılar?













Yazarın Tüm Yazıları