Paylaş
Lafı uzatmaya gerek yok. Bakın şu manzaraya! Ekonomik kriz, dağdan aşağıya yuvarlandıkça büyüyen kartopu gibi. Tüm hızıyla üstümüze geliyor.
Kapı komşuda savaş var. Bağdat yanıyor. İnsanlar, tam sahura kalkmış ezan sesini beklerken, üstlerine füzeler yağıyor.
Habur kapısı kapanmış; kamyonlar, tankerler kilometrelerce kuyruk olmuş. Bizim insanımız nafakalarını çıkarmak için bekleşiyor.
30 bin kişiyi katleden terör örgütünün başı, İtalya'da serbest kalmış. Elini kolunu sallayarak dolaşabiliyor.
Yavan popülist gösterişler bütçenin çıkmasını riske sokuyor. Sorunlar ve sorumsuzluklar dizboyu. Ve ülkede hâlâ bir hükümet kurulamıyor. Hükümeti düşürenler yerine yenisini koyamıyorlar.
Oysa, arkasında milli irade olan, güçlü ve uyumlu bir hükümete en çok ihtiyaç duyduğumuz bir dönemdeyiz. Partilerin başındaki yöneticilerde ise dinmeyen bir inatlaşma. Adeta çocuklar gibi, ‘‘Bana ne, bana ne’’ diye omuz silkiyorlar: ‘‘Biz işte böyleyiz, uzlaşmaya girmeyiz...’’
ECEVİT'LE SICAĞI SICAĞINA
Dün, Ecevit'le sıcağı sıcağına sonuçsuz çabalarını konuştuk:
‘‘Eğer CHP anahtar bir yana, kilit olmasaydı, Sayın Baykal, hükümet kapısını kilitlemeseydi, şimdi hükümet kurulmuş olurdu!’’
NTV'deki programda bu modelleri daha da açtı:
‘‘Azınlık hükümetine CHP onay verseydi, güvenoyu alacaktık. Çünkü CHP onay verseydi, DYP de destek verecekti. CHP anahtar da değil, kilit rolü oynadı. Hükümet kuruluşunun kapısını kilitledi. Cindoruk'un tavsiyesi olan takviyeli, yani katılımlı modeli götürdüm. Baykal da grubunda, aynen bunu istiyordu. Ama benim başkanlığımda olmasına izin vermedi, yine kilitledi.’’
Ecevit'e, vatandaşlardan gelen bir değerlendirmeyi ilettim:
BAYKAL PUAN KAZANIRDI
‘‘CHP ve Baykal, size gelip, ‘Hoşgeldiniz Sayın Ecevit. Siz bizim eski genel başkanımızsınız. Kuracağınız hükümete destek de oluruz, isterseniz bakan da veririz. Tercih sizin' demiş olsaydı, puan kazanır mıydı?’’
‘‘Elbette puan kazanırdı. 55. hükümete girmesini de istemiştim, girse puan kazanacaktı. Ne zaman destek verse, kamuoyunda puanı artıyordu.’’
CHP Genel Başkanı Baykal ve arkadaşlarının haklı gerekçeleri vardı. Ancak, şu an milletin hükümetsiz kalmaktan nasıl ıstırap çektiğini, nasıl kahrolduğunu göremiyorlar. Mesele burada.
Ecevit, CHP ile ilk görüşmede, ‘‘Siz bana güvenmiyorsunuz’’ demiş. Ve çantasından çıkardığı bir bülteni Baykal ve arkadaşlarının önüne koymuş. CHP Genel Merkezi’nin Gün-Dem adlı bülteninde, ‘Ecevit Ezenlerin Umudu’ başlıklı yazı var. Baykal ve Adnan Keskin okuyorlar, itiraz yok:
‘‘Ezenlerle, toplumu sömürenlerle, çeteler kurup yargısız infaz yapanlarla, birbirlerini aklayanlarla, ihale yolsuzluğuna bulaşanlarla kol kola veren Ecevit, kartel medyayı da yanına alarak halkı savunan CHP'ye karşı haçlı seferleri başlattı. (...) 20 yıl önce ezenlerin umudu olarak politikada boy gösteren Ecevit, bugün ezenlerin umudu haline gelmiştir.’’
Yetmiyor, TÜSİAD ile kol kola girip, Koç ve Sabancı'nın adamı olduğunu da yazdıktan sonra, Türk-İş, DİSK ve KESK gibi sivil toplum örgütlerini bile kesip biçiyor bu yazı.
Bu sohbeti yaparken, NTV'nin telefonları kilitlendi. Program bitiminde, Murat Yetkin kahve ikram etti:
‘‘Çok telefon geldi ve hâlâ geliyor. Hepsi de olumlu. Vatandaşlar, tüm partileri uzlaşma ile bir an önce bir hükümetin kurulmasına çağırıyorlar.’’
Ecevit'e, ‘‘Son iki haftada şiir yazabildiniz mi?’’ diye sordum. Güldü:
‘‘Okudum, ama maalesef şiir yazacak bir ortam bulamadım!’’
Paylaş