Paylaş
Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit, gensoru veren üç partinin hükümeti düşürmeden önce, ‘Yerine geçecek hükümet modelini’ açıklamalarını istiyor:
‘‘Üç parti, bu hükümeti düşüreceklerse, yerine hangi hükümet modelini getirecekler? Bunu şimdiden açıklamalıdırlar. Çünkü, toplumda büyük kaygı var, ülkenin hükümetsiz bırakılmasını kimse istemiyor. Her kesimden Deniz Baykal'a büyük tepki geldiğini biliyorum. Ama kendisi duymak istemiyor. Son Balıkesir mitingimizde halk sık sık Baykal aleyhinde slogan atıyordu.’’
Geçen gün de yazdım. İşadamlarının öfkesini görmeliydiniz! Siyasete hiç ilgi duymamış biri, ‘‘Vallahi, elimde avucumda ne varsa, hepsini Deniz Baykal'ın barajı geçmemesi için harcayabilirim’’ diyordu. Bunu yapacağından değil, kızgınlığından söylüyordu.
Deniz Bey, dünkü grup toplantısında, bu tür eleştirilere kızmıştı. Oysa, kendi tabanında kendisine kızanlar bile var. ‘‘Hesap sorulmalıdır’’ derken yüzde bin haklıydı. Varsa pislik, hesabı sorulmalı. İyi de nasıl sorulacak? CHP destekli Fazilet-Yol modeliyle mi? FP destekli Yol-CHP modeliyle mi?
* * *
Bu kritik dönemde hükümet krizi istemeyen vatandaşların kaygısını iyi değerlendirmesi gerekir. Ecevit'e, vatandaştan gelen bu desteğini sordum:
‘‘Bu hükümet döneminde en büyük ekonomik krizden en az zarar gören ülke Türkiye oldu. Halk bunu gördü, yaşadı. Bu yüzden hükümetin gitmesini kimse istemiyor. Çetelerle mücadelenin bu hükümetten sonra aksayabileceği, hatta tümüyle çıkmaza gireceği endişesi var. Çünkü, bu dönemde yıllardır aranan, ancak bir türlü yakalanamayan mafya liderleri tek tek ele geçiriliyor. MİT ve emniyet güçleri, çeteleri çökertmek için büyük başarılar gösteriyor. Baykal, ‘Bunu asker ve emniyet yaptı' diyor. Elbette asker ve emniyet gücü yapacak. Mafya liderini ben mi gidip yakalayacağım?’’
Demek ki, Ecevit seçim konuşmalarında da bunu işleyecek:
‘‘Önemli olan emniyet, MİT ve askerin görev yaparlarken arkalarında siyasi irade görmeleridir. Bu hükümet döneminde bu irade tam vardır. Bunu görüyorlar, biliyorlar. ‘Sonuna kadar gidin' diyen bir siyasi irade.’’
Muhalefet, Başbakan'ı ve hükümeti ‘çetelerle iç içe' olmakla suçluyor. Her şey karmakarışık. Ben de kuşku içindeyim. Ama, her gün çete elemanlarının yakalandığı haberleri geliyor. Ecevit, bu konuya değinerek, ‘‘Madem başka türlüydü, neden bundan önceki hükümetler döneminde tek çete elemanı, mafya lideri yakalanmadı? O sırada emniyet, MİT arasında da çekişme vardı. Bunlar tümüyle ortadan kalktı. Devletin organları uyum içinde çalışıyor’’ diyor.
* * *
Aynı uyumun hükümet içinde olduğunu da vurguluyor:
‘‘Bu uyum, sanıyorum bundan önceki hükümetlerde hiç görülmedi. Her konuyu görüşüyoruz, tartışıyoruz, karara varıp uygulamaya koyuyoruz. Her işi ciddi tutuyoruz ve uyum içinde yürütüyoruz.’’
Ecevit'e PKK terör örgütünün eli kanlı başına İtalya'nın nasıl sahip çıkabildiğini sordum. En son söyleyeceğini en öne alarak, ‘‘İyi bilsinler ki, Türkiye'yi bölemezler. Bunu anladılar. Şimdi de bölücü terör örgütünü siyasallaştırma sürecini başlatmak istiyorlar’’ dedi. Ve devam etti:
‘‘Batı'nın taşeron olarak kullandığı Öcalan, hükümetin dirayetli tutumu ile Suriye'den ayrıldı. Rusya'da da tutunamadı. İtalya ve bazı Batı ülkeleri, ‘Silah zoruyla bölünme olmadı, siyasallaştıralım' istiyorlar. Bunda da başarılı olacaklarını sanmıyorum. Benim ülkeme ve ulusumuza güvenim tamdır. Bu, Sevr dayatmasını kıran Türkiye'den Lozan'ın intikamını alma girişimidir. Birinci Dünya Savaşı sırasında Yunanistan'a verilen taşeronluk görevini bu kez Öcalan'a yaptırdılar, yine başaramadılar.’’
Ecevit'in morali yerindeydi:
‘‘Bunun da üstesinden geleceğiz. Kimse kaygılanmasın, biz haklıyız.’’
Paylaş