Demirel: Ektiklerimi biçiyorum

İsmet SOLAK
Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, bugün Azerbaycan'a gidiyor. İki günlük bir gezi. Yarın döneceğini söyledi:

‘‘Transkafkas Toplantısı'nda bulunacağım. Günü birlik gidip dönmek olmuyor. İlk gece resepsiyonları var. Ertesi gün bir konuşma yapacağım. Bizimkiler bir otel yaptırmış, Haydar Bey davet etti, birlikte açacağız.’’

Bağımsızlıklarını kazanan Türk Cumhuriyetleri'nde, hele de Azerbaycan'da, Türkler'in çaktığı her çivinin anlamı ve değeri büyüktür. Refahyol döneminde kardeş ülkeler ihmal edilip küstürülmüştü. Bedevi çadırında Kaddafi'den hakaret yemeyi göze alanlar, onları görmezden gelmişlerdi.

Dış geziden çok, Demirel'in bu ay yapacağı iç geziler önemli; ‘‘Yoğun bir yurt gezileri programınız var. Tam seçim ortamına girerken Isparta'dan Diyarbakır'a kadar dokuz ile gitmenizin özel anlamı var mı?’’ diye sordum:

‘‘Üniversiteler açılıyor... Takvim öyle geldi. Ben bir kısmına; Tokat'a, Kütahya'ya gidemedim. Hepsi benim projelerim. Gelişmeleriyle ilgiliyim.’’

* * *

Geziler 15 Eylül'de Isparta'dan başlıyor; Muğla, Kastamonu, Diyarbakır, Tokat, Sakarya, Kütahya, Çorum, Bursa, Eskişehir ve son durak İstanbul:

‘‘İTÜ'nün açılışı var. Orda biz kampanyalar açtık. Üniversitelerin bazı eksiklerini tamamladık. Yardım edenlere ödüllerini, plaketlerini vereceğiz. Sakarya'da çok güzel bir ünversite meydana geliyor, giderek oturuyor. Çok güzel bir de Organize Sanayi Bölgesi büyüyor. Muğla'ya da gideceğim. Bunlar benim ektiğim tohumlar, şimdi biçeceğim. Ben ektiklerimi biçiyorum.’’

Son olarak, ‘‘Seçimin zamanı tartışılıyor. Kırklareli'de baktım, halk seçime hazır değil. Siz vatandaşlara belli uyarılar mı yapacaksınız?’’ diye sordum. Gülerek, ‘‘Ben söyleyeceklerimi o zeminlerde de söyleyeceğim. Ama projem üniversite açılışlarıdır. Halk ne yapacak seçime hazır olmak için?’’ diye soruyla karşılık verdi. Halkın, Rusya krizine rağmen Türkiye'de mevcut gidişten pek şikâyetçi olmadığını vurguladım. Sohbeti şöyle notladı:

‘‘Halk halinden memnun, diyorsun. Ben o tartışmalara girmiyorum...’’

* * *

Kırklareli'den Ankara'ya biri güzel, biri acı iki olayla döndüm.

EN HAYIRLI İŞ: Bizim katıksız Atatürkçü büyüğümüz Kitapçı Ali Coşkun, 80 yaşında en hayırlı işi yaptı. Trakya Üniversitesi'ne bağlı Meslek Yüksek Okulu'na, Atatürk ile ilgili 5 bin kitapla 50 yılda biriktirdiği Milli Günler'e ait gazete koleksiyonlarını armağan etti. 1948-1998 arasında, milli günlere ait tüm gazeteler şimdi gençlerimizin hizmetinde. Ne güzel!

BİR ACI ÖYKÜ: Acı olayın Öykü'sü de acı olur. Öykü Erel 7 yaşında; dünya tatlısı, şirin mi şirin bir küçük kız... Öykü, Türkiye'de tedavi edilemeyen amansız bir hastalığın elinde eriyor. Yine de çevresine neşe saçıyor. Gün yitirmeden kemik nakli gerekiyor. Yurtdışına gitmesi şart. Ama gidemiyor. Karşısına beton gibi bürokrasi duvarı çıkıyor.

Babası sağlık memuru, annesi hemşire. Bu genç çift çaresizliğe karşı savaşıyor. Sacide Derbentli ve hayırsever kuruluşlar devreye giriyor. Tüm Kırklareli yardıma koşuyor. 60 bin dolar toplanıyor, bu yetmiyor. 150 bin dolar gerekiyor. İstanbul Tıp Fakültesi'nden alınan rapor var. Ama Ankara Numune Hastanesi onaylayamıyor. 2 Ağustos 1988 tarihli Resmi Gazete'de yer alan, ‘‘Devlet memurlarının bakmakla yükümlü oldukları eş, çocuk ve yakınlarının yurtdışında tedavileri’’ ile ilgili yasa gereği yönetmelik çıkarılması gerekiyor. Bir türlü çıkmıyor. Hastane onayı olsa, iş Sağlık Bakanlığı'na kalmadan Devlet Bakanı Hasan Gemici, Sosyal Yardım Fonu'ndan sorunu çözerek gerekli parayı tamamlayacağını söylüyor. Bu durumdan Devlet Bakanı Cavit Kavak ve Başbakan Mesut Yılmaz'ın da bilgileri var.

Ama, yönetmelik çıkmıyor. Para yetmiyor. Öykü eriyor. Bir, Hızır lazım!

Not: (Yardım için bilgi) Tel:

0-288-2533355 veya

288-2148504.













Yazarın Tüm Yazıları