CHP'de Ankara Büyükşehir adayları

İsmet SOLAK
Haberin Devamı

Hala seçim atmosferine giremedik... Halkın çoğunluğu seçime soğuk. Büyük kentlerde CHP, FP ve biraz da ANAP hareketli partiler... Sosyal demokratlar, özellikle İstanbul ve Ankara'yı bu kez laik çizgiye ters tehlikelere sokmak istemiyorlar. 1994'teki yanlışa yeniden düşmemek için özen gösteriyorlar.

CHP'de aday sayısı artıyor. Adaylığını ilk deklare eden Çankaya Belediye Başkanı Doğan Taşdelen oldu. CHP yönetimi Doğan'a pek sıcak bakmıyor. O da farkında. Ama burada parti çıkarı yanında, Laik Cumhuriyet öne çıkarılıyor. Zaten CHP lideri Baykal'ın da çevresine, ‘‘Kim kazanacaksa onunla seçime girerim’’ dediği söyleniyor. Bu olumlu bir işaret!

* * *

Murat Karayalçın ve Yılmaz Ateş, ‘potansiyel’ adaylar arasında. İkisi de suskun. CHP tabanında, ‘‘Bize seçim kazandırır’’ diye görülen politikacı ise Önder Sav... Küskün oyları da çekeceğine inanılıyor. Sav'ın, ‘Ben yokum’ demesi ise akan suları durduruyor. CHP üst yönetimi aslında Erol Çevikçe'yi tercih eder. Onun da çıtı çıkmadı. Eski CHP'li bir dost dün, ‘‘Karayalçın, Sav ve Çevikçe'nin adaylıkları belli değil ise de...’’ diye söze başlayıp nefis bir hikâye anlattı. 1950-60 arası Niğde'de, Milli Koruma Kanunu'na muhalefet eden ünlü bir tüccar yargılanıyor. Hakim, kararını yazdırıyor:

‘‘..kanuna mugayir fiillerinden dolayı üç ay hapis cezasına.. 170 lira ağır para cezasına...10 gün süreyle ticaretten men edilmesine...’’

Hapis ve para cezalarını sessiz dinleyen tüccar, ticaret yasağına isyan ediyor; ‘‘..ananın şeyi..’’ diye bağırıyor. Hakim, devam ediyor: ‘‘..karar iktiza ediyor idi ise de...bir defaya mahsus tehirine...’’

Eski dost birden, ‘‘Bizim Erol Tuncer'in Büyükşehir adaylığını duydun mu?’’ diye sordu. Erol beyi ikimiz de seviriz. Hoş bir sürpriz oldu! Tuncer, CHP tabanı için de lekesiz bir isim. Ancak CHP açılırken, Deniz Baykal'a karşı adaydı. Eski dostum, ‘‘Deniz beyden randevu talep etti. Karayalçın'la da görüşecek, önseçim yapılırsa yoklamaya girecek’’ diye ekledi.

* * *

Tuncer, gerçekten temiz politikacı. Babasını bile tanıdım; sağlam bir Cumhuriyet Öğretmeni, katıksız bir Atatürkçü idi. Erol bey, başarılı bir karayolcu ve 12 Eylül'den önce Ecevit'in İmar-İskan Bakanı idi. CHP'nin açılmasına büyük katkılar yapmıştı. 1994 seçiminde Büyükşehir'e aday olmak istemiş; o dönemdeki SHP Genel Başkanı Karayalçın önce söz vermiş, Erdal İnönü devreye girince vazgeçmişti. Korel Göymen'i aday göstermişti.

Eski dostum, ‘‘Kalite mi isteniyor?’’ diye sorup kendi yanıt verdi:

‘‘Kaliteyse işte kalite! Dürüstlük bu dönemde maalesef meziyet olmuş, bu isteniyorsa, Tuncer çok dürüsttür. Partisine bağlılık, vefa, hizmet denirse bunun da abidesidir. Bir adayda ne aranır? Oy toplama kabiliyeti aranırsa, biçilmiş kaftandır. Seçildikten sonra iş ve hizmet beklenirse; teknisyen bir politikacıdır. Ve mazisi, geleceğinin teminatıdır.’’

Derken, Şaban Sevinç arkadaşım SONAR'ın kamuoyu araştırması sonuçlarını getirdi. Doğan Taşdelen, halkın gözünde, İ. Melih Gökçek'i katlamıştı. CHP yöneticileri belli ki, bu araştırmalara göre strateji saptıyor. Dileriz ki, yanıltıcı olmaz. Eski CHP'li dostum son bir uyarıda bulundu:

‘‘Yerel seçimlerde aday isimleri partilerin önüne çıkar. Çanakkale, Kocaeli, Gaziantep, Edirne, Samsun ve Denizli'de parti oylarını üçe, dörde katlayan CHP'li başkanlar görevlerini sürdürüyor. CHP üst yönetimi bu defa büyümeyi, solda derlenip toparlanmayı öne alabilirse ve dar siyaseti geride bırakırsa, bu kaliteli adaylarla ipi göğüsleyebilir!’’

Hikâyedeki ‘ise de..’yi bırakıp, Tuncer ve Taşdelen'in Başkent için iyi isimler olduğunu konuştuk... ‘‘Ben oy veririm!’’ deyip bana döndü.

Bizim evdeki oy sayısı da dörde çıktı. Dört oy, temiz isim bekliyor.













Yazarın Tüm Yazıları