Paylaş
PERŞEMBE gününü farklı iki mekánda geçirdim. Sabah, TSK'nin Entegre Muhabere Sistemi TAFICS'ı gezdik. Genelkurmay Muhabere ve Bilgi Sistemleri Komutanlığı'nda, J-6 Başkanı Koramiral Taner Uzunay ve Mubildeskom Komutanı Tuğgeneral Erol Uğur, brifing verdiler:
- Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bilgi otoyolları ile haberleşmede en ileri teknolojiyi getirmek için çaba gösterilmektedir.
Sistemi baştan sona gezdik. İnanın hem güven, hem kıvanç duyduk:
‘‘Demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan.’’
Laik Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş yıllarındaki öze dönüşü ve heyecanı bugüne taşıyan yenilikleri, günümüzde de yaşamış olduk! Bir düşünün...
- 200 milyon dolarlık projenin yarıdan fazlasını ulusal kuruluşlarımız üretiyor. 1996 yılında başlayan proje eylül veya ekim ayında tamamlanıyor. Türkiye'nin hemen her yerine 8 bin 500 kilometrelik fiber kablo döşendi. 107 radyo link istasyonu ile kesintiyi önleyen 11 düğüm istasyonu kuruldu.
- Kripto cihazları ve sistemleri TÜBİTAK tarafından yapıldı. Sistem şu an Türksat 1C uydusundan yararlanıyor. Eylül'de yörüngeye oturunca Türksat 2A uydusunda ‘askeri hizmetlere tahsis edilen X-bandı’ndan yararlanılacak.
- Telekom'un özelleştirilmesi muhabere güvenliğini etkilemeyecek.
Uzay çağını yakalayan ulusal gücü izlemek bile onur verici. Bu atılımı yapanlara ancak şapka çıkarılır. Katkıda bulunan herkese selam olsun!
* * *
Öğleden sonra Meclis'e gittim. Yüce Divan dosyaları oylanacaktı.
Bir an, çarşamba günkü ANAP grubu aklıma geldi. Mesut Bey'in durduk yerde birilerine vermek istediği mesajlar, yeniden kulaklarımda çınladı:
- AB için devlet iştahsız, hükümet yetersiz. (Hükümet ortağı partilerden birinin lideri bunları söylüyor.) Kopenhag kriterlerini duyunca uykuları kaçanlar var. (Kimler?) Kimi kurumlar, karşı tavırlarını gizlemiyor bile. (Hangileri?) Parti kapatılmasını el ovuşturarak iştahla seyredenler var. Ellerimiz umut (Ecevit mi?) halkasında, ayaklarımız prangada. (Bahçeli mi?) Hukukumuzun çiğnendiği yerde cevap vermekten çekinmeyiz. Tepkimiz ‘adalet, adalet’ denilerek adaletin tepelenmesine.
Hoppalaa... Ne áláka Mesut Bey? Kendinizi ilgilendiren sözlere diyecek bir şey olamaz. Ama, diğer ithamlar nereye? Hangi kurumlar AB için köstek, kimlerin uykuları kaçıyor? Lütfen açık olun!
Kuliste bir parlamenterimize, ‘‘Neden buna gerek duydu?’’ diye sordum:
- Bilemem... Ancak, oylamalarda FP'yi yanına çekmek istemiş olabilir.
Yani, 28 Şubat sürecinde başka, şimdi oyları sağlamlaştırmak için başka türlü davranmış olmuyor mu? Deneyimli parlamanter de öfkelendi:
- Asıl cevap isteyen soru, siyaset bu kadar ucuzladı mı?
* * *
Siyaset de ucuzladı, yüce parlamentomuzun en önemli denetim mekanizması olan soruşturmalar da sulandırıldı. Buna siyaset değil, ayak oyunu denir.
Mesut Bey aklandı. Bunu bekliyorduk. Peki, hatırda neler kaldı?
Kurt-kuş kavgası... Kurt-arı didişmesi... Kurt-at tepişmesi... Ve uçtu uçtu kuş uçtu. Kurt arıyı ısırdı. At kurdu tepti. Kuş kurda, kurt kuşa kızdı...
Bu kez takke değil, Recai Bey'in dişi düştü.
Siyaset halay çekiyor!
Paylaş