Paylaş
Ecevit-Demirel arasındaki siyasi mücadeleler, yani ‘gerilimli yıllar’ tarihe mal oldu. DSP lideri Bülent Ecevit bugün, ülkenin esenliği ve ulusun dirliği için yüreklere su serpen bir öneri yapabiliyor:
‘‘Seçimden sonraki olası bir siyasi krize karşı, Demirel bir dönem daha, (7 yıl) Cumhurbaşkanlığı görevinde kalsın!’’
İKİNCİ MAÇI OYNAR
Bu, bir anayasa değişikliği gerektirir. Gerekirse değiştirilir! Demirel, ‘‘Maç 90 dakika, ben görevimi yüz akıyla tamamlamak istiyorum’’ dedi. Bence, bir 90 dakika daha çıkarır. İnanın çıkarır!
Önemli olan bu önerinin yapılması. Ben çok duygulandım. Yıllarca böyle bir barış özlemi içindeydim. Bir yanda bu var, öte yanda DYP binalarından Demirel'in resimlerini indirten Tansu Çiller ile ekibi. İçim eziliyor. Hadi Çiller neyse! Ya Demirel mektebinde dirsek çürütmüş, Baba'nın sağ kolu ya da gözdesi olmuş adamlara ne demeli? Ben şahsen, bunu sorarken utanıyorum.
İki ay kadar önce Meclis kulisinde tur atıyorduk; Cavit Çağlar, Rıfat Serdaroğlu, Necdet Menzir, Ahmet Neidim ve ben. Çağlar, şeref holü önündeki koltukları gösterirken nefis bir uyarı yapmıştı:
‘‘Masayı geniş tutalım, gelenler olur. Bakın beyler, beşimiz de Rumeli kökenliyiz. Ne mutlu Türküm diyene, ne mutlu bizlere!’’
DTP Kurultayı henüz yapılmamıştı. Menzir, o gün bir fıkra anlatmıştı:
‘‘Aslan, ormanın sık ağaçlı, sarmaşıklı yerinde saldırıya uğruyor. Öyle ani ki, pataküte inen darbelerle ağır yaralanıyor. Saldırganlar kaşla göz arasında kaçıp kayboluyorlar. Aslan saldıranı göremiyor. Su kenarına kadar emekleyip yaralarını yıkarken keyifle kendisini seyreden tavşanı görüyor:
- Kötü yaralanmışsın Aslan kardeş, kim yaptı sana bunu?
- Sorma... Birileri öyle ani saldırdı ki hiç göremedim. Her yanım şişti, yara, çürük içinde kaldı.
Tavşan, tepeden tırnağa süzüyor:
- Bizim çocuklar kahvaltıdan sonra dolaşmaya çıkmıştı, onların işidir.
Aslan, öfkeyle fırlamak istiyor ama nafile... İnleyerek çöküyor:
- Ulan tavşan, diyor Aslan, bunca dayak ve yara ağrıma gitmedi de, senin şu söylediklerin beni öldürdü be!’’
Menzir, bunu kimden dinlediğini söylememişti. Çok zaman geçti. Üstünde durmadım. Son duyduklarım bana bu fıkrayı anımsattı. Menzir, ciddi bir devlet adamı. Bunu ben söylemiyorum, gittiği yerlerde gördüğü büyük ilgi kanıtlıyor. Halkın coşkusu son yıllarda devlet adına yitirdiğimiz değerleri hatırlatıyor. Menzir, dobra dobra konuşuyor. Bu da halkın hoşuna gidiyor. İlkerinden ödün vermiyor. İstanbul Emniyet Müdürü iken huzur için verdiği güven, siyaset tuğlalarıyla anıtlaşırken, çekemeyenler devreye giriyor:
‘‘Böyle bakan olur mu? Örgütü dinlemiyor. Elinde bir sürü kadro var. Ama örgüt listelerine itibar etmiyor, bize karşı olanların adamlarını alıyor.’’
ADAM GİBİ ADAM
Perde arkası farklı. Aslında, ‘örgüt ayağı’ ile malı götürmek, ihaleleri kapmak isteyenlere, ‘‘Olmaz öyle şey’’ diye direndiği için eleştiriliyor. Mama kesilince, kara çalanlar artıyor. Karşı partiden adam tayin etmiyor. Sınavı kazananları işe alıyor. Ve ‘Bu hangi partiden, kökeni ne? Şu hangi mezhepten?’ diye de sormuyor. Başarıya pirim veriyor, partizanlık yapmıyor.
DYP'den bu ilkeler yüzünden ayrılmıştı. DTP'nin kurulmasında bu yüzden büyük çaba göstermişti. Bakanlıkta, trilyonluk ihalelerde yetim hakkını ele güne yedirmemek için didiniyor. Ağzı olanlar da konuşuyor.
Fıkradaki gibi; aslanı tavşanların sözleri öldürecek...
Paylaş