Ağzı olan konuştukça batıyor

İsmet SOLAK
Haberin Devamı

Güzel reklamdı. Halk çok tuttu: Ağzı olan konuşuyor!

Mecliste güzel konuşmalar yapılıyor. Ama ağzı olan da konuşuyor. Oysa bunlar tutanağa geçiyor, tarihe mal oluyor. Kimin umurunda!

Bugün Devlet Bakanı Eyüp Aşık'la ilgili gensoru oylanacak. Mesut Bey'in, 'herhalde öldü' dediği günlerde Aşık, 'Yeşil yaşıyor ve kontrol altında' demişti. Ve ANAP grubunda eleştirilmişti: ‘‘Devlet Bakanı olursunuz, ama Devlet adamı olamazsınız.’’ Yanlış mı? Devletin bakanı, 'kontrol altında' derse Devletin polisi gidip yakamaz mı kardeşim? DYP de tabii, mal bulmuş mağribi gibi gensoruyu bastırmıştı. Aşık'ın yanıtı güzeldi: ‘‘Bana bir şey söylemeden önce, yüzünüzü yıkayın.’’

* * *

Önceki gün CHP'li Orhan Veli Yıldırım, ‘‘Tüm sağ iktidarlar bu olayların içindedir’’ dedi. Önemli bir iddiaydı. Konuşmasını yumuşak üslupla bitirdi: ‘‘Ülkemizin birlik, beraberlik, kardeşlik havası içinde yeşil bir çevre, sanayileşmiş bir ülke olacağı umuduyla Yüce Kurulu selamlıyorum.’’

Birleşimi yöneten Başkanvekili Kamer Genç, kendi ilinde (Tunceli) rakibi olan Yıldırım'a, divandaki yüksekliğini(!) kendi hikmeti sandı: ‘‘Teşekkür ederim Sayın Yıldırım. Ama, gensoruyu destekleyecek misiniz, desteklemeyecek misiniz? Şimdi bakan hakkında çok laflar söylediniz?’’

Kıyamet koptu.. Sonrasını, tutanaktan izleyelim:

Nihat Matkap (CHP-Hatay)- Sayın Başkan, sizin soracağınız soru değil!

Başkan- Niye? Benim soracağım...

Nihat Matkap (Hatay)- O, ilgi alanınızda değil, sizin dışınızda.

Haydar Oymak (CHP-Amasya)- Saygılı ol.

Başkan- Efendim Grup sözcüsü buraya niye çıkar?..

Orhan Veli Yıldırım (Tunceli)- Sayın Başkan mikrofonu açar mısınız?

Başkan- Hayır, yok... Tamam, bitirdiniz. (CHP sıralarından gürültüler.)

Genç'e Yıldırım yanıt vermek istiyor. Ama, mikrofonu açmıyor. Sonra, ‘‘Açtım. Yani dedim, düşüncenizi söylediniz oyunuzun rengini söylemediniz’’ diyor. CHP ve ANAP'tan gürültüler gelirken Yıldırım yanıt veriyor:

‘‘Sayın Genç, şu yüce çatı altında Meclis Başkanı'nı temsil ediyorsunuz. Başkanlık Divanı'na yakıştırmıyorum; siz bir kahvede, köy kıraathanesinde konuşmuyorsunuz; tarafsızlığınızı ihlal etmemelisiniz. Siz, tarafsızca bu kürsüyü yönetmek zorundasınız.

Yıldırım, saygılar sunarak kürsüden indi. Genç, hâlâ konuşuyordu:

- Teşekkür ederim. Sayın milletvekilleri, tabii biz Başkanlık Divanı... Buyurun Sayın Yıldırım, teşekkür ederim konuşmanıza. Şimdi buraya gelen grup sözcüleri, grubunun oyunun rengini söylemek durumunda.

Ali Rıza Bodur (CHP-İzmir)- İçtüzükte var mı yahu, bırakın...

Nihat Matkap (CHP) ve Ülkü Güney (ANAP)- Hayır, yok öyle bir şey.

Başkan (Kamer Genç)- Hayır efendim, olur mu? Grubumuz ya destekleyecek, diyecek ya da desteklemeyecek. (CHP sıralarından gürültüler...)

* * *

Matkap ve Güney, meclisin en soğukkanlı ve deneyimli grup yöneticileri. Ama, Genç konuştukça çileden çıktılar. Tartışma tutanakta uzayıp gidiyor. Birden, dalıp gittim. 12 Eylül sonrasını anımsadım. Danışma Meclisi Tunceli üyesi Kamer Genç gözümün önüne geldi. Kürsüde yağıp esiyordu: ‘‘Siz Atatürk ilkeleri olan altıoku yasaklar, Atatürk'ün partisini nasıl kapatırsınız?’’

Generallerden hesap soruyordu. Sonra kuliste gazetecilere, ‘‘Abicim, abicim nasıl söyledim?’’ diye sokulurdu. Ağzı olan konuştukça batıyordu.

Ağzı olan yine reklamdaki gibi! Burası Türkiye, her şey çabuk unutuluyor.

Ancak, usu olan hatırlıyor. Ve bazen dayanamayıp yazıyor!













Yazarın Tüm Yazıları