Paylaş
Bazı olaylar kamuoyuna pek yansımıyor. Son CHP Grubu'nun basına kapalı bölümünde, dörtler tarafından verilen genel görüşme önergesi kaynadı gitti.
Aydın Güven Gürkan, Seyfi Oktay, Fikri Sağlar ve Ercan Karakaş emrivaki ile erken seçime gidilmemesi gerektiğini, bunun önce grupta enine boyuna tartışılmasını istiyorlar. CHP Lideri, Başbakan'la görüşmesini bir kez daha anlatıyor. Seçime gidilmesinin gerekli olduğunu savunuyor. Önerge sahipleri aksi görüşteler.
KIRMIZI ÇİZGİ
Sarsıntıyı, Bursa Milletvekili Yahya Şimşek'in konuşması yaratıyor. Şimşek, ‘‘Genel Başkan'ın Başbakan'la yaptığı görüşmeyi açıklaması beni çok mutlu etti’’ diye söze başlıyor:
‘‘Çünkü ilk kez milletvekili olduğumu anladım. Bugüne kadar bizler, yani milletvekilleri, odalarda hazır beklerdik. İşaret gelir genel kurula koşar, işarete göre parmak indirip kaldırırdık. Odaya dönüp hazır kıta beklerdik. Neden mi sustum? Olayları, Genel Başkan grupta halkla birlikte olduğumuz zaman yaptığı açıklamalarda öğrendik. Perde arkasında neler olduğunu hiç öğrenemedik. Kamuoyuna açıklanan konu grupta tartışılır da aleyhte karar çıkarsa olur mu? Bu yüzden sustuk. Buna rağmen bir konuyu tartışsak hemen Genel Başkan'a isyan damgası yerdik.’’
Müthiş bir sessizlik oluyor:
‘‘O zaman kırmızı çizgi yiyoruz. Bu öyle enteresan çizgi ki; DGM'de yargılanıp mahkûm olursunuz, cezaevine girip cezanızı çekersiniz, tahliye olursunuz; aradan yıllar geçer, mahkûmiyet kararı sabıkanızdan silinir. Ama bizdeki kırmızı çizik yıllar geçer, darbeler olur, partiler kapatılır, yeni partiler kurulur, ama sizi yaşam boyu takip eder.’’
Şimşek, üretkenlik yerine ayak oyunlarının öne geçtiğini savunuyor:
‘‘Eskiden sağ sola, sol sağa karşıydı. Şimdi sağ sağa, sol sola düşman hale geldi. Kavga böyle oluyor, herkes kendinden olanın açığını yakalama gayretine giriyor. Onun için olmuyor. Refahyol döneminde devletin temeli laikliğe karşı hareketler vardı. Laiklik ilkesine sahip çıkmak, gerekirse kavga etmek zorundaydık. Son dönemde CHP'nin ivmesi artmışsa, bu yüzden. Ama, Anasol-D döneminde, rejimi koruma konusunda bir kader birliği yapıldı. İlk yanlışı hükümete girmemekle yaptık. Madem hükümeti desteklemek zorunda idik, niçin girmedik? Şimdi, laiklik yasalarını biz çıkartır, 8 Yıl'a biz sahip çıkardık. Hem muhalefet, hem iktidara destek konusunda da dengeyi kuramadık. Yapıcı, yol gösterici, yumuşak muhalefet yerine sert tavırlar aldık. Kamuoyu vicdanını tatmin edemedik. Şimdi biz seçim dedikçe kamuoyu, 'Verdiğiniz desteğin Allah belasını versin' diyor.’’
Şimşek, hem nalına, hem mıhına vuruyor:
‘‘Kamuoyu bizimle değil. Toplum örgütleri bize karşı. Neye dayanarak seçim istiyoruz? Eğer sosyal demokrat olarak seçim istiyorsak, seçimin bu yapıyı değiştirip sosyal demokrat bir çoğunluğu işbaşına getirmesi gerekir. Bu görünmüyor. Seçim istememizin mantıklı dayanağı yok. Sürekli hükümete yüklenip; partizanlık ve yolsuzlukların ayyuka çıktığını söylüyoruz. Peki, öyleyse yapılan tüm kamuoyu yoklamalarında neden DSP hâlâ CHP'nin önünde? ANAP hâlâ DYP'nin önünde nasıl çıkıyor? Burada bir mesaj var; halk belki hükümetten memnun değil, ama yıkılmasını ve yeni bir krizin yaratılmasını da hiç istemiyor. Halk uzlaşma istiyor.’’
YENİ PARTİ Mİ?
Dörtler, beş oldu. Önceki gün, Meclis'te 4 saat süren bir değerlendirme yaptılar. Acaba ne konuştular? Duyumum yok. Usuma bir soru takıldı:
Yeni bir parti mi yoksa?
Paylaş