Umut...

Galatasaray zincirleme üst , üste kaza yapmaya başladı. Futbolda hatalı top nerede kullanırsa kullansın, rakibe avantaj sağlar. Hele defans oyuncusu isen bu daha da pahalıya patlar. Eboue’nin top kaybı da savunma merkezine hemen bozdu. ‘Eboue’nin yerine Sabri tercih edilebilir miydi?’ diye sorarlarsa hayır demem...
Mancini’ye Bir diğer sorum da Semih Kaya’nın yerine -ki sakat değilse- Hakan Balta niye oynadı? Burak Yılmaz’ın da girdiği gol pozisyonlarında vuruş ritmini bulması gerekliydi. Ki bir gol bulan Burak bu kez çalan düdüğe takıldı. Futbol öyle bir oyun ki hiçbir zaman yanlışlığı kabul etmez. Takım halinde düşünceleri aynı olursa başarı gelir. Nedir bunlar?
- Takım birlikteliği.
- Yaratıcılık ruhu.

DİNAMİZM GETİRDİ

Takım ruhumdan kastım, örneğin takımın en tecrübeli oyuncusu, bencilce gole gitmek yerine takım arkadaşı Hajrovic’e topu vermezse bu bir yanlıştır!
Mancini baktı orta alanda arıza var, hemen değişikliğe gitti. Yekta’nın oyuna girip Hajrovic’in kenara alınması takıma dinamizm getirdi.
Melo dün yine en çok savaşan ve takımı ateşleyen oyuncuların başındaydı. Selçuk’un yapacağı servisleri Melo, hem arzulu hem de dikine oynadı. Oyunun ikinci bölümünde Galatasaray’ın kazanma arzusunundan da bahsetmemek olmaz. İkinci yarı sahada istediklerini yapmayı başardı.
Özellikle oyunun yükünü hafifleten Yekta, arkadaşlarına da servisler yaptı. Sadece o mu sarı kırmızılı hemen her oyuncu üzerine düşeni yaptı. İlk bölüm silik olan Sneijder ile Selçuk da diriliş içindeydi. Yeni transferlerden Alex Telles de kazanma hırsı ve akıllı oyunuyla öne çıktı. Kısaca ikinci 45’teki Galatasaray, Londra’daki rövanş öncesi umut verdi.