Paylaş
Kubilay’ın gelişi gazete sayfalarında çarşaf çarşaf yer alırken, özel röportaj yapabilmek için herkes büyük bir yarışın içindeydi. Kulübün izin vermesi bir yana futbolcunun isteği de oldukça önemliydi. Oda yetmezmiş gibi bir de ücrete tabiydi.
Şimdinin parasıyla 3 bin lira futbolcuya veriyorsunuz oda aldığı parayı kulüpte bulunan bir sandığa atıyordu.
Toplanan ücretler personel birimlerine dağıtılıyordu. Galatasaray’da o zamanlarda tanıdık bir sima vardı, Hikmet Karaman… Almanya’dan gelmişti, görevi ise tercümanlıktı. Bunun yanı sıra futbol eğitimi de görmüştü. Spor servisi Kubilay ile söyleşi yapmak için ısrar ediyordu. Ancak Kubilay’ı razı edemiyordum.
Birlikte deplasman maçlarına gittiğimizde futbol konuşuyor, samimiyetimizi ilerletiyorduk. Ve bir gün Kubilay’dan teklif geldi, “İlhan abi seninle röportaj yapacağım, gününü sen belirle” deyince rahatlamıştım.
Gün gelip çattığında Kubilay, Hikmet Karaman ile birlikte benimle görüştü. Ancak bir şartları vardı; “Hep birlikte yemek yiyeceğiz, masa sebze ağırlık olacak, balık hariç et ürünü olmayacak”
Gazetede ki müdürümüz Nezih Alkış’da durmadan “ Kubilay röportajı ne zaman olacak” diye sorup duruyordu. Ben de gelen teklife “tamamdır” dedim.
Elime bir fotoğraf makinesi aldım, o yıllarda makaralı film koyup çekiliyordu.
Yemekte Kubilay “Senden ücret almayacağız, kutuya atmayacağım” dedi. Ertesi gün gazeteye geldiğimde filmleri çıkarıp yıkamaya gönderdim.
Nezih abi, o filmlerde ne var diye sorduğunda, “Tarihi resimler var” yanıtını verdim. Filmler gelince projektörde tek tek Kubilay’ın kareleri çıkınca Nezih Abi “ Hayret bir insansın” deyip resimleri alıp yazı işlerine götürdü. İstedikleri olmuştu.
Kubilay ile Türkiye’de geçen yıllarımız onun İsviçre’ye dönmesinin ardından da devam etti. Görevli olduğum zamanlarda İsviçre’ye giderek kendisiyle eski günleri yâd etmeye devam etti.
Paylaş