Paylaş
Edebiyatımızın en üretken isimlerinden, şair, yazar ve yayıncı Enis Batur’un hem yazı hem de yayıncılık kariyerinde mektup önemli bir yer tutuyor.
Daha önce kendi yazdığı ve ona yazılan mektuplardan bir seçkiyi ‘Gönderen Enis Batur’ adıyla kitaplaştırmıştı. Ece Ayhan, İlhan Berk ve Bilge Karasu’nun gönderdiği mektuplar başlı başına birer kitap hacmindeydi ve öyle yayımlandı.
Son olarak Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ruken Kızıler’in editörlüğünde Batur’a gelen edebiyatçı mektuplarından bir seçkiyi ‘Gönderilen: Enis Batur ’ adıyla yayımladı. “Edebiyatımızın kırk beş yılının yazar - yayıncı mektuplaşmaları” alt başlığı ile çıkan kitap, Enis Batur’un Ankara’da başlayan ve İstanbul’a uzanan süreçte çıkardığı dergilerde, yönettiği yayınevlerinde edebiyatçılarla kurduğu ilişkileri ortaya çıkarıyor.
Kendi deyimiyle Türk edebiyatının ‘son posta kutusu’ Enis Batur’a gönderilen mektuplardan oluşan kitaptaki en eski tarihli mektup 26 Ocak 1973’te Yusuf Atılgan tarafından, en yeni mektup ise 18 Kasım 2018’de Ferit Edgü tarafından yazılmış.
Abidin Dino’dan Ahmet Oktay’a, Behçet Necatigil’den Cemal Süreya’ya, Leyla Erbil’den Oktay Rifat’a, Melih Cevdet Anday’dan Ece Ayhan’a, Edip Cansever’den İlhan Berk’e, Selim İleri’den küçük İskender’e ve Selçuk Demirel’e uzanan listede edebiyat tarihinin bu en samimi ve kişisel belgeleri edebiyatçılarımızın kişiliklerine ve özel hayatlarına dair de pek çok ayrıntıyı öğrenmemizi sağlıyor.
ŞİİRİMİZİN EN ÇARPICI DİZGİ HATASI
Enis Batur’a en fazla mektup yazan isimlerden biri şair Ece Ayhan. Kitapta 1976 yılında İsviçre’de Gazi Yaşargil tarafından yapılan beyin ameliyetı öncesi ve sonrasında yazdığı mektuplar ağırlıkta. 1994 yılında memleketi Çanakkale’den yazdığı bir mektupta ise büyük bir itirafta bulunuyor. Çok sevilen ve özellikle statüko tarafından engellendiğini düşünen politikacıların sık sık kürsüden okuduğu ‘Yalınayak Şiirdir’in ilk dizesi “Biz tüzüklerle çarpışarak büyüdük kardeşim”in nasıl bir dizgi hatası sonucu öyle kaldığını anlatıyor:
“Biz tüzüklerle çarpışa çarpışa büyüdük kardeşim’ lafında doğrusu ‘büzüklerdi’ ama dizgide bir yanlış okuma olmuş ‘tüzükler’ diye çıktı! Ve öyle kaldı! Allah Allah, bir dizgi yanlışlığı nasıl oluyor da insanın kafasına kakılabiliyor? Anlamıyorum.”
Şiirin “Biz tüzüklerle çarpışarak büyüdük kardeşim” şeklindeki ilk dizesinden sonra ikinci bölümün ilk dizesi “Velhasıl onlar vurdu biz büyüdük kardeşim”i art arda okuyunca dizgi hatası fark edilmiyor. Ve bu haliyle sık sık kürsülerden okunuyor. Ancak şiir bu iki dizeden ibaret değil.
SELİM İLERİ’DEN MİNİ DEDİKODU
Bu yıl ocak ayında kaybettiğimiz Selim İleri’nin kariyerinde kısa bir dönem kulis yazarlığı da var. Hatta ‘Kültürazzi’ köşesi isimsiz olarak ondan esinle başlamıştı. Enis Batur’la yazılar ve kitaplar üzerinden giden mektuplaşmalarında arada tatlı dedikodulara da yer veriyor.
16 Temmuz 1978 tarihli mektubunda bir meyhane masasında yaşadıklarını anlatıyor:
“Dedikodu: dün gece, kalabalıkça bir topluluk Bebek’te meyhanedeydik (başka nerde oluruz ki...), Edip de [Cansever] vardı, tam çıngar koparacakken Edip patlıcan kızartmalarını çocukluğunun siyah kadife yastıklarıyla karıştırmış olacak ki tabağa başını yaslayıp uyuyuverdi, ben de açıkta kaldım. Yani meyhane romancısı olacaksam olayım, bu sahneleri aşevinde geçirecek değilim ya!
Yarın için onlarla denize gitmeye sözleşmiştim, şimdi uyduracak yalan arıyorum.”
ADALET AĞOĞLU VE ORHAN PAMUK NEDEN YOK
Kitapta iki ismin mektubunun olmaması dikkatimi çekti. Türk edebiyatının iki büyük yazarının, Adalet Ağaoğlu ve Orhan Pamuk’un Enis Batur’a hiç mektup yazmaması garip geldi. Edebiyat dergileri dışında özellikle Yapı Kredi Yayınları gibi büyük bir yayınevinin yöneticiliğini yapan Batur’a yazmamış olmaları tuhaf diye düşündüm. Her iki yazarın kitapları yayımlandı çünkü burada.
Adalet Ağaoğlu kitaplarının yayın haklarını Boğaziçi Üniversitesi’ne bırakmıştı. Öğrendiğime göre Adalet Ağaoğlu külliyatını yeniden yayımlamaya başlayan Boğaziçi Üniversitesi mektupların bu kitapta olmasına izin vermemiş.
Orhan Pamuk ise mektupların sadece okuyacak olana yazıldığını, mahremiyet ilkesi gereği kitapta yer almak istememiş,
Kitapta yer alan mektuplar şu anda fiziki olarak yazar ve bibliyofil Selçuk Altun’un koleksiyonunda bulunuyor. Bu kitap özelinde bir soru çıkıyor ortaya. Yayın hakkı, mektubu yazanda mı, yazılanda mı yoksa koleksiyonerde midir?
Paylaş