Sevda-Cenap Anda Vakfı tarafından bu yıl 38’incisi düzenlenen Uluslararası Ankara Müzik Festivali yarın akşam şef Ender Sakpınar yönetimindeki Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestrası’nın konseriyle başlayacak. Uluslararası ödül ve başarıları ile ülkemizin son yıllarda yetiştirdiği en önemli klasik gitaristlerden Özberk Miraç Sarıgül solistliğindeki orkestra, Cemal Reşit Rey’in “Gitar Konçertosu”nun eksiksiz halinin ilk seslendirilişini gerçekleştirecek.
CUMHURİYETİN İLK GİTAR KONÇERTOSU
Konçerto ilk kez 20 Nisan 1976 tarihinde İstanbul’da bestecinin kendi yönetiminde solist Alirio Diaz tarafından seslendirilmişti.
Cumhuriyetimizin ilk gitar konçertosu ‘Katibim Teması Üzerine Varyasyonlar’ ilk kez tam versiyon olarak seyirci karşısında olacak.
Festivalde bu yıl Japonya, Almanya, Çekya, Hırvatistan, Rusya, Macaristan, Gürcistan, Norveç, Azerbaycan, Fransa ve İtalya‘dan senfonik konser, modern bale, oda müziği ve caz kategorilerinde klasik müzik, barok müzik, dans ve caz alanlarının seçkin örneklerini sunacak 12 ülkeden 300’ü aşkın sanatçı ve topluluk yer alacak.
BİLETLER SATIŞA ÇIKIYOR
Yoleri, destekledikleri gençlerden Bade Daştan’ı dünyanın en önemli müzik okullarından Amerika’daki Curtis Institute of Music’in, yüzlerce başvuru arasından yapılan elemeleri başarıyla geçen 3 sanatçı arasından birinci olarak okula tam burslu kabul edildiği müjdesini verdi.
Müzikal anlamda sanatsal üstün yetenek arayışı için sınav açan ve her yıl açtığı sınavda çeşitli enstrümanlardan toplam 10 öğrenciyi kabul eden Curtis Institute of Music, 2024 – 2025 eğitim yılında keman bölümü için açtığı ve sadece 3 kişinin kabul edildiği, Shmuel Ashkenazi, Benjamin Beilman, Pamela Frank Herbert R., Midori, Ida Kavafian, Nina von Maltzahn ve Erin Keefe’nin jüri olarak yer aldığı 3 aşamalı sınavda tüm jüriden tam not alan tek aday olan Bade Daştan, birinci seçilerek büyük başarı sağladı.
Sınav sonunda adaylar için jüri kendi arasında değerlendirme yaparken, Midori’nin ilk sözü “Kesinlikle Bade” olmuş.
2007 senesinde Ankara’da doğan Bade, müzik çalışmalarına 2012 senesinde keman ana sanat dalı öğrencisi olarak Bilkent Müzik Okulu’nda başladı. ÇEV Sanat ‘Genç Yetenekler’ Projesi kapsamında Brüksel - Musica Mundi Okulu’nda Prof. Leonid Kerbel ile keman eğitimine devam eden Bade, 2024 - 2025 yılında üniversite eğitimine Curtis Institute of Music’te devam edecek. Bade Daştan uluslararası alanda pek çok yarışmaya katılarak önemli dereceler elde etti.
BUGÜN BİR OYUN İZLEYİN
27 Mart Dünya Tiyatro Günü bütün sahnelerde kutlanıyor bugün. Siz de bu kutlamalara katılabilir ve bir oyun izleyebilirsiniz.
Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü, bu yıl 62’ncisi kutlanacak olan Dünya Tiyatro Günü nedeniyle 13 yerleşik, 12 turne olmak üzere toplam 25 bölgede, 36 sahnede, 38 oyunu ücretsiz olarak sahneleyecek.
Artam’ın modern ve çağdaş resmin ustalarını ağırladığı yeni müzayedesi Türk sanatının zengin birikimini sanatseverlere sunuyor.
24 Mart Pazar günü artam.com adresinde çevrimiçi gerçekleşecek 391. Müzayedede; Erol Akyavaş, Burhan Doğançay, Nejad Melih Devrim, Eren Eyüboğlu, Nedim Günsür, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Ömer Uluç, Abidin Dino, Fikret Mualla, Turan Erol, İhsan Cemal Karaburçak, Selim Turan, Abdurrahman Öztoprak gibi usta sanatçıların özel eserlerinden bir seçkiye yer veriyor.
391. Müzayede’nin yıldızlarından biri de Anadolu coğrafyasının kültür zenginliklerinden, folklorundan ve insanından etkilenerek ortaya koyduğu yapıtlarında farklı teknikleri benimseyen Eren Eyüboğlu. Sanatçı, ‘Gündüz – Dut Ağacı’ ve ‘Gece – Dut Ağacı’ adlı iki tuval üzerine yağlıboyasında aynı manzarayı günün farklı saatlerinde resmine taşıyor. Öte yandan Bedri Rahmi Eyüboğlu da özellikle ‘Otoportre’siyle müzayedede.
Müzayedede yer alan yapıtlar 24 Mart’a kadar Antik Palace’te görülebilir.
Eren Eyüboğlu
Erol Akyavaş
Ömer Uluç
VASİYETİ 50 YIL SONRA GERÇEKLEŞTİ
Yüzyılın bu en özel sesi 28 Mayıs’ta Türkiye İş Bankası’nın 100. yılı için düzenlenen gala konserinde İstanbul’da sahneye çıkacak.
İş Sanat tarafından düzenlenen konserde dünyaca ünlü solistler Murat Karahan ve soprano Elena Stikhina’ya orkestra şefi Carlo Tenan yönetimindeki Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası eşlik edecek. Kısaca bu özel konserde sahnede yıldızlar karmasını izleyeceğiz.
1990 yılından itibaren on yıldan fazla süre Jose Carreras ve Luciano Pavarotti ile ‘The Three Tenors’ konserleriyle büyük bir şöhrete ulaştı Domingo ama o klasik müzik dünyasının zirvesinde çoktan yerini almıştı. Yarım yüzyılı aşkın kariyeri boyunca dünyanın en önemli sahnelerinde 150’den fazla eserde rol alan Plácido Domingo, 4 bin 400’ü aşkın performans gerçekleştirdi. Çoğu opera kayıtlarından oluşan 100’ü aşkın albüm çalışmasına imza atan Domingo, 12 kez Grammy Ödülü’nün sahibi oldu.
‘SENEDE BİR GÜN’Ü SÖYLEDİLER
2018-2023 yılları arasında Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü ve Genel Sanat Yönetmeni olarak da görev yapan Murat Karahan da dünya sahnelerinde Türkiye’nin adını duyuran en önemli opera sanatçılarımızdan biri.
Doğal olarak Domingo ve Karahan’ın yolları pek çok kez kesişti.
2019 yılında İtalya’nın Verona kentinde yapılan dünyanın en eski opera festivallerinden Verona Opera Festivali’nde orkestrayı
17 Nisan 2014 yılında 87 yaşında Meksika’da hayata veda eden usta yazarın son yılları hafıza kaybıyla mücadele içinde geçmişti ve ‘Ağustosta Görüşürüz’, ‘rüzgâra ve dalgalara karşı son bir yaratma çabasının sonucu olarak’ ortaya çıkmıştı.
‘Yüzyıllık Yalnızlık’, ‘Kırmızı Pazartesi’, ‘Kolera Günlerinde Aşk’ gibi çok sevilen, dünyaca ünlü romanların yazarının içine sinmemişti, tamamlayamamıştı bu veda romanını. Her ne kadar içinden iki bölümü daha önceden gazetelerde yayımlasa da son noktayı koymamıştı.
Mükemmeliyetçiliği ile her geçen gün zayıflayan zihin gücü arasında mücadeleye dönüşen yaratım süreci sonunda belli ki pes etmiş ve son kararını kitabın yayınlanmaması yönünde vermişti.
Çocukları Rodrigo ve Gonzalo García Barcha, dosyayı imha etmek yerine bir kenara koyarak kararı zamana bıraktılar.
Aradan on yıl geçtikten sonra babalarının metnini tekrar okuduklarında diğer büyük eserleri kadar cilalanmamış olduğunu görüp, küçük çelişkiler ve pürüzler barındırdığını fark etseler de çok sayıda keyifli unsur barındırdığına kanaat getirdiler.
Latin Amerika’da Gabo olarak anılan babalarının eserlerinin ana teması olan aşk, tüm yaşanmışlıkları ve başarısızlıklarıyla sevgi dolu bir biçimde işlenmişti. Yaratıcılığı, şiirsel dili, okuru sarıp sarmalayan anlatımı, insan doğasını algılayışı tamdı.
İHANETİN GEREKÇESİ
Sarıyer Demirciköy’deki evinde rahatsızlığı artınca kaldırıldığı Maslak Acıbadem Hastanesi’nde dün öğleden sonra 87 yaşında veda etti, tüm sevenlerine ve çok sevdiği hayata.
Lakabı, ‘Nasıl olduğu’ her sorulduğunda ‘Çiçek gibi’ dediği için ‘Çiçek Arif’ olarak kalmıştı. Hayata hep iyimser bakan, yardımsever ve dost canlısıydı.
Anılarını yazdığı son kitabı ‘Akşam Çiçekleri’ adını taşıyordu. O çiçeklerin ev sahibi ve en güzeli de soldu şimdi.
Gazetecilik, oyunculuk, yayıncılık, fotoromancılık, film yapımcılığı yapmış, Taksim Sıraselviler’de kurduğu Sinema Sevenler Derneği Lokali zamanla onun lakabı yüzünden ‘Çiçek Bar’a dönüşmüş ve çeyrek asır kadar kültür sanat dünyasının merkezi, buluşma noktası haline gelmişti.
“Ben tüm hayatım boyunca hep dostluğa, sevgiye, güzelliğe ve tüm bunların paylaştıkça arttığına inandım ve Çiçek Bar’da da böyle bir dünya kurmak istedim” demiş ve bunu da başarmıştı.
Şarkılara konu olmuştu onun ‘çiçek’ hali. Meral Okay’ın sözlerini yazdığı “Yine mi güzeliz yine mi çiçek” şarkısını Sezen Aksu onun için yapmıştı.
1938’de Adana’nın Osmaniye ilçesinden başlayıp Beyoğlu’nun Yeşilçam Sokağı’na uzanan hayat hikayesi de binbir çiçek gibi renkliydi
Hem akademinin kuruluşu hem de Cumhuriyetin yüzüncü yılı kapsamında hazırlanan ‘Sanâyi-i Nefîse-i Mekteb-i Şahâne’den Güzel Sanatlar Akademisi’ne - Temsil ve Hafıza’ sergisi açıldı pazartesi akşamı İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nde.
Güzel Sanatlar Akademisi’ni ‘Kuruluş’ (1882), ‘Göçebe’ (1916-1926), ‘Kurumsallaşma’ (1926-1948) ve ‘Akademi Yangını’ (1948) olmak üzere dört dönemde ele alan sergi Akademililerce yürütülen ‘temsil’ ve ‘hafıza’ kavramlarını da sorguluyor.
Sergide 1882’de arkeolog, müzeci ve ressam Osman Hamdi Bey tarafından kurulan okulun o dönemden itibaren 1948’deki büyük yangına kadar hocaların ve öğrencilerin çalışmaları, açılan sergiler, yapılan yayınlar yer alıyor.
Sergide cevabı aranan en önemli soru Akademi’nin rejimin otoportresinde nasıl yer aldığı. Kurulduğu ll. Abdülhamid döneminden İttihatçıların meşrutiyet rejimine, işgal altındaki İstanbul’dan Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte Atatürk ve İnönü dönemlerindeki fonksiyonuna kadar iktidarlarla ilişkileri de ele alınıyor.
12 BİN CİLT KİTAP YOK OLDU
Türk sanatının hafıza mekanı İstanbul Resim ve Heykel Müzesi. Bu hafızayı muhafaza edebilmiş olmasını 1937 yılında
Cep telefonlarına fotoğraf çekme özelliğinin eklenmesi ve sosyal medyada paylaşımının yaygınlaşmasıyla günümüzde bir salgın haline gelse de tarihi eskilere dayanıyor aslında.
İngiltere’de açılan ‘Evcil Hayvanlarla Fotoğrafçılık Tarihi’ sergisi bu alışkanlığın 1830’lara kadar uzandığını gösteriyor.
artdogistanbul.com’da yer alan habere göre Bradford kentindeki National Science and Media Museum’daki sergi, fotoğrafçılık tarihi boyunca farklı dönemlerde kullanılmış işlemler ve tekniklere örnek gösterilebilecek çeşitli evcil hayvan fotoğraflarını bir araya getiriyor.
KURŞUN KALEMLE ÇİZİLMİŞ GİBİ
Sanatçı J.M. Burbank tarafından çekilen serginin ilk görseli ‘Head of Cat’, William Henry Fox Talbot’un 1834’teki buluşu gümüş bazlı fotoğrafçılıktaki negatif/pozitif sürecini kullanılarak çekildi. Bu işlem eserde yumuşak gölgeli bir görüntü yaratıyor. Bu da eserin yüksek kontrastlı bir fotoğraftan ziyade bir kurşun kalemle çizilmiş gibi görünmesine neden oluyor.
Head of Cat
Dönemin ünlü şairi, romancısı ve oyun yazarı Mary Mitford da 1847’de köpeğinin fotoğrafının çekilmesini istedi. Köpeğin, o dönemki pozlama için dört dakika boyunca hareketsiz kalması gerekiyordu. Mitford’un şansı yaver gitti. Dört dakika kıpırdamadan durmayı başaran köpeğinin portresi ‘Miss Mary Mitford’s dog’ adıyla şu anda sergilenenler arasında.
PAYLAŞIMLIK FOTOĞRAF