Paylaş
Deprem felaketinin ekonomide yolaçtığı hasar miktarı için henüz uzmanlarca saptanmış bir rakam söz konusu değil. Zaten bu rakamın da, öyle hemen bugünden yarına belirlenmesi zor.
Fakat daha felaketin ilk gününden itibaren ekonomide yolaçtığı hasar konusunda, bakanlar ve bürokratların yanısıra, çeşitli kurumlardan da hergün farklı rakamlar ortaya atıldı. TÜSİAD'ın yanısıra, Hazine ve Maliye bürokratlarının hasar tahmin rakamları, yaklaşık 20 milyar dolar civarındaydı.
Bazı finans kuruluşları ve Borsa Aracı Kurumlar Derneği yöneticileri, 20 milyar dolarlık hasar rakamlarının abartılı olduğunu, ekonomide felaketin yolaçtığı gerçek zararın önümüzdeki dönemde uğranacak üretim kayıpları dahil 10 milyar doları bulmayacağı yolundaydı. En son tahmin rakamı TOBB'dan geldi. TOBB'un dün İzmit'teki toplantısında konuşan Kocaeli Tiracet Odası Başkanı'na göre, sadece İzmit'teki zarar miktarı 50 milyar doları buluyor.
Fakat henüz belirlenemeyen hasar miktarını abartmakla sanıyorum ülke olarak biraz da kendi kuyumuzu kazıyoruz. Zarar rakamını abartarak, uluslarası finans piyasalarından çok daha fazla yardım alamayız. Dünya Bankası, bu abartılı rakamlara bakarak değil, gerçek hasar miktarını gördükten sonra, yardım rakamını belirleyecektir.
Uluslarası fonlara danışmanlık hizmeti veren bir şirket yöneticisinin dediği gibi, yıkıntılarımızı bu kadar abartarak, çöküşümüzü ilan ederek yabancı sermayeyi ülkemize çekmemiz imkansız.
CSFB BİZDEN İYİMSER
Ayrıca yabancılar Türkiye'ye hálá iyimser bakıyor. Credit Swiss First Boston (CSFB) Bankası'nca deprem sonrasında yapılan bir incelemeye göre, Türkiye bu felaketi çok az zararla atlatabilecek durumda ve deprem İMKB şirketlerinde çok büyük zarara yolaçmayacak.
Zaten hemen hepsi sigortalı olan şirketlerin uğradığı zarar sigorta şirketi tarafından karşılanacak.
Dahası şirketlerin zarar gören stokları sigorta tarafından karşılanırken, deprem sonrası harcamalar nedeniyle, piyasada ciddi bir talep patlaması da yaşanabilir. Bir süredir durgun olan ekonomide, böyle bir büyük bir felaket sonrasında da olsa, hızlı bir canlanma görülebilir.
İyimser olmamız için bir neden daha var. Felaket nedeniyle Türkiye'ye büyük ölçüde döviz girişi olabilir. Sigorta kapsamındaki şirketler için, reasürans nedeniyle, yabancı sigorta şirketlerinden önemli miktarda bir fon girişi olabilir.
Yardım ve kredi olarak büyük döviz girişi de, bekleniyor. Dünya Bankası'nın yanısıra, Avrupa İskan Fonu'ndan gelebilecek krediler var. Bu kuruluşlarndan gelecek yardımın büyüklüğü de, yine kamuoyunda açıklanan abartılı rakamlara göre değil, gerçek anlamda yerinde belirlenecek hasara göre belirlenecek.
Sonuçta, felaket bölgesinde yaralar bir şekilde sarılacak. Fakat en önemli sorun, bölgede yaraların sarılması için gerekli finansmanın nasıl sağlanacağında. Yurtdışından sağlanacak yardım miktarı için, şimdiden bir tahminde bulunmak zor. Dışarıdan büyük rakamlar gelmezse, bölgenin yeniden imarı için geriye yurtiçi finansman yolu kalıyor. Böyle bir finansmanın ise ülkeye maliyeti yüksek olabilir. Bu maliyet, yüksek faiz ve yüksek enflasyon olarak halka geri dönebilir. Böyle olursa da, katlanmaktan başka çaremiz olduğunu sanmıyorum.
Paylaş