Paylaş
Göztepe lige fırtına gibi başlamış, Avrupa şarkıları söyleniyor. Takımın performansı iyi, lig sıralamasındaki yeri sorunsuz. Ama gelin görün ki, takımın kalitesi bu toz pembe tabloyla eşleşmiyor. Bazı şeyler eksik. Yazıyoruz, çiziyoruz ama insanların gözü tabelada! Devre arası transfer dönemi bu pembe atmosferde geçiyor. Tabelada sorun yoksa, onlara göre her şey yolunda!
Ne zaman ligin ikinci yarısı başlıyor, Göztepe 12 maçta sadece 5 puan topluyor, gerçekler çıkıyor ortaya. Ligin son maçında Cebrail’in eli olmasa, o sezon sonunda küme düşme acısını yaşayacak olan takım, adeta Tanrı’nın lütfuyla lige tutunuyor.
Neden mi anlatıyorum bunları?
Sanki benzer şeyleri yaşıyor gibiyim de ondan! Dejavu.
Dost acı söyler.
Evet, Göztepe’nin ligde bulunduğu konum gayet iyi. Toplanan puan Beşiktaş’tan 1 eksik. Buradan bakınca her şey yolunda. Dünkü Hatay yenilgisine de “Şanssızlık” der geçersin!
Ancak tabela bizi aldatıyor! Orada yazan puan, takımın kalitesiyle aynı oranda değil.
Hafta içindeki Bursaspor maçında Göztepe’nin 8 yabancılı kadrosu, Bursaspor’un ‘genç filizlerine’ mağlup olurken gördük.
Dün, ligin yeni takımı Hatayspor’a karşı bir kez daha gördük.
Göztepe, elindeki kadro itibarıyla hükmetmesi gereken, baskı kurması gereken maçlarda bu beklentilere cevap verebilecek bir düzeyde değil.
Çünkü bu kadro set oyununu ‘kurabilecek’, üst üste 7-8 isabetli pas yapabilecek, kısaca ‘üretecek’ bir kadro değil. Sahada iyi mücadele eder, oynamak isteyen rakibi bozar, bulduğu boş alanlardan gole gidebilir. Ama rakip takım topu Göztepe’ye bıraktığında fazlasını beklemek emin olun çok zor.
Göztepe’yi yönetenlerin öncelikle bu gerçekleri kabul edip, tedavi yöntemlerini belirlemesi gerek.
Türkiye’de en fazla yabancı oyuncunun yer aldığı kulübeyi oluşturabilen, 1.Lig’de oynayamayacak santrforları bulabilen futbol aklıyla bu tedavi nasıl yapılacak bilemiyorum.
Ama şunu biliyorum.
Hayat her zaman Cebrail’in eli gibi bir mucizeleri karşımıza çıkarmayabilir!
Paylaş