Paylaş
Göztepe’de de sıkıntı büyük. İlk 11’inden 4 oyuncusu kadroda yok. Yedek sağ bek, maçın başında sakatlanıyor, orta sahadan devşirme bir sağ bek oyuna giriyor. Her şeye rağmen ‘takım kimliği’ ayakta tutuyor Göztepe’yi. Elindeki topu kornere gönderen rakip kalecinin beceriksizliği, Halil’in oyuna olan tutkusu ile birleşiyor, Ndiaye ile gol de geliyor.
Peki sonrası?
Koskocaman bir hiç.
Evet, Göztepe birbirine yakın oynuyor. Savunma disiplinine sadık kalıyor. Defansif anlamda direniyor, savaşıyor. Teknik ekip elindeki malzeme ile “sert takım” kimliğini öne çıkarıyor.
Ama iş 3’üncü bölgeye, üretmeye, beceriye geldiğinde emin olun insanın içi sıkılıyor.
Erzurumspor, bu ligin vasat takımlarından. Gelgelelim, kendi evinde tek bir galibiyeti olmayan bu takıma karşı bile Göztepe biraz olsun futbolun güzelliklerini sergileyemiyor.
Sonuçta ortaya, izlemesi işkenceye dönen bir 90 dakika çıkıyor. Dünkü maçı bir yabancıyla birlikte izlesek, bu takımların Türkiye Süper Ligi’nde yer aldığını söylesek ne düşünür acaba?
Acı ama gerçek.
Taç atmayı beceremeyen, sırtına çarpan topu arayan, iki metreye pas atamayan oyuncuların ‘didişmesini’ bize futbol diye yutturmayın.
Deplasmandan alınan 1 puan belki tatmin edici olabilir. Ama bu futbol (eğer futbol diyorsanız) bize yetmiyor.
Paylaş