BİR süreden beri sadece İzmir ve Ege değil, tüm Türkiye EXPO’ya kilitlenmişti.
2015’deki dev organizasyon için elden gelen yapıldı.
Ama olmadı.
İtalya; yani Milano ağır bastı.
Milano Belediye Başkanı Letizia Moratti, son gün, son dakikaya kadar delegelerle görüşmeler yaptı, kararsız oyları kentine çekmeyi başardı.
Biz de ise temel sorun; dağınıklıktı. Yani... Her kafadan bir ses...
Herkes, "EXPO’yu nasıl alırız" değil, "Bu işten nasıl prim yaparım" derdindeydi.
Milano, özellikle gelişmekte olan ülkelere hastane sözüyle puan topladı.
Öyle ya; çarpıcı bir öneri.
"Benim her şeyim hazır. Altyapıya harcanacak parayı gelişmekte olan ülkelerde çocukların ve insanların sağlığı için kullanalım".
Çok etkileyiciydi. Son dakika golü işte budur!
Biz ne yaptık? Seyrettik.
Çevreci ABD’li eski Başkan Yardımcısı Al Gore, Milan’lı ünlü futbolcu Seedorf, dünyaca ünlü tenor Andrea Bocelli ve zarif Belediye Başkanı Moratti, İtalya adına şanstı.
Türkiye’nin sunumu iyiydi.
CHP Lideri Deniz Baykal’ın ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün konuşmaları olumluydu. Ama Türkiye ve İzmir’le ilgili uluslararası bir hava veremedik.
Ya Anayasa Mahkemesi’nin son kararı? Bence etkisi olmadı.
Milano, EXPO’yu bir yıldan beri iyi işlediği ekonomik, siyasi ve diplomatik ilişkilerle kazandı.
Bir hayal noktalandı. EXPO Milano’nun.
İzmir’i sevmek; sadece lafla olmuyor? Atılımlar, gelişimler. En önemlisi değerlerin yükseltilmesi ve dünyaya sunulması.
Artık bunun zamanı. Gücünü bilen, değerini gören ve geliştiren bir İzmir. İzmir kıymetli. İzmir önemli. Çünkü... Başka Ege’nin incisi yok! Başka İzmir yok.
Ankara; devletin başkenti. Bürokrasinin, hükümetin.
İstanbul ise; finansın başkenti. Ekonominin, borsanın, bankacılığın... Hatta sigortacılığın...
Bir süredir tartışmaya açtım:
Ya İzmir? İzmir neyin başkenti? İzmir’de başkent olmayı hak etmiyor mu?
İzmir; çağdaşlığın başkenti. Türkiye için bir renk. Özgürlük, güzellik.
Onunla birlikte fuarcılığın başkenti. Türkiye’nin ilk Enternasyonal Fuarı’nı gerçekleştirmiş ve 77 yaşına getirmiş olmakla şanslı, avantajlı. Ve bu şansı taçlandıracak bir gelişmeydi; EXPO. Olmadı.
İlk kez Müslüman bir ülkenin EXPO’ya ev sahipliği. Kente gelecek yeni yatırımlar. 15 - 16 milyar dolarlık bir yatırım hacmi. Yenilenen limanlar, havaalanları, genişleyen metro, otoyollar, çevre düzenlemeleri, parklar, teknoparklar. Bir sürü güzellik... Ancak akılcı yaklaşımlarla gerçekleşebilecek. Yani belki EXPO olmadan bile.
Yine eğitim ve öğretimin, teknolojik gelişmiş sanayinin, deniz taşımacılığının ve lojistik sektörünün başkenti bir İzmir.
İhracatı artan, stratejik konumu ile herkes için bir buluşma noktası haline gelen İzmir.
Bu sektörlerde sağlanan gelişme, gelecek günler için de umut sinyalleri.
Ve elbette turizmin başkenti İzmir. Bir "uzun yaşam kenti" İzmir. Jeotermal kaynaklarını Türk insanı kadar dünyaya açan ve bununla büyük bir ekonomik zenginlik yaşayan, dünya çapında ün kazanan Ege’nin incisi. Evet; İzmir bu kimliklerle geleceğe koşacak... Fuarcılığın, eğitimin, sağlığın ve uzun yaşamın başkenti olarak. Güzel sahil şeridi, dünyada ünü yayılan rüzgarı, pırıl pırıl denizi ve yat turizmi için ideal, hala keşfedilmemiş ve kirletilmemiş koyları ile güzel bir İzmir.
EXPO Milano’nun.
Bir umut ortadan kalktı. Geçen hafta yazmıştım. 2017’deki Mini EXPO olabilir diye. Şimdi bu konuşuluyor.