LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Öyle böyle derken, tatilin de sonu göründü.
Şunun şurasında ne kaldı, okulların açılmasına.
Ondan çok önce malum hazırlıklar.
Alışveriş, kitap, defter.
Bütçede ciddi bir kalem!
Tabi bu arada eğitim sistemi ile ilgili tartışmalar da hız kazandı.
Tartışmaların ana ekseni; yeni anayasa değişikliği ve burada öngörülen din derslerinin seçmeli olması.
Bundan 15 - 20 yıl önce böyle bir tartışma yoktu, çünkü din dersi seçmeliydi.
Sonra siyaset devreye girdi ve bu konu "oyuncak" oldu.
İki ileri bir geri!
Bir seçmeli, bir zorunlu.
Şimdilerde yeniden seçmeli olması gündemde.
Elbette bu anlamda Alevi yurttaşlarımızın bazı taleplerinin değerlendirilmesinde büyük yarar var.
Bu konuda zorlama değil, gerçekçi çizgilerle "dinin öğretilmesi" temel olmalı. Zorla değil, içtenlikle.
Basmakalıp bir ezbercilikle değil, bilimin ışığında.
Yoksa insanın dinini öğrenmesinin ne zararı olabilir ki!
Dedim ya; konu saptırılmaya başlandı.
Oysa asıl önemlisi; çocuklarımızın geleceğe iyi hazırlanmalarının sağlanması.
Bunun içinde eğitim sisteminin yenilenmesi, geliştirilmesi ve çağdaşlaştırılması.
Mesleki ve teknik eğitimin ağırlık kazanması.
Öğretmen kalitesinin yükseltilmesi ve özlük haklarının iyileştirilmesi. Dünya ile tam bilimsel entegrasyon.
Bilgisayar ve internetin "sözde değil özde" sistemin içine sokulması.
Göstermelik olmadan öte her öğrencinin evine girmesi, bunun altyapısının sağlanması.
Ders kitaplarının çağdaşlaştırılması ve güncel bilgilerle yenilenmesi.
Yaşamın içine sokulması.
Daha yapılacak o kadar çok şey var ki.
Yoksa... Son sınavların ışığında "tehlike sinyalleri" çaldığını söyleyebiliriz.
Elbette eğitim sistemi için.
Elbette bundan direkt ilgilenen çocuklarımız için.
Umutsuzluk, hedefsizlik bir çıkış olabilir mi?
O zaman... Türkiye için bir şeyler yapma zamanı.
Zor da değil aslında.
Bazı takıntılardan kurtulsak...
Senin adamın, benim adamım sığ çekişmesinden sıyrılsak...
İleriye baksak...
Her şey daha güzel olacak.
Okulların açılmasına kısa bir süre kala ailelerden gelen yankılanmalar bunlar.
Tek tek konuştum birçoğu ile sohbet ettim.
Bir bölümüyle yazıştık.
Ben onların duygularının tercümanıyım.
Derler ya; anlayana...
Ama... Anlama zamanı...
Daha güzel bir Türkiye için...
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Yazarın Tüm Yazıları