5 Mart 2011
Muhteşem Yüzyıl dizisiyle birlikte evlerde de Osmanlı rüzgarları esiyor. Marshall da evlere doğru renklerle Osmanlı havası vermek için Osmanlı sanatı uzmanı Serdar Gülgün’le Osmanlı renkleri koleksiyonu hazırladı. Gülgün; Lokum, Akide, Şerbet ve Kahve olmak üzere dört ana temadan oluşan koleksiyondan yola çıkarak evlerde Osmanlı dekorasyonunu anlattı TÜRK LOKUMU: Osmanlı’nın hoş kokulu lokumu, bu koleksiyonun ana temalarından. Koleksiyonda, gül, limon, fıstıkla lezzetlendirilerek yapılan bu rengarenk şekerlemenin temsil ettiği pudralı renkler kullanılıyor.
AKİDE: Padişaha bağlılığın simgesi, bir saray şekerlemesi. En sevilen Türk şekerlemelerinden olan akide koleksiyonun ikinci teması olarak öne çıkıyor. Tarçın, portakal ve susamla lezzetlendirilen bu lezzetin temsil ettiği grup, mekana aydınlık ve canlılık katıyor. Güneş ve baharat tonları var.
ŞERBET: Osmanlı’nın en sevilen içeceği şerbet, koleksiyonun da en leziz teması. Olgun meyvelerden, güzel kokulu çiçeklerden, lezzetli yemişlerden elde edilen bu güzel içeceğin temsil ettiği saraylara layık renkler bulunuyor.
KAHVE: Osmanlı’dan Avrupa’ya yayılmış gizemli içecek. Kakule, misk ve hatta amber gibi kıymetli baharatlarla tatlandırılan bu içeceğin temsil ettiği grup mekana ağırbaşlılık, asalet ve derinlik kazandırıyor.
BOYANABİLİR OSMANLI DESENLERİ
Koleksiyonda çintemani, kündekari, balık pulu, zencirek, nar, lale ve karanfil olmak üzere 12 boyanabilir Osmanlı deseni de var. Çintemani padişah kaftanlarında, kündekari cami minberlerinde, balık pulu saray ve köşklerin tavan bezemelerinde, bereket sembolü nar genç kızların çeyizlerindeki işlemelerden esinlenmiş. Bu desenler, evlere çağdaş bir Osmanlı esintisi getirmeyi hedefliyor.
İNSANI EZMEMESİ LAZIM
Osmanlı dendiği zaman ilk akla gelen görüntü şaşaalı, varaklı bir dekorasyon. Osmanlı sanatı uzmanı Serdar Gülgün bunun gerçek Osmanlı ruhunu yansıtmadığını söylüyor: “Bu daha ziyade Osmanlı’nın 19. yüzyılda Batı etkisine girip Batılı mekanlara özenmesiyle oluyor. Gerçek bir Osmanlı mekanı ağırbaşlı, sade ama aynı zamanda da çok etkileyici ve ihtişamlı. Abartıdan uzak, insani bir ölçekte bir dekorasyon gerektiriyor. Örneğin; Topkapı Sarayı’nda abartılı büyük, insanı ezen değil kendinizi iyi hissedeceğiniz insani ölçekte mekanlar görürsünüz. Kullanılan mobilyalar Batı’daki gibi varaklı, oymalı koltuklar kanepeler değil, yatay ve oturması rahat sedirlerdir. Bu rahat sedirlerin sadeliği yastıklarla daha ihtişamlı bir hale getirilir. Sedir, Osmanlı dekorasyonun vazgeçilmezi ve günümüzün köşe takımlarının adeta atasıdır. Mekanlarımıza sedirlerle, yastıklarla ve en önemlisi renklerle Osmanlı esintisini taşıyabiliriz. Sade bir zemine yerleştirilmiş yastık, abajur, fener, bakır obje ve halılar Osmanlı’yı bugünün pek çok mekanına taşımanın yolu.”
Modacının ev hali
Seranit’in yeni seramik markası Serra için modacı Bahar Korçan ‘Benim Masalım’ isminde iki yeni seramik karo koleksiyonu tasarladı. Evlerin her alanına uygulanabilecek bu tasarımlar modacının ev halinin izlerini taşıyor
Yeni hazırladığınız serinin ismi ‘Benim Masalım’. Neden bu ismi tercih ettiniz?
- Seramik daha önce çalışmadığım, bilmediğim bir malzemeydi ama aslında hayatımın da çok içindeydi. Hem de özel hayatımın, kendi başıma kaldığım en kişisel anlarının arka fonunu oluşturuyordu. Yemek pişirirken mutfakta ya da banyoda da tek başımıza, kendimizle başbaşa kalmaz mıyız? En derin hayalleri bu anlarda kurmaz mıyız? İşte bu yüzden, koleksiyonunun adı ‘Benim Masalım’. Bahar Korçan’ın ev halinin izlerini taşıyor.
Tasarımlarınızda nelerden ilham aldınız?
- Moda koleksiyonlarım gibi önce bir şiirle başladı, yağlıboyayla devam etti. Ortaya çıkan tüm koleksiyon ‘Benim Masalım’ı anlatan o tablonun parçaları.
Moda tasarımı mı seramik tasarımı mı daha zor?
- Bir tasarımcı olarak farklı malzemelerle çalışmak yaratıcılığı besleyen bir unsur. Seramik bu anlamda hem çalışması rahat, hem yaratıcılığı körükleyen, renkleri rahat kullanmamı sağlayan mükemmel bir malzeme. Koleksiyon belli gruplar halinde toplansa da belirli bir deseni ya da sıralamayı dayatmıyor. ‘Benim Masalım’ aracılığıyla herkes kendi masalını yazsın diye seramikleri istenilen düzen ve şekilde uygulanabilir, uygun iplik renkleriyle kombinlenebilir bir biçimde tasarladım.
DEKO-ÖNERİ
Dekorasyonda kullanılacak renkleri belirlerken evin genel konseptine uygun seçimlerde bulunmak önemli. Evin ışık alışı, mekanın büyüklüğü, kullanılan aydınlatma tipinin seçilen renkle etkileşeceği unutulmamalı. Dış cephe rengini seçerken evin mimarisi ve çevre mimarilerde kullanılan renkler de dikkate alınmalı. Yine çevre binalarla uyumlu ya da zıt tonlar seçilebilir.
ÇIKIYOR
* Evin her bölümünün darmadağan edildiği Punk Shui
İNİYOR
* Feng Shui
O’NUN EVİNİN VAZGEÇİLMEZLERİ
BEHZAT GERÇEKER
* Piyanom
* Klasik müzik notalarımı koyduğum köşe
* Evin çocuklarımla oyun oynadığımız bölümü
* Televizyon koltuğum
* Müzik odamdaki yarı modern tablolar
Yazının Devamını Oku 26 Şubat 2011
Stresli yaşamın içinde en çok ihtiyaç duyulan hiç kuşkusuz deliksiz ve ergonomik bir uyku. Bunu sağlamanın bir yolu da yorgan ve yastık seçiminden geçiyor. Akıllı seçimler sırt, bel, ense, kol, omuz, tutulmalarını ve horlamayı da engelliyor. Ikea’nın doğru seçim için önerileri var
Kaliteli bir uyku için öncelikle nasıl bir yastıkta yatmamız gerektiğine karar vermeliyiz. İki yastık sert ve yüksek üst üste kullanılmamalı. Yer yer yumuşak yer yer sert alanlara sahip; düzensiz ve homojen olmayan yastıklardan da uzak durmanız gerekiyor. Ortopedik boyun yastığıyla yatmanın daha sağlıklı olduğu söylenebilir. Ancak bu yastıklarla da rahat edemiyorsanız kendinizi zorlamamanızda fayda var.
Genelde piyasada üç çeşit yastık bulabilirsiniz. Bunlar alçak, orta yüksek ve yüksek. Eğer yan yatanlardansanız, kaslarınızın yüksek yastıktan gelen bir desteğe ihtiyacı var demek. Sırtüstü yatmayı seviyorsanız orta yükseklikte bir yastık tam size göre. Yüzüstü uyuyanlardansanız alçak yastık tercih edebilirsiniz.
SICAKLIK DERECESİNE DİKKAT EDİN
Yorgana gelince... Seçiminize gece yatakta üşüyüp üşümediğinize karar vererek başlayabilirsiniz. Yorganınızın sıcaklık derecesini belirledikten sonra dolgu malzemesi seçmeniz gerekiyor. Sentetik elyaf, selüloz elyaf ve kuş tüyü gibi seçenekler var. Sentetik elyafların bakımı çok kolay. Elyaf, hava dolaşımını sağlıyor ve yorganın sıcaklık korumasına yardım ediyor. Sık yıkanabildikleri için de alerjik bünyeli insanlar için doğru seçim olarak görülebilir. Selüloz elyaf, teri emerek uzaklaştırıyor. Kuş tüyü dolgu, teri çok iyi emip uzaklaştırıyor. Çocuklar için de en uygun yorgan serin tutan, iyi nefes alan ve yıkaması kolay yorganlar.
Şehirli insanın doğa özlemi
İstanbul Mobilya Fuarı İMOB bünyesinde düzenlenen ve bu yıl 51 firmanın 140 civarında ürünle katıldığı 5. İMOB Tasarım Yarışması’nda Teleset Mobilya, ‘Yemek Odası’, ‘Yatak Odası’ ve ‘Genç Odası’ kategorilerinde üç birincilik birden aldı. Aynı zamanda Green Therappy isimli koleksiyonunu sundu. Markanın genel müdür yardımcısı Fuat Doğan’la bu odalardaki son trendleri ve evlerin ‘yeşermesini’ konuştuk
Evlerde ve dekorasyonda yeşil neden son zamanda bu kadar ön plana çıktı?
Yazının Devamını Oku 19 Şubat 2011
Duvar ve mobilyalarınızın rengi sizin ruh halinizi etkileyip, tamamen değiştirebilir. Kimi renkler enerji verirken kimileri daha dingin olmanızı sağlar. Tuna Ev Genel Müdürü Ayşe Tuna Gülsoy dekorasyonda hangi rengin nasıl etkileri olduğunu anlattı BEYAZ: Sakinliğin ve huzurun rengi. Evinde daha fazla zaman harcayanların da tercihi. Gerilimden uzak kalmak istiyorsanız yatak odasında da beyaz kullanabilirsiniz. Beyazın en çok yakıştığı mekanlar yatak odaları. Çarpıcı etkiler için yüksek kontrast oluşturduğu siyahla; bahar havası yaratmak içinse yeşil ve mavilerle desteklenebilir.
MOR: Pozitif bir enerjiye sahip olanların tercihi. Biraz da arzularına önem verenlerin rengi. Dinginliğin sembolü mavi ve enerjik kırmızının bileşimi olan bu renk; kırmızının dinamizmini ve mavinin sükunetini bir arada sunuyor. Salonlarda ve yemek odalarında şık ve zarif bir hava yaratılmasını sağlıyor.
PUDRA TONLARI: Kırmızı, pembe, turuncu ve sarının farklı oranlarda karıştırılmasıyla elde edilen farklı pudra tonları; barındırdığı renklerin özelliklerini mekanlara taşıyor. Bu tonların uygulandığı mobilyalarla mekanlar daha sıcak ve samimi bir havaya bürünüyor. Salonları neşelendirmek için detaylarda bej, krem ve kahvelerle kullanılıyor.
MAVİ: Hep moda olması, tonlarının farklı ambiyanslar yaratması gibi özellikleri var. Dinlendirici bir ortam sağlıyor. Daha koyu petrole kaçan tonlar, maviyle iç içe geçen sarının etkisiyle enerjik ve şık mekanlar yaratıyor.
YEŞİL: Her renkle kullanılabilen, huzurlu bir atmosfer yaratan yeşil zenginlik ve asaleti de simgeliyor. Farklı tonlarını kullanarak evinizi klasikten moderne kadar geniş bir çerçevede dekore edebilirsiniz.
KAHVERENGİ: Her tonu samimi ve rahat ortamlar yaratmayı sağlıyor. Açık kahverengi tonlarından bej; kahverengiye beyazın karışımı olduğu için ferahlık veriyor. Yalnızlık hissini ortadan kaldırarak mekanın huzurlu algılanmasını sağlıyor.
GRİ: Siyahın asalet ve maskülenliğini, beyazın samimiyet ve feminenliğiyle birleştiren ve mekana derinlik katmayı kolaylaştıran bir renk. Geri planda durarak alanı zenginleştiriyor. Nötr ve her renkle kullanılabiliyor. Özellikle sıcak tonları mekana şıklık ve denge katıyor.
KIRMIZI: Kendinden emin, kesin kararlar veren ve kararında etkili kişilikleri yansıtıyor. Ortamın sıcak olmasını sağlıyor.
SARI: Zeki, pratik düşünen ve entelektüellerin tercihi. Uygulandığı ürünlerle birlikte mekana canlılık kazandırıyor ve olumlu düşünmeye yardımcı oluyor.
Yıkık binadan İtalyan restoranına
Mimar Turhan Kaşo Arnavutköy’de yıkık bir binayı ele aldı, baştan aşağıya yeniledi, dekorasyonunu yaptı. Ve ortaya İtalyan restoranı Antica Locanta çıktı
Turhan Kaşo küçüklüğünden beri resme meraklıydı. Sanat adeta onun yaşam biçimiydi, bu nedenle mimarlık okudu ve kendi bürosunu açtı. Şimdiye dek pek çok projeye imza attı. Ama onu en çok heyecanlandıran işlerinden biri, geçen sene ele aldığı Arnavutköy Aya Starti Taksiarhi Kilisesi yanındaki tarihi yıkık bina oldu. Mekanın dört tarafındaki harabe duvarlar ve ortadaki çöp-moloz yığını onda burayı yenileme isteği uyandırdı. Bu mekanı Türkiye’de yaşayan İtalyan şef arkadaşı Gian Carlo ve eşine önerdi. Çift bir Rum vakfına ait olan bu harabeye hayran kalarak kiraladı. Kaşo mekanı bir bütün olarak yaşatma fikriyle yeniden inşa etmeye başladı.
Betonarme üst kat döşemeleri kırıldı. Bodrum kazısı sırasında altları boşa çıkan yan taş duvarların altlarına temel yapıldı. Alttan gelen yer altı sularını kesmek ve gerçekten izole etmek için de binanın tamamı bohçalandı. Mutfağın ve diğer personelin hizmet noktalarının olabildiğince rahat planlanması için bodrum kat ilaveleri geliştirildi. Ve ortaya üç katlı bu bina çıktı. Turhan Kaşo kullandığı malzemeleri şöyle anlatıyor: “Girişte siyah-beyaz parlak seramik döşeme var. Bu döşemedeki siyah demir ayaklı masaları cesur bir renkle hareketlendiren deri kanepenin yanı sıra kumaş koltuklar ve belli miktarda tül perdeler kullandık. Basamaklarda masif meşe, aydınlatma armatürlerinde de krom metal malzemeler kullandım.”
DEKO-ÖNERİ
Evdeki kötü kokulardan rahatsız oluyorsanız buzdolabına koyacağınız yemeklerin üstünü asla açık bırakmayın. Karbonat da bu kokulardan kurtulmanıza yarar. Evdeki çekmeceleri de ispirtolu suyla silin ve güzel kokulu sabunlarla dolabınızın havasını değiştirin.
ÇIKIYOR
* Chester kanepeler
İNİYOR
* Armut puflar
O’NUN EVİNİN VAZGEÇİLMEZLERİ
SONER SARIKABADAYI (Şarkıcı)
* Meyve suyunu çok sevdiğim için meyve suyu sıkacağım
* Gitarım her zaman yanımda
* Defterim. Her konuda not alırım
* Laptop’um.
* Salondaki berjerimde çok rahat ediyorum
* Yerden aydınlatmalarım
Yazının Devamını Oku 12 Şubat 2011
Taksim’in simgesi ve buluşma noktası The Marmara Taksim yenileniyor. Bu kapsamda otelin girişinden restoranına hummalı bir çalışma devam ediyor. Geçtiğimiz hafta renovasyonunun tasarım direktörü Dan Kwan Türkiye’yi ziyaret etti. Tasarım taslaklarını ve gerçekleşecek değişimi anlattı Tasarım tarzınızı anlatır mısınız?
- Aslında kişisel bir perspektifim yok. Aksine bir karışımın eseriyim. En doğudan en batıya her yerde eserlerim var. Genel olarak tasarımlarımı geçmiş deneyimlerimin en iyi örneklerini kombine ediyorum. Tasarım yaklaşımım projenin sahibiyle aramızdaki enerjiyle oluşmaya başlıyor. Müşteriyi hissetmek çok önemli. İstenen dokunun orada bulunacak insanlarla ilişkilerini düşünerek tasarımı sonuçlandırıyorum.
The Marmara Taksim, Taksim’in simgelerinden biri. Bu otel için teklif aldığınızda The Marmara, Taksim ve Türk kültürü adına nasıl bir çalışma yaptınız?
- The Marmara’nın lokasyonu, olabilecek en güzel yerde. Önüne çıktığınız anda enerjiyi hissedebiliyorsunuz. Dolayısıyla insanların enerjisi otelin tasarımındaki anahtar faktörlerden. Yerel Türk tarzı ve kültürünü kullanarak mekanın simgesel duruşunu daha da vurgulamak istiyorum. Dünya bu akımı ‘Yeni İstanbul’ olarak adlandıracak.
Bunu nasıl yapacaksınız?
- 1990’lardan bu yana İstanbul’a çok kez geldim ve bu sayede Türk kültürünü tanıma fırsatım oldu. Işıklandırmalarda yerel sanatçılar kullandım. Genel olarak müzikal bir etki yaratmak istedim. Çünkü Taksim dendiğinde müzik ön plana çıkıyor.
Otelin hangi bölümlerini yeniliyorsunuz?
- Şu anda tüm bölümler yenileniyor. Restoran üstüne bir proje yaparak başladım. Arkasından tüm otel için bir yenileme çalışmasına karar verildi. Çalışmalarımız 12 aydır sürüyor. Renovasyonun Mayıs’ta tamamlanması planlanıyor. Duvarların bir kısmında farklı bir malzeme kullandık, yünden kumaş hissi alıyorsunuz. Ayrıca mekanı Türk sanatının izlerine rastlanacak bir vitrin haline getirmek istiyoruz.
Sizi en zorlayan bölüm hangisiydi?
- Halihazırda kullanılan bir binada çalışırken sırlarını da keşfediyorsunuz. Örneğin iç mesajlaşma amacıyla kullanılan bir mesaj tüpü karşımıza çıktı, eskiden adisyonlar bu kanallar yoluyla iletiliyormuş.
Hangi malzeme ve renkleri tercih ettiniz?
- Şehrin ve toprağın; mavi, kırmızı, zeytin ağaçları, Boğaziçi’nin günbatımının renklerinden etkilendik. Türk kahvesi gibi bulunduğumuz yeri anımsatan renkler kullandık. Kullanılan malzemeler de ağırlıklı olarak yerel.
MOTİFLERDE TÜRK KAFTANLARI IŞIKLANDIRMALARDA SEMAZENLER
Döner kapıyla, otelin girişinde bulunan ve semazenlerden esinlenlerek yapılan avize aynı anda dönüyor hissi verecek. Bunu tavan aydınlatmalarıyla tamamlayıp lobide tüm alanlara uyguluyoruz. Balo salonundaki kutlama coşkusunun yarattığı atmosferi tavandaki dekora yansıttık. İç dizaynda özellikle renklerin hayatın bir parçası olduğunu gözönünde bulundurduk. The Marmara Chocolate Shop, herkesin rüyası bir düğün pastası şeklinde tasarlandı. Restoranda yemeklerin hazırlanışı canlı olarak keyifli bir şekilde izlenebilecek. Kullanılan metal görünümlü perdeler ve doğal ahşap mobilyalar tasarımın farkını yansıtacak. Tasarım ve motifler Türk kaftanlarından, ışıklandırmaların bazıları semazenlerden ilham alınarak yaratıldı. Otelin ışıklandırmasında ileri teknolojiden yararlanıldı ve az enerji harcayan bir sistem kullandık. Halılarda da kaftan kumaşını tercih ettim. Çok farklı ve çok zevk aldığım işler oldu. Bu çalışmalar yine Türk sanatçıları tarafından sonuçlandırılacak.
ÇİN’DEN MISIR’A KADAR İZ BIRAKTI
The Marmara Taksim’in renovasyonunun tasarım direktörü Dan Kwan, Culinary Institute of America (Amerika Mutfak Sanatları Enstitüsü) ve Columbia Üniversitesi’nde Şehir Planlama ve İşletme bölümünden aynı anda mezun oldu. Pratt Enstitüsü’nden mimarlık derecesi aldı. İtalya’dan Vietnam’a Mısır’dan Hindistan’a kadar geniş bir yelpazede tasarımlar yaptı. Çin’deki Tianjin Four Seasons, Mumbai’deki JW Marriott ve Mısır Hilton Oteli’nde çalıştı.
DEKO-ÖNERİ
Sevgililer Günü’nde aksesuvarlarla odanın atmosferini değiştirebilirsiniz. İşe renklerle başlayın. Bugüne özel kırmızı yastık ve yorganlarla evinize renk verin. Masa üstünü de kırmızı mum ve çiçeklerle süsleyebilirsiniz. Uzun süre bu odada kalacaksanız rahatsız etmemesi için nötr renklerde bir taban yaratabilirsiniz. Ikea, Forum İstanbul mağazasında size bir sevgililer günü odası hazırladı.
ÇIKIYOR
* Çekmeceli ve büyük sehpalar hem laptop hem de yemek için kullanılıyor
İNİYOR
* Yemek masaları hızla gözden düşüyor
O’NUN EVİNİN VAZGEÇİLMEZLERİ
SİNAN AKÇIL (Müzisyen)
* PlayStation. Evde rahatlamamı sağlayan şey
* Işık sistemi. Müzik dinlerken dileğim anda evimi disko ya da romantik bir caz kulübüne çevirebiliyorum
* Piyanom. Kapağını hiç kapatmam. Her an benimle aşk yaşamayı bekler
* Mevlana’dan Düşündüren Sözler kitabı. Rahatlamak için her gece tesadüfen açtığım bir sayfasını mutlaka okuyorum.
* Mikrodalga fırınım. Patlamış mısır delisi olduğum için...
Yazının Devamını Oku 5 Şubat 2011
Modern mobilya tasarımı ve üretiminde uluslararası başarılar kaydeden Derin markası; Derin Sarıyer tasarımı FEK oturma ünitesiyle önemli tasarım ödüllerinden Chicago Good Design Award’ı da kazandı. Mobilya kategorisinde ödül kazanan tek Türk markası oldu. Bir yandan 40. kuruluş yılını kutlamak için kolları sıvadı. Akaretler’deki yeni mağazanın son hazırlıkları neredeyse tamamlandı. Bir de 1981’de Aziz Sarıyer tarafından çekilen 10. yıl fotoğrafına atıfta bulunan bir çekim yapıldı
? Baba mesleği çocukluk hayaliniz miydi?
DERİN SARIYER: Dilruba benden altı yaş küçük. Babam kendi tasarımlarını yapıyor bir yandan da önemli markaları getiriyordu. O ürünler mağazalarımızda ve evimizde bulunuyordu.
? Müze gibi bir evde mi büyüdünüz?
DERİN SARIYER: Evet. Telefonun durduğu altlık bile tasarımdı. Bunlar bana normal geliyordu ama arkadaşlarımın tepkisi beni şaşırtıyordu. Saint-Joseph’i bitirdikten sonra İtalyanca için İtalya’ya gittim. Bilkent Üniversitesi’nde iç mimarlık ve çevre tasarımı okudum.
DİLRUBA SARIYER: Ben de Saint-Joseph’i bitirdim ve iç mimarlık eğitimi aldım.
? Sürekli tasarım konuşulan bir ev miydi?
AZİZ SARIYER: İşi eve asla getirmezdim. Eşim de bire bir meslekten olmadığı için günlük hayat üzerine sohbet ederdik.
Yazının Devamını Oku 29 Ocak 2011
Ünlü tasarımcı Zeynep Fadıllıoğlu ses getiren tasarımlarının yanında bir süredir de hummalı şekilde kitabı Bosphorus and Beyond üstünde çalışıyordu. Son 25 yıldaki tasarımlarının bir kısmını bir araya getiren kitap sonunda bitti. Eser şimdilik İngilizce. Fadıllıoğlu’yla Etiler’deki ofisinde buluşup hem kitabı hem tasarım tarzını konuştum Sizin için mimar da tasarımcı da deniyor. Nedir işin aslı?
- Zeynep Fadıllıoğlu mimarlık firmasının sahibiyim. Ekipte çoğu mimar 20 kişi var. Ama ben mimar değil, tasarımcıyım. Ancak birçok binanın düzeltme ve restorasyonununda da çalıştım.
Tasarım tarzınız nasıl oluştu?
- Kendi köklerimden yola çıkarak işe başladım. Sonrasında buna farklı bir yorum getirmek istedim. Kendi köklerime kıymet verdiğim sırada Türkiye’de herkes modern diye, Avrupa’yı takip ediyordu. İngiltere’de sanat tarihi ve tasarım okurken bize ait eski çinileri bulup topluyordum. Dedemin dünya çapında bir koleksiyonu, eniştemin de çok ciddi hat koleksiyonu vardı. Bunların içinde büyüdüm ve bu toprakların kültüründen esinlendim.
Sizden sonra bir sürü kişi bunu yapmaya çalıştı ama başarılı olamadı...
- Bunun için özel bir şey yapmadım. İlk genç kızlık yıllarımda giyim tarzımda da bu vardı. Sonra Kapalıçarşı’dan aldığım yastıklarla eşim Metin’in (Fadıllıoğlu) mekanlarında değişikler yaptım ve bunlar kendiliğinden çıktı. Aslında zaman içinde kaybolan şeyleri aradım. Ama asla bir şeyin kopyasını yapmadım. Bugünün yaşantısıyla geçmişe bir yorum getirdim. Beni bir tiyatro sahnesini dekore etmem için çağırsalar aynı dönemi yapmaya çalışırım ama tasarımlarımda mutlaka objelere yeni yorumlar katıyorum.
Osmanlı döneminin kültürüyle bu kadar içli dışlı olmak yaşam tarzınıza, konuşmanıza yansıyor mu?
- Aslında modern biriyim. Sadece geleneklerle yaşayamam. Mutlaka yeni bir yorum olmalı. Bunlar tabii evimdeki renklere yansıdı. O kadar güzel bir konuşmam olduğunu düşünmüyorum. Ayrıca sadece Osmanlı değil, en az o kadar Selçuklu’ya da hayranlığım var.
Muhteşem Yüzyıl’daki Osmanlı dönemini yansıtan tasarımları nasıl buldunuz?
- Hoş şeyler gördüm ama detaylı izlemem lazım. Bence güzel bir şey var ortada. Bu bir belgesel değil.
ÇALIŞMALARI ÜÇ YIL SÜRDÜ
Çok uzun zamandır işlerimizin bir kitapta yer almasını istiyorduk. Yurtdışında “Kitabınız yok mu” diye sorarlardı. Bir doğum günümde hediye olarak eşim Metin Fadıllıoğlu kitap yapma arzuma destek olmak istedi. Bir senede tamamlanacaktı ama bütün işlerinin tam olarak hazırlanması üç yılımızı aldı. Bu kitap beni anlatsa da biyografim değil. Ekibim ve benim işlerimdeki duygularımızı yansıtıyor. Bir sürü ödülleri olan bir firmayız. Kitabın tasarımını Clive Cook yaptı. Lord Linley ve Andrew Finkel önsözünü yazdı. Fritz Von Der Schulenburg gibi dokuz önemli fotoğrafçıyla çalıştık. İsmi Bosphorus and Beyond-Boğaz ve Ötesi. Boğaz’da doğdum bu yüzden benim için önemi farklı. Kitap İngilizce ama yakında Türkçe versiyonu da çıkacak. İkincisi için de çalışmalara başladık.
TEKFUR SARAYINI RESTORE ETMEK İSTİYORUM
En unutamadığı projesi: Şakirin Camii. Hem yaratıcılık, hem büyük kitlelerle buluşmak açısından hayatımda büyük değişiklikler yarattı. Bize farklı kapılar açtı. Hiç düşünmediğimiz yönde zenginliğimizi fark ettik.
İlk projesi: Metin Fadıllıoğlu mekanlarını saymazsam, Korkmaz Yiğit’in Platin Konutları’nın örnek dairesini oluşturdum. İç mekanı tamamen farklılaştırmıştık. Elinize sadece çantanızı alıp girebileceğiniz bir daireydi. Çok memnun kalmışlardı.
En zorlayan projesi: Şakirin Camii. Farklı zenginlikleri vurgularken saygılı olup haddimizi aşmamak, toplumun yapısı dışına çıkmadan bir şeyler üretmemiz gerekiyordu.
En yapmak istediği projesi: Tekfur Sarayı restorasyonu.
OSMANLI DENİLEN ŞEYLERİN ASLINDA ÇOĞU ARABESK
Şimdilerde Osmanlı diye yapılan şeylerin çoğu aslında arabesk. Osmanlının ilk zamanları ince ve sadeydi. İnsanlar size etiketler yapıştırmayı seviyor ve her yaptığınıza Osmanlı deniyor. Ama bizimki bir yorum. Artık bizden kopya edilen şeyleri asla kullanmıyoruz. Tasarımda imzamız; renklerimiz, dokularımız, zengin derinliklerimiz ve zamansızlığımız.
DEKO-ÖNERİ
İnsanlar evlerinde vakitleri daraldığı için kendilerine ve ruh huzurlarına daha çok önem veriyor. En rahat dinlenilen banyolar ve yatak odaları artık oturma odaları kadar önem kazanıyor. Fonksiyonel tasarımlar ön plana çıkıyor.
ÇIKIYOR
* Evlerde turuncular, yeşil renkler
İNİYOR
* Taş renkleri
O’NUN EVİNİN VAZGEÇİLMEZLERİ
* En çok sedir gibi derin kanepelerim üstünde bir şey izler ya okurum
* Çok yastığım var. İnsanlar otururken rahat etsin istiyorum.
* Halım çok önemli. Çünkü üstünde yoga yapıyorum.
* Küçük puflar... Ayağımı uzatmazsam olmaz!
Yazının Devamını Oku 22 Ocak 2011
Oturma odası evin en temel yaşam alanı. Bu odada dinlenip misafirlerinizi ağırlayabilir ya da çalışabilirsiniz. Tüm bu eylemler için de birçok eşyaya ihtiyaç duyarsınız. Tabii bu eşyaların hepsinin ortada olmaması ve çok yer kaplamaması lazım. İşte oturma odalarını en fonksiyonel şekilde kullanmak için tüyolar.
Evlerin en çok zaman geçirilen, konforu ve kullanım biçimiyle kişiye özel ihtiyaçların karşılandığı odaların başında oturma odası geliyor. Bu yüzden oturma odaları, farklı durumlarda ortaya çıkan çeşitli ihtiyaçlar için yeniden düzenlenebilme esnekliğinde dekore edilmeli. Bunun için öncelikle bu odada yapacağınız aktivitelere karar vermelisiniz. Sonra da bunlara uygun fonsiyonlarda mobilya seçmeye başlamalısınız. Ardından aksesuvarlarla odanın atmosferi tamamlayabilirsiniz.
Oturma odasında kullanılacak renklere karar verirken, bu alanın misafirler tarafından da sık kullanılacağı unutmayın. Uzun süre bu odada kalındığında rahatsız etmeyecek pastel tonlarda bir zemin yaratmak faydalı olabilir. Büyük mobilyaları bile bu renklerde seçmek size büyük avantaj sağlayacak. Odayı sıkıcılıktan ve tekdüzelikten kurtarabilmek içinse, birbiriyle uyumlu tonları ve desenlerden yararlanabilirsiniz.
ODANIZIN KULLANIM KALİTESİNİ ARTTIRIN
Oturma odasına mobilyaları yerleştirirken odanın şeklini ve boyutlarına dikkat etmek lazım. Alanı fonksiyonel olarak kullanabilmek önemli. Örneğin, televizyon, DVD oynatıcı gibi birçok elektronik eşyanın bulunduğu bu alanda çok iyi bir kablo düzenlemesi yapmak, derli toplu görünmesini sağlar. Kutular gibi, düzen sağlayacak birçok aksesuvar bu konuda işinize yarayabilir. Ha keza çekmece ve kapaklı dolaplar da... Alan darsa odanın yüksekliğinden yararlanabilir; ek üniteler veya raflarla dikey saklama çözümleri yaratabilirsiniz.
ÇARŞIDAN BİLDİRİYORUM
Ikea’da oturma odaları için 8 bini aşkın ürün var. Mesela ‘Hatten sehpa’, üstü açılabilir tasarımıyla ihtiyaç duyulduğunda tepsi vazifesi görüyor. Saklama bölmesi eşyalarınızı toparlıyor. Flört kumandalık aynı anda dört kumandayı farklı bölmelerde saklayabildiği gibi, el altında bulunması istenen gazete veya dergilere de yer açıyor. Lerberg CD/DVD duvar rafı gizli duvar bağlantıları ve şık tasarımıyla odanın görüntüsünü bozmadan fonksiyonellik sağlıyor.
KANUNİ’NİN TASARIMLARI
Muhteşem Yüzyıl senaryosu ve kostümleriyle gündemde. Tabii bir de dizide kullanılan aksesuvarlar var. İşte Kanuni ve Hürrem’in elinde gördüğünüz bardaktan sahana pek çok ürün Lale Devri markası imzalı. Markanın ‘Muhteşem Yüzyıl’ macerası dizinin sanat yönetmeni Nilüfer Giritlioğlu’nun mağazayı ziyaret etmesiyle başladı. Mağazadan ürünler seçildiği gibi 50’den fazla sıfırdan tasarım hazırlandı. Kanuni adında bir seri yaratıldı. Dizide kullanılan gümüş ürünlerin bir kısmı 925 ayar saf gümüş, geri kalanıysa mikron kaplama.
Yazının Devamını Oku 8 Ocak 2011
Duvar dendiğinde aklınıza ne geliyor? Geleneksel tuğla ve dökme beton. Hadi en fazla alçıpan duvarlar... Ama artık loft evlerin ve rezidansların çoğalmasıyla duvarlar da kendini yeniledi. Ortaya yeni bölme sistemler ve tasarımlar çıktı. Bu bölme duvar sistemleriyle yaşam alanlarınızı bölerek kendinize ait yeni odalar oluşturabiliyor, varolan yerinizi daha ergonomik hale getirebiliyorsunuz
Bölme duvar sistemleri, cam ve modül kullanımıyla kısmen veya tamamen saydamlaştırılarak tasarlanmış duvar olarak da tarif ediliyor. Bölme duvarlar aynı zamanda estetik görüntüleri ve işlevsel oluşlarıyla da ilgi görüyor. Hafif olmaları rahatlıkla yerlerinin değiştirilmesini sağlıyor. Akustik olma özellikleri de onlara artı değer katıyor. Çalışma ortamlarını çevresindeki gürültüden izole etme ve yangın tehlikesine karşı yalıtım özelliğine de sahipler. Dayanıklı alüminyum gövde profilleri, esneme ve deformasyonu ortadan kaldırıyor.
ZARAR VERMEDEN TAKILIP SÖKÜLÜYOR
Modüler duvarlar sizin yaratıcılığınıza bağlı olarak evin herhangi bir mekanında kullanılabiliyor. Eğer salonunuz biraz genişse ikiye bölebilir; böylece kendinize bir oturma odası yaratabilirsiniz. Ya da çalışma odasınızın bir bölümüne bölme duvar uygulayarak bu alanda kendinize bir de ayrı bir dinlenme odası yapabilirsiniz. Taban ve tavan profilleriyle mevcut zemin ve asma tavan sistemlerine sorunsuz bağlanıyor. Montaj çok kolay. İstediğiniz zaman sökebiliyorsunuz. Evinize hiçbir zarar vermiyor. Yüzey kaplamaları kolayca temizlenebilme özelliğine sahip.
Son dönemde bölme duvarlarda gün ışığından daha fazla faydalanmak, şeffaflık, yalın çizgilerin ön plana çıkması gibi endişelerle cam sistemler tercih ediliyor. Bu camların yüzeyi isteğe bağlı olarak desenlerle süslenebiliyor. Veya üzerlerine resim uygulaması bile yapılıyor. Bunun yanı sıra laminant, kumaş, doğal ahşap seçenekleri de var.
60 DESİBELE KADAR YALITIM
Bölme duvarlar da yeni teknolojilerden etkileniyor. Onların da hareketli, yarı otomatik, tam otomatik çalışanları mevcut. Bu duvarlada ses yalıtım özelliği daha fazla. Genelde otel, okul, konferans salonları, eğitim ve toplantı salonlarında kullanılıyor. İstenirse salon mutfak arasında, salon çalışma odası arasında veya yatak odası banyo arasında farklılık yaratmak için kullanmakta mümkün. Türkiye’de Aspen tarafından satışı gerçekleştirilen Alman Dorma markası 60 desibel’e varan ses yalıtım değerleri sunuyor.
Bu bölmelerin fiyatı seçilen malzeme, sistem tipi ve metrajına göre değişkenlik gösteriyor. Eğer bölme duvar yaptırmayı düşünüyorsanız ürünlerin sağlamlığına ve fonksiyonelliğine dikkat edin. Yangın ve ses sertifikalarını mutlaka görün.
ÇARŞIDAN BİLDİRİYORUM
* Tchibo’da satılan Cafissimo tek bir makineyle değişik kahve türleri hazırlıyor. Bu makineyle filtre kahvenin yanı sıra kolayca espresso, Americano, latte macchiato, cappuccino yapmak mümkün. Gereken basıncı ve su miktarını makine kendisi ayarlıyor. Tek kullanımlık vakumlu kapsüller, kahvenin aromasını fincana kadar koruyor.
İstenilen kahve türüne göre ayarlanabilen üç kademeli basınç sistemi ve 15 bara kadar yükselebilen demleme basıncı sayesinde farklı kahve türleri her seferinde aynı profesyonel kalite ve lezzetle elde ediliyor. Farklı renk seçenekleri bulunan kahve makinesi Cafissimo’nun, Standart Antrasit rengi yeni fiyatıyla 169.95, diğer renkleri 189.95 lira.
* De’Longhi’nin mini fanlı ısıtıcıları evinizde yaz aylarının sıcaklığını hissetmeniz için tasarlandı. Evinizin istediğiniz odasında kullanabileceğiniz fanlı ısıtıcılar aynı zamanda dört farklı renk seçeneğine sahip. Güvenlik termostatı sayesinde fanlı ısıtıcınızın sıcaklığı istediğiniz şekilde ayarlanabiliyor. Elektrik tasarrufu sağlıyor.
DEKO-ÖNERİ
Duvarlarını bu kış yenileyip renklendirebilirsiniz. Bunun için imdadınıza stensil baskılar ve duvar kağıtları yetişiyor. Büyük baskıların kişileri şaşırtma özelliğini kullanarak normal boyutlardaki objeleri duvar kağıtlarına taşıyabilir ve çarpıcı etkiler yaratabilirsiniz. Ayrıca yakın çekim fotoğraflanmış çiçekler, taşlar veya balıklarla bakım gerektirmeyen bir akvaryum veya bahçe de yaratmak mümkün. Mutfağınız için bulaşık makinesinin yanına tabakların yığıldığı bir model seçerek mekana espri katabilirsiniz. Manzara fotoğrafları da odalarınızı daha geniş göstermenizi sağlayıp derinlik kazandırıyor. Balkonlarınızı yeşillendirmek için vaktiniz yoksa balkon duvarlarınızda yerden çimlerin yükseldiği modellere yönelebilirsiniz.
ÇIKIYOR
* Duvarlara asılan büyük baskı fotoğraflar
İNİYOR
* Yağlı boya tablolar
O’NUN EVİNİN VAZGEÇİLMEZLERİ
DERYA BÜYÜKUNCU (SPORCU)
* Televizyon izlediğim oturma grubum
* Çok vakit geçirdiğim bilgisayar ve çalışma masam
* Gardrobum
* Gelen arkadaşlarımı ağarladığım yemek masam
Yazının Devamını Oku