Paylaş
Merhaba Güzin Abla, ben 29 yaşında bir kızım. 3 yıl sevgililik ve 6 ay nişanlılık süreci yaşadım.
Çok seviyordum, gözüm ondan başkasını hiç görmedi.
Üniversitemi bir kenara bırakarak onunla bir yola girdim.
Gittikçe kendimi ona teslim ettim, göremedim, anlayamadım...
Onunla bazı çok özel şeyler yaşadık. Ben öyle şeyler yapmak istemediğimi söyledikçe, o beni ikna etti...
Ben de her yaşadığım olaydan sonra utancımdan kendime olan öz saygımı kaybettim.
Ayrılma konusuna gelince evlendikten sonra ailesiyle birlikte oturmamı istedi ve kabul etmedim.
Birey olamamış, ailesinden kopamamış bir kişiydi.
Aslında bana daha önce de “eğer bir gün seninle ailem arasında kalırsam onları seçerim” demişti ve öyle de yaptı.
Nişanı attı. Gitmesin diye ikna etmeye çalıştım, “birlikte yapamayız” dedi ve gitti.
Ben ondan seçim yapmasını istememiştim, sadece ailesiyle oturmak istemedim.
Ona çok az eşya alarak düğünü de çok masraf yapmadan yapabileceğimizi söyledim.
Tek istediğim sadece kendimize ait bir evimiz olmasıydı...
Ben göremedim, her şey ayrıldıktan sonra yerine oturdu.
Demek istediğim bu zamana kadar ben daha önce böyle şeyler hiç yaşamadım ve kendimi hep korumuştum.
Şimdi onunla yaşadığım tüm o özel olaylar kendime olan öz saygımı kaybetmeme sebep oldu.
Kendimden tiksiniyorum. Midem bulanıyor, aynada kendime bakamıyorum.
Ben ne yapacağımı bilmiyorum ablacığım. Ölmek istiyorum bu utançtan kurtulmak için.
Ve tüm genç okurlarınıza seslenmek isterim: Kimse için kendinize olan öz saygınızı kaybetmeyin! ◊ Rumuz: Kimseye anlatamıyorum
YANIT
Sevgili kızım, bu ilişkinin sonlanmış olmasına ben çok sevindim inan. Şimdi bana kızabilirsin ama sana açık söylemek isterim, bu adamdan sana asla bir eş, bir hayat arkadaşı olmazmış.
Baksana daha baştan tercih gerekirse ailesini seçeceğini açıkça söylemiş. Bu adam seninle pek yüzeysel bir ilişki kurmuş ve senin muhafazakâr bir yapın olduğunu bile bile sana baskı yapıp bir tür zorla sana sahip olmuş.
Çünkü bu tür beraberlikler ancak her iki tarafında isteği üzerine olur. Yoksa bu hemen hemen tacize girer. Üstelik bu adam seni sevmiş olsaydı, senin her beraberliğinizden sonra ne kadar üzüldüğünü, ne kadar sorun yaşadığını görüp vazgeçerdi.
Oysa bu adam neredeyse bir şekilde senden kurtulmak için bahane aramış.
Senin haklı olarak, ailesiyle birlikte oturmak istememeni sorun yapmış. Bu senin hakkın değil mi? İnsan evlendiği zaman elbette kendine ait bir yuvası olsun ister.
Şartlar uygun değilse, o zaman karşılıklı olarak bir karar alınır.
Ama böyle anında kestirip atmak bu adamın yapısını ve tiyniyetini gösteriyor.
Seninle oyalanmış, seninle hoşça zaman geçirmiş, ilk fırsatta da senden ayrılıvermiş.
Şimdi üzülmen, kendini suçlaman, kendinden nefret etmen ya da o saçma sapan intihar düşüncelerine kapılmak yerine, “İyi ki böyle evlenmeden ayrılmışım, yoksa kim bilir ileride ne büyük acılar yaşayacaktım” diye düşünmeli, şükretmelisin.
İstemeden yaşadığın o beraberliklere gelince, sen nişanlandığın ve evlenmeye hazırlandığınızı düşündüğün için belki de bir yerde zaaf göstermek zorunda kalmış olabilirsin. Onun seni terk edeceğini düşünmemişsindir elbette.
Ancak işte gördüğün gibi hayatta hiç kimseye güven olmuyor. 29 yaşına gelmiş, olgun olması gereken bir genç kız bile insanları tanıyamamış işte.
Ama üzülme bu yaşadıkların dünyanın sonu değil, değersiz bir insanla beraber olmaktansa, bir süre yalnız kalabilirsin.
Üstelik bütün bu yazdıkların arasında ondan kısa süre içinde soğumayı başardığını görüyorum, ki bu senin için çok iyi.
Baksana okurlarıma öğüt bile vermişsin. Hem de bundan sonra hayatına girecek erkeğe güvenmeden önce, iyi tanıman gerektiğini öğrenmişsin işte.
Paylaş