Paylaş
Merhaba Güzin Abla, benim sorunum mutlu olmayı becerememek ya da mutlu olsam bile fark edememek...
Ben 25 yaşında bir kızım. Bugüne kadar 1-2 arkadaşlık dışında ciddi manada sevgilim olmamıştı. Sevmeyi de sevilmeyi de tam beceremedim. Gerçeği söylemek gerekirse hiç sevgilim olsun istemedim zaten. Lise yıllarında bana çocuksu ve saçma geliyordu. Hayalim 20’li yaşlara gelip ciddi bir ilişkiyle evlenmek mutlu bir yuva kurmaktı. O yüzden öyle kısa sürecek ilişkilere yaklaşmadım.
Bu süreçte sevdim de tabii ama platonik oldu hepsi. Sevildim ama onları da ben sevemedim. Yani hiç ciddi bir ilişkim olmadı. Fakat ilgiye sevgiye hep muhtaç kaldım.
Ben çok fazla dizi izlerdim. Dizilerdeki erkeklere hayranlık duyar, oradaki aşklara ise aşırı özenirdim. En basit aşk sahnesi bile gözlerimi doldururdu. Resmen dizilerle mutlu olan asosyal biri haline gelmiştim. Başta bana etki edeceğini düşünmedim ama artık büyüyüp mezun olup hayatıma biri girene kadar o toz pembe film sahnelerinde yaşadım durdum.
Ben de öyle yakışıklı, delikanlı, karakterli erkekler bekliyordum artık. Derken biri karşıma çıktı. Kendisi efendi, işi iyi, olgun, ailesine değer veren, beni seven, saygı duyan, sorumluluk sahibi, romantik bir erkek.
Hayallerimdeki gibi değildi. Ben kaçtım, o kovaladı ama hiç pes etmedi ve gerçekten sevdiğini hep hissettirdi.
Ailem de onu çok sevdi, bana baskı yaptılar. Ben yaklaşık 2 yıl kabul etmedim. En büyük sebebi tip olarak tam beklediğim gibi olmaması. O ise sakin bir şekilde pes etmeden devam etti. Aileler de herkes benim ağzımdan çıkacak evet kelimesini bekliyordu.
Ben ise bu 2 yıl boyunca kendi kurduğum hayal dünyasından çıkamadım. Acı çeke çeke sonunda kabullendim. Çünkü aradığım kişiyi 25 yaşına kadar bekledim, gelmedi. Bu kadar karakteri iyi olan birini de kaybetmek istemedim. Rüyamdan uyandım, kabul ettim.
2 farklı şehirde olduğumuz için çok sık görüşemiyoruz, fakat iyi anlaşıyoruz. Seviyor muyum ya da sevebilir miyim bilmiyorum. Ama onunlayken mutlu oluyorum. Aramızda küçük yakınlaşma oldu ve çok iyi hissettim.
Ama yanından ayrılınca yine kafam karışıyor. Acaba sevemiyor muyum? Yoksa seviyorum ama uzaklık mı etkiliyor? Artık mutlu olmak, evlenmek de istiyorum. Ne yapmalıyım bu ilişkiyi sürdürmeli miyim?
◊ Rumuz: Hayal dünyası
YANIT
Sevgili kızım, dizilerin gençler üzerindeki etkisi bununla kalmıyor. Zaman zaman çarpık ilişkilere, şiddete ve kanun dışı davranışlara da yol açabiliyor. Senin yaşadığın bu hayal alemi belki 17 yaşlarda bir genç kızın dünyasında önemli bir yer işgal edebilirdi.
Onun beklentilerini yönlendirebilirdi. Ama bu hayaller, hâlâ senin gibi 25 yaşına gelmiş, belirli bir olgunluğa erişmiş bir kızın yaşamında etkili oluyorsa bu yanlıştır. Masallardaki gibi beyaz atlı prensi bekliyorsun sanki... Ne yazık ki bu prensler gerçek hayatta yok...
O halde karşına çıkan bu kısmeti tepmemelisin. Sen söylüyorsun, bu genç adamın çok düzgün, sorumluluk sahibi, seni seven ve sabırla bekleyen biri olduğunu...
Bu zamanda böyle bir erkeği bulmuş olman bile bir şans. Tek kusuru senin hayallerindeki o yakışıklı dizi kahramanına benzemeyişi anlaşılan... Sevgili kızım böyle bir yakışıklıyı daha ne kadar bekleyeceksin ya da böyle bir erkek karşına çıksa da, bakalım seni sevecek, sana sadık olacak mı? Senin diğer beklentilerine karşılık verebilecek mi?
Evlenmek istediğini söylüyorsun, evlilikte bir kadının en çok ihtiyacı olan şey, eşinin sorumluluk sahibi olmasıdır.
Üstelik bu özellik giderek yok oluyor, evlenmek düşüncesi de eskisi kadar yaygın değil gençler arasında. Onlara da hak vermek gerekiyor. Çünkü bugünkü ekonomik koşullarda her şey o kadar zorlaştı ki...
Bence karşına çıkan bu fırsatı kaçırmamalısın. O gencin değerini bilmelisin, yoksa hayallerin seni yalnızlığa mahkûm edebilir.
Paylaş