Konya bu ligin en zor deplasmanlarından biri ve Beşiktaş dün Mert Günok’un henüz ilk dakika dolmadan topu ayağının altından kaçırmasıyla maça adeta 1-0 yenik başladı. Saiss, Tayyip Talha ve Welinton’u birlikte kadroda görünce “Acaba Beşiktaş, 3’lü savunma kurgusuyla 3-4-3 mü oynuyor?” diye düşündük ancak Faslı stoper orta alanda savunma hattının önünde görev yaptı.
SAiSS KUSURSUZ OYNADI
Şenol Güneş ikinci yarıda kendisini stopere çekerken, Saiss’in her 2 bölgede de kusursuza yakın oynadığını gördük. İlk yarıda topa sahip olan fakat rakip ceza alanında etkili olamayan Beşiktaş, ikinci devrede İlhan Palut’un Muhammet’i çıkarıp orta sahayı kalabalıklaştırmasıyla oyunun kontrolünü de Konyaspor’a kaptırdı.
Şenol Güneş’in Welinton’u çıkarıp Tayfur’u sağ öne; Saiss’i de stopere çeken hamlesi dengeleri değiştirdi. Dağınık bir oyun ortaya koyan Redmond’un yerine giren N’Koudou da gününde olunca siyah beyazlılar pozisyonlar buldu. Ancak Beşiktaş risk aldığı bölümlerde takım boyu çok uzun olduğu için Konyaspor’a geniş alanlar bıraktı ve kalesinde büyük tehlikeler yaşadı. Son solukta kazanılan bir maç olsa da Beşiktaş’ın alan daraltmayı ve takım boyunu kısaltmayı öğrenmesi şart. Dün Saiss ve Gedson Fernandes çok iyi futbol sergilediler. Konyaspor ise özellikle 1-1 iken yakaladığı fırsatları kullanamadı ve kazanacağı bir maçtan puansız ayrıldı.
Derbide ilk yarıda Okan Buruk’un Fenerbahçe’ye özel planı net bir şekilde tuttu. Sarı lacivertlilerin 3’lü çizgi savunmasının arkasına direkt paslarla geçen Galatasaray, Barış Alper ile çok etkili oldu. İlk 45 dakikada 13 top kaybı yapan Kerem, biraz gününde olsa Galatasaray 1 golden fazlasını da bulabilirdi. Fenerbahçe orta alanla hücum arasındaki bağlantıyı bir türlü kuramadı ve çok fazla top kaybı yaptı. Bunun nedeni 3-4-3 düzeninde Ferdi ve Osayi’nin çizgide oynamaları ve orta alanın merkezinde çok geniş bir alanı 2 oyuncuyla Crespo ve Arao ile kontrol etmek durumunda kalmalarıydı.
JESUS’UN HAMLELERi YETMEDi
Galatasaray, net santrforsuz düzende top rakipteyken orta alanda 6 kişilik bir blok oluşturdu ve Fenerbahçe’ye sayısal anlamda kurduğu üstünlük ile oyun kurmasına izin vermedi. İkinci yarının başında Jorge Jesus, Gustavo Henrique’yi çıkartıp Lincoln’ü sahaya sürdü ve 4’lü savunmaya döndü. Ancak bu değişiklikler de Fenerbahçe için yolunda gitmeyen işleri düzeltmek için yeterli olmadı. Dün oyunu çok iyi kurgulayan Okan Buruk ilerleyen dakikalarda yaptığı değişikliklerle takımının ivmesini daha da yukarıya çekmeyi bildi.
SADECE FERDi AYAKTA KALDI
Derbide son derece sakin, sahada ne yaptığını bilen Fenerbahçe’nin zaaflarından faydalanan Galatasaray, haklı bir galibiyet elde etti. Derbi karnesi zayıf olan Jorge Jesus ise dün bir iç saha derbisini kötü oynayarak kaybederken Okan Buruk, Beşiktaş’tan sonra Fenerbahçe’yi de mağlup ederek taktiksel olarak tartışılmayacak bir başarı daha elde etti. Fenerbahçe’de ayakta kalan tek isim Ferdi olurken Galatasaray’da başta Barış Alper olmak üzere Nelson, Abdülkerim ve Berkan çok iyi performans gösterdiler. Kerem de çok çalıştı. Üzerinde çalışılmış bir planı cesur bir 11 ile sahaya yansıtan Okan Buruk dünkü Kadıköy zaferinin mimarı oldu.
Beşiktaş maça kararlı ve rakibine ev sahibi olduğunu hissettirerek başladı. Öyle ki ilk 20 dakika topa sahip olma oranları siyah beyazlı takımın lehine %84’e 16 idi. İlk bölümde sadece kendi yarı sahasında oyunu kabul eden Kasımpaşa, Cenk Tosun’un golünden sonra kabuğundan çıkmaya başladı. 3 kez Beşiktaş kalesinde tehlike yaratan lacivert beyazlılar, kaleci Mert Günok’un iyi oyunu sayesinde eşitlik sayısını bulamadı.
N’KOUDOU YiNE FiNAL PASLARINDA BAŞARISIZDI
İlk 45 dakikada toplam 12 top kaybı ile oynayan Kevin N’Koudou yine final paslarında başarısızdı. Devrenin son anlarında Wout Weghorst ile farkı ikiye çıkartan Beşiktaş için maçı izleyenler “artık 3 puanı cebine koydu” diye düşündü.
İkinci yarıda etkisiz ve silik bir oyun ortaya koyan Beşiktaş’ta Şenol Güneş, N’Koudou ve Cenk Tosun’u oyundan alıp Atiba Hutchinson ile Jackson Muleka’yı sahaya sürdü. Burada amaç orta alanda Salih Uçan ve Gedson Fernandes’in üzerindeki yükü azaltmak ve orta alanı güçlendirmekti. Ancak büyük tecrübe Atiba’nın kaptırdığı top sonrasında gelen Kasımpaşa golü Beşiktaş’ı paniğe itti.
RAKiBE BU KADAR MAHKUM OYNAMASI DÜŞÜNDÜRÜCÜ
Kasımpaşa’nın 2-0’a rağmen maçı bırakmaması ve son ana kadar asılması takdiri hakediyor ama hafta içi bay geçmesine rağmen Beşiktaş gibi bir takımın evinde oyunu bu kadar rakibe bırakıp mahkum oynaması düşündürücü.
Beşiktaş’ın önünde şimdi 5 maçlık zorlu bir fikstür var ve bu maçların 4’ü deplasmanda. Valentin Rosier, Romain Saiss ve Josef de Souza’nın dönmesiyle birlikte takım savunmasındaki sorunlar büyük ölçüde tamir olacaktır. Ancak Şenol Güneş’in oyunun tamamında rakibine hükmetmeyi öğrenmesi gerekiyor.
Fenerbahçe belki de sezonun en kötü başlangıcını yaptığı maçlardan birini oynadı. İlk yarım saatlik bölümde oyunun kontrolünü eline almakta zorlanan sarı lacivertliler Antalyaspor’un golüne de geç reaksiyon gösterdi. Fenerbahçe, ilk yarının son bölümünde Antalyaspor’u baskı altına alsa da devreyi isabetli şut atamadan tamamladı. Hücumda merkezden hemen hemen hiç hücum yapmayan sarı lacivertliler, kenarları kullandı.
2. YARI DAHA KARARLIYDI
İkinci yarıda gol için daha kararlı gözüken Fenerbahçe, yüksek tempo ve baskıyla Antalyaspor’a üstünlük kurdu. Yine kanatları kullanan Jesus’un takımı golleri kendi sağ kanadından geliştirdiği hücumlarla buldu.
DENGELERi KiNG DEĞiŞTiRDi
Her ne kadar Michy Batshuayi, 2 gol atmış olsa da hücumda dengeleri değiştiren Joshua King idi. İkinci yarıda ikili mücadelelerin değerini bilen, topu kazandığı zaman daha hızlı dolaştıran Fenerbahçe, bu şekilde dengeleri lehine değiştirdi. Antalyaspor ise ikinci yarıda maçın duraklama anlarına kadar hemen hiç hücuma çıkamadı. Aradığı geçiş hücumlarını bulamadı ve 2-1 geriye düştükten sonra bile mahkûm oynadı. Fiziksel olarak çok düştüler. Bu oyun Galatasaray derbisi için yeter mi? Hayır. Ancak alınan 3 puan Fenerbahçe açısından çok değerliydi.
Josef de Souza’nın dönüşünün orta alanda Beşiktaş’a büyük güç kattığını gördük. Sadece defansif olarak değil; artan pas kalitesi de dün özellikle ilk yarıda siyah beyazlıların olumlu yönüydü. Adana Demirspor ise ofansif opsiyonları çeşitlilik gösteren bir takım olmasına rağmen sadece kendi sol kanadından etkili olmaya çalıştı. Geçen hafta Gaziantep’te oyuna girip asist yapan Masuaku, dün de attığı golün dışında iyi futboluyla takımına yardımcı oldu.
SAHANIN EN İYİSİ GEDSON'DU
İkinci yarıda Adana Demirspor, Henry Onyekuru ve Fredrik Gulbrandsen ile yakaladığı fırsatları değerlendiremedi.
Beşiktaş son bölümde telaşlı hareket ederken Adana Demirspor’un son bölümde risk alıp siyah beyazlıların kalesine yüklendiği bölümlerde bıraktığı geniş alanları kullanamadı. Dün Beşiktaş’ta sahanın en iyisi Gedson Fernandes idi. Ayrıca kaleci Mert Günok da 3 direğin arasında güven veriyor.
Beşiktaş, Avrupa’nın elit takımları ve teknik adamları tarafından hızla terk edilen, son dönemde giderek gözden düşen 4-2-3-1 düzeniyle başladı. Üstelik savunmanın önünde Necip-Atiba ikilisiyle. Şenol Güneş, Atiba ve Necip’in birlikte oynadığı bir orta sahadan ne bekledi? Üretkenlik nasıl sağlanacaktı?
PAS ARASI VE TOP KAPMA SIFIR
Şenol Güneş ve Beşiktaş’ı çalıştıran diğer teknik adamlar orta sahaya Necip’i koyarak bu bölgeyi sertleştireceklerini düşünerek hep aynı yanılgıya düşüyorlar. Hiçbir zaman sonuç alamadıkları gibi rakamlar da Necip’in asla sanıldığı gibi defansif bir güç katmadığını gösteriyor. Dün sadece 2 sahipsiz top kazanan emektar futbolcu sadece 3 ikili mücadeleye girmiş ve 1’ini kazanmış. Pas arası yok, top kapma da ‘0’. Halbuki bu rakamlar Gedson Fernandes için 8 sahipsiz top kazanma ve 18’de 12 mücadele kazanma şeklinde.
MASUAKU VARKEN NEDEN UMUT?
İlk yarıda hiç birşey üretemeyen Beşiktaş, özellikle de 67. dakikadaki değişikliklerden sonra çok etkili hücumlar yaptı. Ancak bir başka tartışma konusu da neden Masuaku gibi kaliteli bir sol ayak varken Umut Meraş oynuyor? Bir not da N’Koudou için...
Dün yaptığı sorumsuzluk kabul edilemez. Ayrıca gününde olmadığı zaman tüm topları ezen sürekli yanlış tercihler yapan, oyun zekası son derece düşük bir futbolcu.
Gaziantep deplasmanında Gedson Fernandes ve kaleci Mert Günok dışında iyi oynayan Beşiktaşlı futbolcu yoktu. Hal böyleyken de 1 puan kötü sonuç olmadı.
Şenol Güneş, Şanlıurfaspor’u kolay geçeceğini düşünerek özelllikle savunmada farklı tercihlerle takımını sahaya sürdü. Konuk takımın ilk 15 dakikada gelen 2 şok golü futbolun hangi seviyede olursa olsun ciddi bir oyun olduğunu bir kez daha hatırlattı.
Şenol Hoca, henüz 29’uncu dakikada yaptığı 2 hamleyle oyuna ilk müdahaleyi yaptı. Fiziksel olarak takımın gerisinde olan Atiba ve Delle Alli’yi oyundan çıkarıp, Tayyip Talha ve Gedson Fernandes’i görevlendiren deneyimli teknik adam Necip’i de orta sahaya çekti. Tayyip Talha savunmayı; Gedson da orta alanı toparladı ve Beşiktaş, aradığı nitelikli baskıyı ilk yarının son bölümünde kurdu.
WOUT WEGHORST GiRDi, CENK TOSUN RAHATLADI
İkinci yarıda tempoyu daha da yükselten siyah beyazlılarda Weghorst’un da oyuna girmesiyle Cenk Tosun baskıdan kurtuldu ve alanlar bulmaya başladı. Nitekim usta golcü attığı 2 golle maçı beraberliğe taşıdı. 2-2’den sonra direnci kırılan Şanlıurfaspor karşısında N’Koudou da sol kanada hareket getirince Beşiktaş, kalitesini ve ağırlığını iyice hissettirdi. Kevin N’Koudou ve Weghorst’un golleriyle de maçı 4-2’ye getirerek son bölüme rahat girdi.
ALLi iSTENEN SEViYEDE DEĞiL
Dün Cenk Tosun’un golcülüğü ve Gedson’un orta sahadaki müthiş futbolu 2’nci yarıda fark yarattı. İlk yarıdaki dağınık Beşiktaş, lige hazır görünmezken 2’nci yarıdaki tempo, baskı ve gole yönelik oyun Şanlıurfaspor karşısında bile olsa izleyenlere keyif verdi. Beşiktaş, açısından en büyük olumsuzluk Dele Alli’nin fiziksel olarak bir türlü istenen seviyeye gelememesi.
<iframe width="740" height="440" src="https://www.youtube.com/embed/-qhlSR2kMWA" title="'Arjantin değil, Messi kazandı' | Messi'den yılların intikamı! 'O mutlu, dünya mutlu...' | HBK" frameborder="0" allow="accelerometer; autoplay; clipboard-write; encrypted-media; gyroscope; picture-in-picture" allowfullscreen></iframe>
Arjantin, başlama düdüğü ile birlikte kupa için ne kadar kararlı olduğunu gösterdi. Tangocular, teknik-taktik ve fiziksel olarak Fransa karşısında ilk 45 dakikada net bir üstünlük sağladı. Orta alanı en zayıf noktası olan Fransa karşısında De Paul, MacAllister ve Enzo Fernandez ile bu bölgeyi ele geçiren Arjantin; Messi ve Di Maria’nın yaratıcılıkları ile da hücumda etkili oldu. Arjantin teknik direktörü Scaloni, Messi’nin üzerine çok doğru bir takım kimyası oluşturdu ve kupada haklı bir başarı elde etti. Arjantin’de savunma 4’lüsü ve önlerindeki 3 orta sahanın hepsi sert, yere sağlam basan ve çabuk oyuncular. Dayanıklılıkları ve adanmışlıkları da yüksek olunca Messi’nin de yetenekleri ile ortaya kazanan bir takım çıktı.
80’DEN SONRA MBAPPE
Dünkü müthiş finalde 80 dakika boyunca sahada futbol adına hiçbir varlık gösteremeyen Fransa ve Mbappe penaltıyla gelen golün ardından psikolojik üstünlüğü de ele geçirdi. Futbol, fiziksel olduğu kadar duyguların da öne çıktığı bir oyun. Dün bir kez daha bunu gördük. Deschamps’ın Thuram ve Coman hamleleri de Arjantin savunmasını zorladı.
1986’DAN BERİ EN iYiSi
Oyuna sonradan girenlerin atletik kalitesi dengeleri değiştirse de Arjantin, psikolojik kırılmayı çabuk atlatıp üstünlüğü tekrar ele alıp durumu Lionel Messi ile 3-2’ye getirdi. 116’da gelen penaltı ve 3-3’e gelen süper final. 1986’dan beri finaller lezzetsizdi. Dünkü maç Dünya Kupası finalleri içinde hiç tartışmasız en iyisi.
Nefesleri tuttuğumuz maçın ardından Dünya Kupası Messi’ye ve Arjantin’e çok yakıştı. Bence hak eden kazandı.